Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Aynada Gördüğümüz Değil, İnandığımız: Estetik Psikolojisi Üzerine Bir Yolculuk

Bir insanın aynada gördüğüyle zihninde taşıdığı “benlik” her zaman örtüşmeyebilir. Güzellik çoğu zaman gözle değil, ruhla algılanır. Estetik müdahaleler ise bu ikilikte, görünür olanla hissedilen arasında bir köprü kurar. Günümüzde estetik işlemler sadece fiziksel bir değişim talebi değil, derin bir psikolojik ihtiyacın dışavurumu olarak karşımıza çıkıyor. Bu müdahaleler, çoğu zaman “kendini bulma” ya da “daha iyi hissetme” amacıyla yapılırken, kişinin toplumsal standartlarla ve öz-değeriyle olan çatışmalarına da ayna tutar. Estetik müdahaleler üzerine yapılacak yorumlamalar ve araştırmalar, hem bireysel mekanizmalarımızı hem de estetik müdahalelerin toplum üzerindeki etkisini anlamak için kritiktir. Dijital çağla birlikte değişen tüketim şekilleri, estetik alanında da kendini göstermiştir. Dönem şartlarını göz önünde bulundurmak, doğru yorumu yapmak için önemlidir.

Estetik Müdahalelerin Psikolojik Boyutu

Birçok kişi için estetik müdahale, yalnızca burun ucunu kaldırmak, dudak çizgilerini belirginleştirmek ya da alın kırışıklıklarını silmekten ibaret değildir. Özellikle alanda deneyimli uzmanların aktardığı vakalarda, hastaların sadece fiziksel değişim değil, bir “yeniden doğuş” arzusu taşıdığı açıkça gözlemleniyor. Uzmanlarımızın da altını çizdiği gibi, hastaların büyük çoğunluğu, estetik sonrasıdaha güçlü”, “daha görünür” ve “daha özgüvenli” hissettiğini belirtiyor. Bu hissin temeli, dış görünüşün ötesinde; kişinin kendi bedenine ve kimliğine dair algısında yatıyor. Eş zamanlı yapılan çeşitli araştırmalarda da estetik müdahalelerin toplumun çeşitli kesimlerinde statü göstergesi olarak yorumlandığı gözlemlendiği belirtilmiştir.

Kendini Gerçekleştirme ve Estetik

Bu noktada Carl Rogers’ın kendini gerçekleştirme kuramı devreye giriyor. Rogers, bireylerin doğuştan gelen bir kendini gerçekleştirme eğilimi olduğunu ve bu eğilimin, bireyin gerçek benliği ile ideal benliği arasındaki uyumla ilişkili olduğunu belirtir. Kişinin gerçek benliği ile ideal benliği arasındaki fark arttıkça içsel çatışma, kaygı ve tatminsizlik baş gösterir. Estetik işlemler, bu iki benlik arasında bir köprü kurma çabasıdır. Kimi zaman bir burun estetiği, kişinin çocukluktan beri taşıdığı yetersizlik hissinin hafiflemesine sebep olabilir. Kimi zaman alınan küçük bir botoks, bireyin kendini “yenilenmiş” hissetmesine neden olur. Ancak burada asıl önemli olan, işlemin ardındaki psikolojik motivasyondur. Doğru motivasyonla güdülenen bilinçli uygulamalar, psikoloji üzerinde iyi bir etki yaratırken, çeşitli muafiyetlerle güdülenen bilinçsizce yapılan estetik müdahaleler, misyonlarını gerçekleştiremezler.

Beden Dismorfik Bozukluğu ve Estetik

Bu çerçevede ele alınması gereken önemli kavramlardan biri de Beden Dismorfik Bozukluğu’dur (BDD). BDD, bireyin dış görünüşüne dair gerçekçi olmayan olumsuz düşünceler geliştirmesi ve bu düşüncelerle yoğun şekilde meşgul olması durumudur. Phillips ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, BDD’li bireylerin mental sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin, depresyon hastalarına kıyasla daha düşük olduğu bulunmuştur. Kimi zaman estetik cerrahların en sık karşılaştığı danışan gruplarından biri, aslında BDD tanısı alması gereken bireylerdir. Bu kişiler, aynada gördükleri herhangi bir küçük kusuru büyüterek, yaşam kalitelerini düşürecek düzeyde kaygı yaşayabilirler. Uzmanlar, bazı hastalarının görünürde hiçbir estetik gereksinimi olmadığını, ancak bireyin kendi beden algısının çarpıklığı nedeniyle işlem talebinde bulunduğunu aktarmaktadır. Estetik müdahale düşünen kişiler için önerilen hazırlık sürecinde hekimin yeri büyüktür. Bu tür durumlar, estetik cerrahların da psikoloji bilgisiyle donanmış olması gerektiğini ortaya koyar.

Sosyal Medya ve Görünüm Karşılaştırmaları

Günümüzde sosyal medya platformlarının etkisiyle bireyler arasındaki görünüm temelli karşılaştırmalar daha da belirginleşmiştir. Leon Festinger’ın sosyal kıyaslama kuramı bu durumu açıklar niteliktedir: Birey, kendini başkalarıyla kıyaslayarak öz-değerini belirler. Festinger, bireylerin kendi yeteneklerini ve fikirlerini değerlendirmek için başkalarıyla karşılaştırma eğiliminde olduklarını öne sürer. Filtrelerle güzelleştirilmiş fotoğraflar, idealize edilmiş bedenler, sürekli “mükemmel” görünen hayatlar, kişinin gerçekliğini sorgulamasına ve yetersizlik hislerine yol açabilir. Bu baskı özellikle kadınları hedef alır ve onları daha “güzel”, daha “kusursuz” olmaya yönlendirir.

Kimlik Dönüşümü ve Estetik

Ancak estetik işlemlerin yalnızca görünüşü değil, kimliği de dönüştürdüğü bir gerçektir. Sahadan edindiğimiz gözlemler, birçok danışanın yalnızca fiziksel görünümünden değil, aynı zamanda kendi kimliğinden de memnun olmadığını göstermektedir. Bazı bireyler, bedenini dönüştürerek duygularını da dönüştürmek ister. “Yeni yüzümle yeni bir ben” mottosu bu anlamda oldukça yaygındır. Fakat burada şu ayrımı yapmak gerekir: Gerçek dönüşüm, dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya doğru olan bir süreçtir.

Estetik Psikolojisinin Önemi

Estetik psikolojisi, tam da bu kırılma noktasında önem kazanır. Bu alan, bireyin neden estetik müdahaleye ihtiyaç duyduğunu, bu ihtiyaçla nasıl başa çıktığını ve işlem sonrası psikolojik değişimlerini analiz eder. Kimi zaman bir danışan, yalnızca bir işlem sonrası değil, işlemi planlama aşamasında bile psikolojik rahatlama hissi yaşar. Bu, estetik arzunun sadece fiziksel değil; aynı zamanda simgesel bir anlam taşıdığını gösterir. Aynadaki küçük bir değişim, kişinin yaşamla kurduğu bağda büyük bir fark yaratabilir.

Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da toksik iyimserliktir. Her şeyi estetikle çözülebilecekmiş gibi sunan sosyal medya içerikleri, bireyin gerçekçi olmayan beklentiler içine girmesine neden olabilir. Estetik işlem sonrası mutluluğun garanti olduğunu düşünen birey, işlemin yarattığı tatmin kısa sürede sönünce daha derin bir boşluk hissine sürüklenebilir. Bu nedenle estetik sürecinin öncesi ve sonrası psikolojik olarak iyi değerlendirilmelidir.

Sonuç: İç Sesle Uzlaşma

Unutulmamalıdır ki, insan yalnızca aynadaki görüntüsüyle değil; ona neye inandığını fısıldayan iç sesiyle var olur. Ve bazen estetik müdahale, o iç sesi susturmanın değil, onunla uzlaşmanın bir yolu olabilir. Eğer kişi kendine dönük bir şefkat geliştirebilmişse, estetik bir işlem yalnızca bir “dokunuş” değil, bir “kavrayış” olabilir.

Bu makalede elde edilen gözlemler, daha önce yapılan ve bizzat bana ait olan bir araştırma video çekiminde bir uzman tarafından elde edilmiştir.

İlgili video için buraya tıklayınız. 

Kaynakça

Phillips, K. A., Menard, W., Fay, C., & Pagano, M. E. (2005). Psychosocial functioning and quality of life in body dysmorphic disorder. Comprehensive Psychiatry, 46(4), 254–260. https://doi.org/10.1016/j.comppsych.2004.11.004

Reyhan Küçükyeğen
Reyhan Küçükyeğen
Reyhan Küçükyeğen, Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Lisans Bölümünde öğrenim görmektedir. Akademik kariyeri boyunca çeşitli sertifikasyon ve çalışma programlarıyla donanımını güçlendirmiş ve bu zenginleşmeye devam etmektedir. İngilizce dilinde tam bir profesyonel yeterliliğe sahip olan Reyhan Küçükyeğen, fransızca dil bilgisini de sürekli olarak geliştirmektedir. Farklı dernek ve kuruluşlarda aktif olarak gönüllü roller üstlenen Reyhan Küçükyeğen, Türkiye Gençlik Parlamentosu ve YÜ Psikoloji Klübünde etkin üyeliklerde bulunmaktadır. 2026 yılı itibariyle İngiltere'de klinik psikolojinin temelleri üzerine yüksek lisans eğitimi almak amacıyla akademik araştırmalarını ve çalışmalarını sürdürmektedir. Kendisinin ve araştırma ortaklarının, akademik süreç boyunca yürüttükleri çalışmaları ve edindikleri bilgileri toplumla paylaşma hedefiyle kurulan ve sosyal medyada faaliyet gösteren, ''Reyhan Küçükyeğen Psychology Group'' adı altında psikoloji biliminin güncel araştırmalarını, akademik içgörülerini ve pratik uygulamalarını toplumla buluşturan bir platform oluşturmuştur. Psikoloji biliminin hak ettiği itibarı ona vermek, en temel prensiptir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar