Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Belirsizlik Zamanlarında Türkiye: Umut, Kaygı ve Anlam Arayışı

Son yıllarda Türkiye, toplumsal ve bireysel düzeyde pek çok belirsizlikle karşı karşıya. Ekonomik dalgalanmalar, adalet sistemine güvensizlik, kutuplaşma ve artan sosyal huzursuzluk; bireyleri yalnızca maddi değil, manevi olarak da zorluyor. Bu süreçte insanlar, sadece bir yaşam biçimini değil, aynı zamanda varoluşlarını sorgulamaya ve anlam arayışına yöneliyor. Belirsizlik, beraberinde kaygı ve çaresizlik getirse de aynı zamanda umut ve dayanışma gibi güçlü duyguları da besleyebilir. Türkiye’nin bugünkü durumu, işte bu ikili ruh halinin içinde şekilleniyor.

Ekonomik Belirsizlik ve Psikolojik Etkiler

Ekonomik kriz, yalnızca cebimize değil, zihin dünyamıza da etki ediyor. Enflasyonun hızla artması, alım gücünün düşmesi ve gelir eşitsizliği, bireylerin temel güvenlik ihtiyacını tehdit ediyor. Psikolog Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, en temel katman olan fizyolojik ihtiyaçlar ve güvenlik ihtiyacının karşılanmaması, ruhsal dengeyi sarsar. Günümüzde pek çok insan, geleceğe dair plan yapamama durumuyla karşı karşıya. Bu da kronik kaygı hali yaratıyor. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin 2023’te yayımladığı rapora göre, ekonomik kriz dönemlerinde depresyon ve anksiyete vakaları %30 oranında artış gösteriyor (TPD, 2023).

Toplumsal Güvensizlik ve Yalnızlık

Adalet sistemine güvensizlik, bireylerin yalnızlaştığı, kendini korumaya aldığı bir toplumsal yapı yaratıyor. İnsanlar, hak arama mekanizmalarının işlevselliğine dair umutlarını yitirirken, kamusal alanda kendini ifade etme cesaretini de kaybediyor. Bu durum, sosyal bağları zayıflatıyor ve bireyleri yalnızlaştırıyor. Sosyal psikolog Eric Fromm’un “özgürlükten kaçış” kavramı, belirsizlik ve güvensizlik ortamında bireylerin otoriteye teslim olma eğilimini açıklar. Bugün Türkiye’de toplumsal güvensizlik, birçok insanın bireysel haklarından feragat etmeye veya bunları görmezden gelmeye meyilli hale gelmesine neden oluyor.

Anlam Arayışı: Krizden Doğan Sorgulama

Tüm bu olumsuzlukların ortasında başka bir gerçeklik daha var: Anlam arayışı. Kriz dönemleri, bireyleri yalnızca şikayet etmeye değil, sorgulamaya ve kendi hayatlarını yeniden şekillendirmeye zorlar. Viktor Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı” adlı eserinde, en büyük acılar içinde bile insanın anlam yaratma gücüne sahip olduğunu vurgular. Türkiye’de anlam arayışı, birçok insanın iç dünyasına yönelmesiyle kendini gösteriyor. Dini, felsefi ya da sanatsal yollarla bir çıkış arayan bireyler, toplumsal dönüşümün sessiz ama güçlü adımlarını atıyor.

Umut ve Dayanışmanın Gücü

Her ne kadar belirsizlik ve kaygı hâkim duygular olsa da, umudu ayakta tutan dinamikler de mevcut. Özellikle doğal afetler ya da toplumsal travmalar sonrasında ortaya çıkan dayanışma örnekleri, toplumun hâlâ güçlü bağlara sahip olduğunu gösteriyor. 6 Şubat 2023 depremi sonrasında halkın gösterdiği dayanışma, bu bağların en somut örneği. Dayanışma, yalnızca maddi değil, manevi bir güçtür. İnsanlar, başkalarına yardım ederken kendilerini daha güçlü ve anlamlı hisseder. Bu bağlamda, umut, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir çaba ve direniş haline gelir.

Medya ve Bilgi Kirliliği: Gerçeklik Algısının Zedelenmesi

Belirsizlikin bir diğer kaynağı, medya üzerinden yayılan bilgi kirliliğidir. Farklı kaynaklardan gelen çelişkili haberler, bireylerin gerçeklik algısını zedeliyor. Sosyal medya, hem bir dayanışma aracı hem de bir kaygı kaynağı haline gelmiş durumda. İnsanlar, haber akışı içinde sürekli tetikte kalıyor, bu da zihinsel yorgunluku artırıyor. Bu noktada dijital detoks ve bilinçli medya kullanımı gibi konular daha da önem kazanıyor.

Sonuç: Yeni Bir Toplumsal Bilince Doğru

Türkiye’de belirsizlik içinde yaşamak, bireyleri hem yoran hem de dönüştüren bir süreç. Bu süreçte insanlar, hem içsel hem de toplumsal arayış içinde. Kaygının yanı sıra umut, yalnızlık karşısında dayanışma, anlamsızlık karşısında yaratım gücü var. Bu nedenle içinde bulunduğumuz zamanlar yalnızca bir kriz değil, aynı zamanda yeni bir bilincin doğuşuna da sahne olabilir. Asıl soru şu: Bu belirsizlikten nasıl bir toplumsal bilinç çıkaracağız? Bu yanıt, belki de her bireyin kendi iç dünyasında gizli.

Kaynakça

  • Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD). (2023). Ekonomik Kriz ve Ruh Sağlığı Raporu.
  • Frankl, V. E. (2001). İnsanın Anlam Arayışı. (Çev. H. Palaz). Okuyanus Yayınları.
  • Fromm, E. (1999). Özgürlükten Kaçış. (Çev. S. Alpagut). Say Yayınları.
  • Maslow, A. H. (1943). A Theory of Human Motivation. Psychological Review, 50(4), 370–396.
Nihan Erimez
Nihan Erimez
Nihan Erimez, psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamış, transpersonal psikoloji üzerine akademik çalışmalar yürüten bir uzman ve köşe yazarıdır. Evlilik ve İlişki Danışmanlığı alanında uzmanlık sahibi olup, etkili iletişim ve stres yönetimi konularında eğitim almıştır. Psikolojiyi yalnızca bireysel bir dönüşüm aracı olarak değil, aynı zamanda insan bilincinin sınırlarını keşfetmeye yönelik güçlü bir disiplin olarak görmektedir. Akademik araştırmalarını, insan ruhunun derinliklerine duyduğu tutkuyla birleştirerek, bilimsel perspektifi günlük yaşamın dinamikleriyle harmanlamaktadır. Yazılarıyla, okuyucularını içsel keşfe davet ederken, psikolojinin birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkisini vurgulamaktadır. Psychology Times köşesinde, psikolojiyi sadece bir bilim dalı olarak değil, aynı zamanda yaşamı anlamlandırmanın anahtarlarından biri olarak ele almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar