Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Cinsellik ve Cinsiyetin Spektrumu: Toplumsal, Biyolojik ve Evrimsel Çerçeveden

Cinsellik ve cinsiyet kavramlarının ikili, yani heteroseksüel bir şekle sahip olduğu fikri, uzun yıllar boyunca toplumsal öğretiler, kültürel değerler ve biyolojiye dayalı determinist yaklaşım etrafında şekillenmiştir. Ancak son yıllarda cinsiyetin katı olduğuna dair bu fikrin hakikati yansıtmadığı görülüyor.

Cinsel Esneklik (Sexual Fluidity) ve Cinsiyet Akışkanlığı (Gender Fluidity)

Cinsel esneklik, kişilerin belirli durum ve koşullarda cinsel yönelimlerinin ve cinsellik davranışlarının değişkenlik gösterebileceğini açıklayan bir kavramdır. Bu değişkenliğin görülmesi sadece toplumsal ve çevresel faktörlerle değil, beynin esnek yapısı ve işlevselliği ile de alakalıdır. Lisa Diamond yaptığı çalışmalar sonucunda hem erkeklerde hem kadınlarda görülen cinsel esnekliğin, erkeklere oranla kadınlarda daha sık görüldüğü ve kadınların yaşamlarının farklı dönemlerinde farklı kişilere ilgi duyabildikleri görülmüştür. Bu durum cinsel esnekliğin akışkanlığını vurgularken kişisel deneyimlerin de önemini vurgular.

Akışkan cinsiyet kavramı, bireyin kendini ifade ettiği ve ait hissettiği cinsiyet kimliğinin zaman içinde değişebileceğini, akışkan bir yapıda olabileceğini anlatan bir kavramdır. Kişi yaşamının bazı dönemlerinde kabul gören normlara uygun olarak kendi kimliğini kadın ya da erkek olarak ifade ederken, değişen sosyal ya da özel hayatlarında cinsiyet kimliklerini daha akışkan bir şekilde ifade ederek yaşamlarını sürdürebilirler.

Mozaik Beyin Teorisi (Brain Mosaic Theory)

Daphna Joel ve çalışma arkadaşlarının ortaya koymuş olduğu mozaik beyin teorisi (brain mosaic theory) bu konuya önemli bir perspektiften bakılmasını sağlıyor. Daphna’ya göre ikili cinsiyet üzerinden kategorize edilen bir beyin var olduğunu düşünmek yerine; hem erkeklerde hem de dişilerde yaygın görülen özelliklerin birleşiminden oluşan bir beynin varlığından söz edilmesi gerekir.

Joel‘in PNAS’ta yayımladığı 2015 yılındaki araştırmasında 1.400’ün üzerinde beyin taraması ele alınarak ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve veriler doğrultusunda “büsbütün erkek” ya da “büsbütün kadın” şeklinde kategorize edilebilecek keskin bir yapı görülmemiştir. Büsbütün yapılar yerine kişilerin beyninde hem kadınlarda hem de erkeklerde yaygın görülen fonksiyonların değişik biçimlerdeki kombinasyonları görülmüştür.

Sandra Bem tarafından geliştirilen Bem Cinsiyet Rolü Envanteri (BSRI) verileri de Joel ile benzerlik göstererek, kişilerin tamamen kadınlık veya tamamen erkeklik kalıpları içerisinde olmadığı, androjen ve farklılaşmamış cinsiyet kimliklerinin var olduğunu göstermiştir.

Durumsal Eşcinsel Davranış (Situational Homosexuality)

Durumsal eşcinsel davranışı, cinsel esnekliği anlamak açısından önemli bir kavramdır. Situational homosexuality, heteroseksüel yönelime sahip bir kişinin belirli çevresel ve sosyal şartlarda eşcinsel yönelim sergilemesini ifade eder. Bu tür durumlar, cinsiyetin sosyal açıdan kısıtlandığı alanlarda veya durumlarda görülebilir.

Değişen yönelimin durumsal olması, suçlunun uzun yıllar kaldığı koğuşundaki bir başka hemcinsine romantik ya da cinsel çekim duyması ancak koşul değiştiğinde, yani suçlu tahliye olduğunda bu eşcinsel yönelimin yerini tekrar heteroseksüel yönelimin almasından anlaşılabilir. Cinsel yönelimin bulunulan ortamın kısıtlılığından etkilendiği ve şekillendiği bu örnek üzerinden görülebilir.

Evrimsel Pencereden

Evrimsel perspektiften incelendiğinde, sosyal bağlılık ve yaşamı sürdürebilme açısından cinsel yönelimin esnekliği bir kazanç olarak görülebilir. İnsanlar yapısı gereği uyum sağlama ve çevreyle koordine olma gereksinimi duyar. Cinsel davranışlar, sadece çoğalmakla ilgili değil, aynı zamanda bireylerle bağ kurma, rahatlama ve anlaşma gibi sosyal görevleri gerçekleştiren bir aracı olmakla da ilgilidir.

Cinselliğin katı olmaması, farklı çevresel ve sosyal koşullarda bireylerin etraflarına adapte olabilmesini sağlamak yönünde bir avantajdır. Cinselliğin akışkan yapısı ile ilgili çalışmalar, pek çok türde cinsel esnekliğin var olduğunu gösterir ve özellikle insanlara en çok benzeyen primatlardan olan bonobolarda hemcinsleri ile cinsel ilişki; topluluk içinde barışı sürdürme ve sosyal etkileşimi iyileştirme işlevi görür.

Performativite ve Sosyal Üretim

Foucault, bireylerin yaşamının bir parçası olan cinselliğin, tasarlanmış olduğunu ve salt biyolojik bir istek temelinden ziyade toplumsal ve tarihsel öğretiler etrafında şekillendiğini savunur. Michael Kimmel’e göre kalıplaşmış cinsiyet rolleri; bireysellikten çok, politik bir çerçeve etrafında şekillenen sosyal bir performanstır.

Connell (2009), tıpkı Kimmel gibi toplumsal cinsiyetin, kişilerin etkin bir şekilde yer almasıyla üretilen, değişken bir proses olduğunu ifade eder. Connell’e göre erkek olmak veya kadın olmak, sınırları çizilmiş bir kimlik değil, rutinde tekrar tekrar inşa edilen bir performanstır.

Sonuç

Araştırmalar, cinselliğin bir spektrum olduğunu, sosyal çevreden ve koşullardan etkilendiğini gösteriyor. Bu değişimin kaynağı sosyal iletişim ve işbirliği, stres azaltma ya da hayatta kalma olabilir. İnsan cinselliğinin komplike yapısı, katı ve yalnızca üreme temelli bir cinsel yönelimden çok daha fazlasıdır.

Kaynak

Kara, S., Nacak, S. (2025). Cinsiyet ve Cinsiyet Kimliği Algılarının Sosyolojik Bir Değerlendirmesi. Ases Edusci (Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi), 5 (1): 289–311
Woods, V., Hare, B (2010). Bonobo but not chimpanzee infants use socio-sexual contact with peers. Primates; journal of primatology, 52(2): 111-6
Joel, D., Fausto-Sterling, A. (2016). Beyond sex differences: new approaches for thinking about variation in brain structure and function. Philosophical Transactions of the Royal Society Biological Sciences. 19: 371
Dağlar, S. (2019). Biyoiktidar Konteksinde Güzellik Endüstrisinin Sosyolojik Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi

Esra Nur Eyinç
Esra Nur Eyinç
Ben Psikolog Esra Nur Eyinç, lisans eğitimimi 2025 yılında Bülent Ecevit Üniversitesi’nde tamamladım. Kamuya bağlı sağlık kurumu ve özel danışmanlık merkezlerinde yapmış olduğum klinik stajlar sayesinde deneyim kazandım. Akademik olarak sosyal psikoloji, evrimsel psikoloji, sanat terapisi, bağımlılık psikolojisi ve nöropsikoloji gibi alanlara ilgi duymakta; ruh sağlığına dair meseleleri toplumsal bağlamlarıyla birlikte ele alan bir bakış açısı benimsemekteyim. Şu an dinamik psikoterapi eğitimim devam etmekte olup psikolojik süreçlere bütüncül bir perspektifle yaklaşmayı hedefliyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar