Şimdi bir aynanın karşısına geçin, gözlerinizin içine bakın ve kendinize şu soruyu sorun: “Yaşıyor muyum?” Sonra tüm anılarınızı gözden geçirin ve “Bu anıların içinde ben var mıyım?” diye sorun. Canlı olmak yaşıyorum demek için yeterli mi? Yaşadım demek için ne yapmalı? Bu soruların herkes için aynı ya da doğru olan bir cevabı var mı? Şimdi bu soruları zihnimizin bir köşesine bırakalım ve bu soruyu usta yönetmen Akira Kurosawa’nın İkiru, Türkçe adıyla Yaşamak olan filminin ışığında konuşalım.
Watanabe’nin Hikayesi
1952 yılında çekilen İkiru filmi, mide röntgeni görüntüsüyle açılır ve bir anlatıcının sesiyle bu röntgen görüntüsünün Watanabe’ye, filmin kahramanına ait olduğunu ve kahramanımızın mide kanseri olduğunu, fakat bunu henüz kendisinin bilmediğini öğreniriz. Watanabe, Tokyo Belediyesi’nin Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışmaktadır ve hastalık dâhil hiç izin almadan 30 yıldır bu görevi sürdürmektedir. Anlatıcının deyimiyle Watanabe, belediye dosyaları arasında nefes alan bir ölüdür. Cesetten farkı yoktur ve yaşadığı hayat kendisine ait değildir.
Bu sahneden sonra bazı kadınların lağım çukuru şikâyetiyle belediyeye başvurduklarını ve bu lağım çukurunun kurutulup çocuklar için park isteğinde bulunduklarını izleriz. Ancak talepleri önce Watanabe tarafından başka birime sevk edilir, daha sonra diğer belediye birimleri de bu talebi bir bahane ile başka birimlere yönlendirir. Bu talep, bürokratik süreçlerin ve iş yapmak istemeyenlerin ağına takılıp kalır.
Ölümle Yüzleşme
İlerleyen sahnelerde Watanabe, mide sorunları nedeniyle doktora başvurur ve mide kanseri olduğunu, altı ay en fazla bir yıl ömrü kaldığını öğrenir. Bir anda ölüm gerçeği ile yüzleşen Watanabe ne yapacağını bilemez. Bu kötü haberi oğlu ve gelini ile paylaşmak ister, fakat bir anda eşi öldükten sonra tüm hayatını adadığı oğlu ve gelini için sadece bir para kaynağı olduğunu anlar. Onlara kanser olduğunu söyleyemeden odasına döner, geçmiş anılarını düşünmeye başlar. Hayatını gözden geçirir, fakat bir türlü ne yaptığını hatırlayamaz. Eşinin ölümünden sonra oğlunu hayatının merkezine almıştır. Anılarında sadece oğluna ait özel zaman dilimleri vardır. Kendi yaşamının ana kahramanı değil, figürü olmuştur. Watanabe’nin ruhuna yaşayamamanın ağırlığı çöker. Yaşamak tam olarak ne demekti? Cebinde parası vardır, ama neye harcaması gerektiğini bilmez. Böylesi bir anda karşısına bir yazar çıkar ve bu yazardan rehberlik almak ister. Yazar, kendisini vur patlasın çal oynasın tadında bir gece yaşatır. Barlardan kumarhanelere, kumarhanelerden genelevlere her yere giderler. Fakat bunlar da Watanabe’yi mutlu etmez. Haz odaklı bir yaşam ona göre değildir. Aradığı nedir? Yaşamak tam olarak ne demekti? Bunun cevabını nasıl bulacaktı? Tüm bu sorular ve yaşayamamanın ağırlığı kara bulutlar gibi zihnine çöker. Hayatının en karanlık evresindedir. Hayat ona sorular soruyor, fakat Watanabe hayatın sorduğu soruların cevabının sorumluluğunu almıyor, bir başkasının cevabını kopyalıyordu. Böyle olunca içindeki anlam boşluğunu dolduramıyordu. Hayatın en sefil zaman diliminde bile bir anlam bulmak mümkün mü? Logoterapinin kurucusu Viktor Frankl’a göre bu mümkün. En zor zamanlarda bile birey yaşamda bir anlam bulabilir. Frankl, bireyin anlam arayışının temel bir güdü olduğunu söyler. Her insanın bu anlam arayışında olduğunu ve hayatın herkese farklı maskelerle bunu gösterdiğini ifade eder. Fakat birey, bu anlamı kendisi arayıp bulmak zorundadır. Sorumluluk bireyin kendisindedir (Frankl, 2020). Watanabe bu sorumluluğu alacak mıdır?
Yeniden Doğuş
Watanabe, bir sonraki gün iş arkadaşı Toyo ile karşılaşır. Toyo, yaşam dolu, küçük şeylerden mutlu olan bir insandır Watanabe için. Fakat Toyo’ya göre Watanabe bir mumyadır. Watanabe, Toyo’nun bunu nasıl başardığını öğrenmeye çalışır ve zamanının çoğunu Toyo ile geçirmeye başlar. Toyo’ya nasıl bu kadar canlı ve hayat dolu olduğunu sorar. Toyo ise sadece “Yaşıyorum” der. “Küçük şeyler yapıyorum. Yemek yemek, çalışmak gibi. Oyuncak yapıyorum ve bu oyuncaklarla çocukların oynadığını hayal ediyorum, böylece tüm çocuklarla oynamış gibi oluyorum.” Watanabe, bu cevaptan sonra biraz düşünür ve geç olmadığını, hâlâ yapabileceği bir şeyler olduğunu, irade göstermesi gerektiğini fark eder. Mekânın merdivenlerinden koşar adımlarla iner. Bu sahnede yönetmenin zekice yarattığı mizansen ile arka planda “Happy Birthday” şarkısı çalar. Yaşamak, onun için yeniden başlamıştır. Kendine bir amaç bulmuştur ve bu amacın tüm sorumluluğunu üstlenerek tekrar yaşama dönmüştür.
Watanabe, filmin açılışında talep edilen lağım çukurunun kurutulup yerine park yapılması talebini inceler ve bu projeyi tüm bürokratik zorluklara rağmen hayata geçirir. Park tamamlandığında, parktaki salıncakta kar altında sallanarak hayata veda eder. Son altı ayını hayatında hiç yaşamadığı kadar yaşamış ve parkta kendisini sallanırken izleyen birinin aktarımıyla yüzünde huzurla vefat etmiştir. Filmde bu son altı ayı, cenaze töreninde ailesi, iş arkadaşları ve park yapılması talebinde bulunan kadınlardan dinleriz. Geride kalanlar, Watanabe’nin bürokratik süreçlerde ne kadar zorlandığını, fakat şaşmaz bir irade ile bu amacından vazgeçmeyip parkı nasıl kurduğunu anlatır.
Watanabe, hayatının anlamı olarak çocuklar için park yapmayı, bir eser ortaya koymayı seçmiştir. Fakat hayat, herkese başka sorular sorarak imtihan eder. Herkesin cevabı da, cevap verme tarzı da kendisine göredir. Logoterapiye göre bir iş yapmak, eser yaratmak, bir insanla etkileşime girmek, acıya karşı bir duruş ortaya koymak, hayata anlam katmanın yollarındandır. Seçim ve sorumluluk size aittir. Kimse bu sorumluluğu sizin yerinize devir almayacaktır. Frankl’ın da ifade ettiği gibi, her şartta ve durumda bireyin hayatının anlamını bulması ve hayata anlam katması mümkündür (Frankl, 2020).
Filmin sonlarına doğru Watanabe’nin iş arkadaşları, artık eskisi gibi yaşamayacaklarına, belediyede çalıştıkları birim için bir şeyler yapacaklarına dair birbirlerine söz verirler. Fakat ertesi gün, kendilerine ve birbirlerine verdikleri sözü unutup, eskisi gibi canlı fakat yaşamayan bireyler olarak hayatlarına devam ederler.
Şimdi tekrar aynanın karşısına geçin ve yazının başında sorduğumuz soruları düşünün ve cevaplarınızı kendiniz için yazın.
Kaynakça
Frankl, V. E. (2020). İnsanın Anlam Arayışı. Okyanus Yayınevi.
Kurosawa, A. (1952). Yaşamak (İkiru). Toho.
Pinterest. (2025, 30 Mayıs). Görsel 1: https://tr.pinterest.com/pin/715157615863608044/ adresinden edinilmiştir.
Dial M for Movie. (2025, 30 Mayıs). Görsel 2: https://dialmformovie.net/2020/03/18/ikiru-kurosawa-yasamak/ adresinden edinilmiştir.
Sanatlog. (2025, 30 Mayıs). Görsel 3: https://sanatlog.com/sanat/ikiru-1952-akira-kurosawa/ adresinden edinilmiştir.