Capgras Sendromu, bireyin yakın çevresindeki kişileri tanımasına rağmen onları birer “kopya” veya “sahtekâr” olarak algıladığı nadir bir nöropsikiyatrik bozukluktur. Hasta, gördüğü kişinin görünüş, ses, davranış gibi tüm özelliklerini doğru şekilde tanır; ancak o kişinin gerçek olmadığına sarsılmaz bir inançla bağlanır. Bu durum, hem kişi hem de bakım verenler için yoğun bir kaygı ve yabancılaşma hissi doğurur.
Bu sendrom, genellikle şizofreni, beyin hasarı, demans veya travmatik beyin yaralanmaları ile ilişkilidir. İlk olarak 1923 yılında Fransız psikiyatr Jean Marie Joseph Capgras tarafından tanımlanmıştır ve o zamandan beri çeşitli nörobiyolojik ve psikodinamik açıklamalarla ele alınmıştır. Bu yazıda Capgras Sendromu’nun nedenleri, belirtileri ve tedavi yaklaşımları nörobiyolojik ve psikodinamik perspektiflerin birleşimiyle detaylandırılacaktır.
1. Capgras Sendromunun Nedenleri
Capgras Sendromu’nun nedenleri iki temel perspektiften ele alınmaktadır: nörobiyolojik ve bilişsel-psikodinamik yaklaşımlar.
Nörobiyolojik Açıklamalar
Yüz tanıma ile duygusal tanıma arasındaki kopukluk
Beyinde yüz tanıma işlevi Fusiform Face Area (FFA) tarafından yürütülür. Normalde FFA, tanıdığı yüzleri amigdala ile birlikte işleyerek duygusal bir tanıma oluşturur.
Capgras Sendromu’nda:
Yüz tanıma çalışır ama yüzle ilgili duygusal bağlantı oluşmaz.
Bu kopukluk nedeniyle kişi “Bu yüz anneme/partnerime ait… ama o değil.” hissi yaşar.
Ellis & Young’ın (1990) bilişsel modeli bu kopukluğu sendromun temel mekanizması olarak açıklar.
Temporal lob–amigdala devreleri
Sağ temporal lobdaki lezyonlar, özellikle amigdala bağlantılarının zayıflaması, yüzlere karşı duygusal tepkilerin kaybolmasına yol açabilir. Bu durum tanıma sürecini “mekanik” hale getirir.
Parietal lob ve gerçeklik değerlendirme bozukluğu
Bazı vakalarda frontal veya parietal bölgelerdeki lezyonlar, gerçeklik testini bozar.
Kişi tanıdığı bir yüzü duygusal olarak yabancı bulurken, frontal lobe ait değerlendirme mekanizması bunu “mantıksal bir açıklamaya” dönüştürür:
“Bu benim annem olamaz — o zaman bu kişi bir kopya.”
Bu, sanrının neden sarsılmaz olduğuna dair önemli bir açıklamadır.
Bilişsel ve Psikodinamik Açıklamalar
Savunma mekanizmaları ve kimlik algısının bozulması: Psikodinamik teoriye göre, Capgras Sendromu’ndaki sanrılar, bireyin kendini koruma amacıyla geliştirdiği savunma mekanizmalarının bir sonucu olabilir. Kişi, duygusal olarak yoğun bir bağ kurduğu birine karşı bilinçdışı bir korku veya nefret geliştirdiğinde, onun yerine “sahte bir kopyasını” yerleştirdiğine dair inanç geliştirebilir.
Bağlanma ve travma ile ilişkisi: Travmatik deneyimler veya çocukluk dönemindeki bağlanma sorunları, bireyin duygusal yakınlık kurmasını zorlaştırabilir. Bu durum, Capgras Sendromu’nun gelişiminde rol oynayabilecek psikolojik bir faktör olarak değerlendirilmektedir.
2. Belirtiler ve Tanı Kriterleri
Capgras Sendromu, genellikle şu belirtilerle kendini gösterir:
● Yakın çevredeki kişilerin “sahtekâr” veya “yerine geçmiş” olduğuna dair sanrılar.
● Tanıdığı bir kişinin sesini veya yüzünü algılamasına rağmen ona karşı yabancılık hissi duymak.
● Görsel uyaranlar ile duygusal yanıt arasındaki kopukluk.
● Bilişsel tutarsızlık: Hasta, ses yoluyla tanıdığı bir kişiyi görsel olarak “kopya” olarak algılayabilir.
Capgras Sendromu çoğunlukla şizofreni spektrum bozuklukları, demans, beyin travmaları ve nörodejeneratif hastalıklarla birlikte görülmektedir.
3. Tedavi ve Yaklaşımlar
Capgras Sendromu için tek bir standart tedavi yoktur; tedavi altta yatan nedene göre planlanır.
Farmakolojik Tedaviler
● Antipsikotikler (özellikle sanrısal düşünce ağırsa)
● Antidepresan/anksiyolitik ilaçlar (eşlik eden duygudurum belirtileri varsa)
● Kolinerjik ilaçlar (demans ilişkili olgularda)
Bilişsel müdahaleler
● Gerçeklik testi uygulamaları
● Düşünce–kanıt analizi
● Sanrının tehdit düzeyini azaltmaya yönelik yapılandırılmış görüşmeler
Çevresel düzenleme
● Hastanın bakım verenleriyle ilişkisini düzenlemek
● Güvenli bir ortam oluşturmak
● Tanıdığı insanlarla kontrollü temas sağlamak
Nörolojik rehabilitasyon
Beyin hasarı sonrası oluşan Capgras vakalarında:
● dikkat eğitimleri
● hafıza–tanıma eğitimleri
● sosyal biliş programları
olumlu sonuçlar verebilir.
Sonuç
Capgras Sendromu, yüz tanıma ve kimlik algısıyla ilgili karmaşık beyin mekanizmalarını anlamamıza yardımcı olan nadir bir psikiyatrik bozukluktur. Nörobiyolojik ve bilişsel psikoloji perspektifleri, bu sendromun nasıl ortaya çıktığına dair önemli ipuçları sunmaktadır. Tedavi yaklaşımları, genellikle antipsikotik ilaçlar, nörorehabilitasyon ve bilişsel terapi tekniklerini içermektedir. Ancak, bu sendrom üzerine yapılan araştırmalar halen devam etmekte olup, daha derinlemesine nörobilimsel incelemeler gelecekte daha etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.
Kaynakça
Ellis, H. D., & Young, A. W. (1990). Accounting for delusional misidentifications. British Journal of Psychiatry, 157(2), 239–248.
Hirstein, W., & Ramachandran, V. S. (1997). Capgras syndrome: A novel probe for understanding the neural representation of the identity and familiarity of persons. Proceedings of the Royal Society B, 264(1380), 437–444.
Devinsky, O. (2009). Delusional misidentifications and duplications: Right brain lesions, left brain delusions. Neurology, 72(1), 80–87.
Coltheart, M. (2007). Cognitive neuropsychiatry and delusional misidentification syndromes. Cognitive Neuropsychiatry, 12(1), 1–26.


