Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Neden Bağımlı Oluruz?

Bağımlılık, bir maddeye, davranışa ya da kişiye karşı kontrol kaybı yaşanmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Neden bağımlı olduğumuzu anlamak için biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörleri birlikte ele almak gerekir.

1. Biyolojik Nedenler

Beyin Kimyası: Dopamin, ödül ve haz sistemini etkileyen bir nörotransmitterdir. Bağımlılık yapan bir madde veya davranış (örneğin alkol, uyuşturucu, kumar, sosyal medya), dopamin salgısını aniden ve yoğun şekilde artırır. Bu da kişide iyi hissetme hali oluşturur. Beyin, bu dopamin artışını hatırlar ve tekrar ister. Bu da kişinin öğrenilmiş haz döngüsü yaşamasına sebep olur.

Genetik Yatkınlık: Ailede bağımlılık geçmişi varsa, bireyin de bağımlı olma riski artar. Bu bireylerde, dopamin sistemi daha hassas ya da daha düşük çalışabilir ve bu kişiler haz arayışına daha yatkın olabilirler. Bazı genler (örneğin DRD2 geni), dopamin reseptör duyarlılığıyla ilişkilidir ve bağımlılık riskini etkileyebilir.

2. Psikolojik Nedenler

Duygusal Boşluklar: Yalnızlık, kaygı, travmalar ya da düşük benlik saygısı gibi durumlar, bağımlılığı tetikleyebilir. Birey, bu duygulardan kaçmak için bir şeye yönelir. “Ben değerli değilim”, “Ben yetersizim” gibi inançlara sahip bireyler, bağımlı oldukları şeyde kendilerini daha önemli hissedebilirler. Örneğin sosyal medyada gelen beğeniler, kişinin onaylanma ihtiyacını karşılıyor gibi görünür.

Çocukluk Travmaları: Duygusal ihmal, şiddet, istismar gibi deneyimler bireyin ruhsal dayanıklılığını zayıflatır. Kişi bu acılarla başa çıkamadığında, bir maddeye ya da davranışa yönelerek acıdan kaçma stratejisi geliştirir.

Stresle Başa Çıkma Yollarının Zayıf Olması: Sağlıklı baş etme becerileri gelişmemiş kişiler, zor duygularla başa çıkmak için alkol, madde, oyun gibi bağımlılık yapıcı yolları seçebilir.

Ödül Beklentisi: Kısa vadeli hazlar, kişiyi tekrar tekrar o davranışı yapmaya iter.

Model Alma ve Öğrenilmiş Davranışlar: Bağımlılıklar bazen gözlem yoluyla da öğrenilir. Çevrede sıkça görülen bağımlılık davranışları kişi için normalleşebilir. Kişi, bu yolu bilinçsizce tekrar edebilir: “Babam da içki içerdi”, “Herkes böyle rahatlıyor” gibi düşüncelere sahip olabilir.

Kontrol İhtiyacı ve Güvensizlik: Hayatı yaşama konusunda kontrolsüzlük ve belirsizlik hisseden birey, kontrol edebildiği bir şeye bağlanır. Bu bağlanma hali bu bireylere güvenli alan hissi verir ama bağımlılık ilerledikçe kontrol kaybı yaşanır.

3. Sosyal Nedenler

Çevresel Etkenler: Aile, arkadaş grubu, okul ya da iş ortamı gibi sosyal çevrelerde bağımlılığı teşvik eden tutumlar varsa kişi daha kolay bağımlı olabilir.

Toplumsal Baskılar: Özellikle gençler arasında kabul görme, ait olma gibi ihtiyaçlar nedeniyle bağımlılıklar gelişebilir (örneğin, sigaraya başlama).

Erişilebilirlik: Maddelere ya da bağımlılık yapıcı aktivitelere (telefon, sosyal medya, kumar) kolay erişim de önemli bir etkendir.

Peki Bağımlılık Döngüsü Nasıl İlerler?

  1. İlk kullanım/deneyim

  2. Haz alma (dopamin salınımı)

  3. Tekrar etme isteği

  4. Tolerans gelişmesi (aynı hazzı almak için daha fazlası gerekmesi)

  5. Kontrol kaybı

  6. Bağımlılık

Peki Bağımlılıktan Kurtulmak Mümkün mü?

Evet mümkün ancak fiziksel, psikolojik ve sosyal destek gerektirir. Tedavi süreci; bazen ilaç kullanımı, terapi, destek grupları ve yaşam tarzı değişiklikleriyle mümkündür. Bağımlı olmamak için hem bireysel farkındalığı artırmak hem de sağlıklı yaşam becerileri geliştirmek önemlidir.

1. Kendini Tanımak ve Farkındalık Geliştirmek

  • Tetikleyicilerini tanımak: Hangi duygular, ortamlar ya da kişiler seni olumsuz etkiliyor? Bunların farkında olmak, önlem almayı kolaylaştırır.

  • Duygularını bastırmadan yönetmek: Kaygı, yalnızlık, can sıkıntısı gibi duyguları bastırmak yerine sağlıklı şekilde ifade etmeyi öğrenmek önemlidir.

2. Sağlıklı Alışkanlıklar Geliştirmek

  • Egzersiz yapmak: Spor, hem fiziksel hem psikolojik olarak stresi azaltır, dopamin düzeyini doğal yolla artırır.

  • Düzenli uyku ve beslenmek: Düzensiz yaşam tarzı, duygusal dengesizlikleri artırabilir.

  • Hobiler edinmek: Sanat, müzik, doğa yürüyüşü, yazmak, gönüllülük gibi yapıcı aktiviteler boşluğu sağlıklı yollarla doldurur.

3. Sosyal Destek Oluşturmak

  • Güçlü ilişkiler kur: Güvenilir arkadaşlar ve aile bireyleriyle ilişkiler bağımlılık ihtiyacını azaltır.

  • Destek istemekten çekinme: Zorlandığında bir uzmandan yardım almak asla bir zayıflık değil aksine cesarettir.

4. Riskli Ortamlardan Kaçınmak

  • İlk hayır önemlidir: Merakla ya da ısrarla gelen ilk teklife hayır diyebilmek bağımlılık yolunu daha başından kesebilir.

  • Kendini zor durumda bırakmak: Alkol, madde, sosyal medya ya da oyun gibi alanlarda kontrol kaybı yaşanıldığı fark edilirse bu alanlara sınırlar koyulabilir.

5. Dijital Farkındalık

Telefon ve sosyal medya kullanımını sınırlamak bu konuda önem taşır. Bazen bildirimler kapatılabilir ve belirli saatlerde teknolojiden uzak kalınabilir (örneğin “dijital detoks”) ve gerçek ilişkileri sanal olanların önüne koymak farkındalık gelişimi için kritik rol oynar.

Özetle, bağımlılığın panzehiri; anlamlı yaşam, farkındalık ve bağ kurmaktır. Kendini tanır, stresle sağlıklı şekilde baş etmeyi öğrenir ve destek alınırsa bağımlılıktan uzak durmak mümkündür. Bağımlılıkla ilgili bilgilenmek, önleme sürecinin önemli bir parçasıdır. Riskli davranışlar başlamadan önce rehberlik almak çok daha etkili olacaktır.

Eylül Yaren Palamut
Eylül Yaren Palamut
Eylül Yaren Palamut, lisans eğitimini ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. Eğitimi sırasında okulunda Akran Rehberliği dersi vermiştir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Oyun Terapisi, Çocuk Değerlendirme Testleri, Resim Analizi, Masal Terapisi, Mindfulness Temelli Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi gibi alanlarda uzmanlaşmıştır. Çeşitli kurumlarda hem klinik psikoloji hem de endüstriyel psikoloji alanında deneyim kazanmıştır. Psikologların bulunduğu çeşitli derneklerde düzenli olarak psikolojiye dair çalışmalar yürütmekte ve çeşitli eğitimler alarak kendini psikoloji alanında geliştirmeye devam etmektedir. Psikolojinin hayatın her alanını etkileyen bir bilim olduğunu savunan Eylül Yaren Palamut, bu bilime yapılan ve yapılacak yatırımlar sayesinde insanların daha mutlu ve sağlıklı bir hayat sürdürebileceğine inanmaktadır. Bu nedenle psikoloji alanını insanlar için anlaşılır hale getirmeyi ve onların hayat yolculuklarına ışık tutmayı kendine amaç edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar