Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Haz ve Anlam Arasında: Hayattan Keyif Almanın Psikolojisi

Modern yaşam, hız ve üretkenlik odağında şekillenirken birçok kişi içten içe aynı soruyu soruyor: “Neden artık hiçbir şeyden keyif alamıyorum?” Bu duygu, psikolojide anhedoni olarak tanımlanır; yani zevk alma kapasitesinde azalma. Ancak araştırmalar, keyif almanın yalnızca bir duygu durumu değil, aynı zamanda geliştirilebilir bir psikolojik beceri olduğunu ortaya koyuyor (Treadway & Zald, 2011).

Keyif Anları: Büyük Değil, Küçük Olanı Fark Etmekle Başlar

Hayattan keyif almak, büyük mutluluk anlarını beklemekten çok, küçük anları fark etmekle ilgilidir. Zihin ise bu küçük anları fark etmeye her zaman hazır olmayabilir. Burada devreye bilinçli farkındalık (mindfulness) girer. Kabat-Zinn’in tanımıyla “şu ana yargısız bir dikkatle yönelmek” kişinin keyif alma kapasitesini önemli ölçüde artırır (Kabat-Zinn, 1990). Öyleyse zevk veren anların farkında olmak, zihinsel bir farkındalık işidir diyebiliriz.

Keyif Bir Beceri Midir, Öğrenilebilir Mi?

Birçok kişi keyif almayı bir “şans” ya da “karakter özelliği” olarak görür. Oysa psikoloji bilimi bu konuda farklı bir şey öne sürer. Pozitif psikolojinin kurucularından Martin Seligman, keyif almanın sabit bir yetenek değil, geliştirilebilen bir beceri olduğunu vurgular. Bu beceri, kişinin yaşadığı anı fark etme, olumlu duygulara odaklanma ve deneyimlerini anlamlandırma kapasitesiyle ilişkilidir. Nitekim bazı bireylerin küçük şeylerden büyük bir haz duyarken, bazılarının yaşamda iyi giden pek çok şeye rağmen tatminsizlik yaşaması da bu kapasitedeki farklılıkla açıklanabilir. Hedonik kapasite, yani bireyin haz alma potansiyeli, çevresel ve psikolojik faktörlerden etkilenir ve zamanla geliştirilebilir. Özellikle sanatla uğraşmak, doğada zaman geçirmek, üretkenlik hissi yaşamak ve sosyal bağlar kurmak gibi faaliyetler bu kapasiteyi güçlendirir.

Bu nedenle keyif almak sadece hissetmek değil, aktif tutum ve beceri geliştirmeyi de içerir. Tıpkı spor yaparken kasların güçlenmesi gibi, keyif alma kası da pratikle güçlenir.

Sosyal Bağlar ve Duygusal Temas

Hayattan keyif almak denildiğinde çoğu zaman bireysel alanlar, hobiler ya da kişisel mutluluk arayışları akla gelir. Ancak insan beyninin kimyası bize başka bir şey anlatır: Keyif, sosyal bağlarla beslenir. İnsan beyni, sosyal bağ kurduğunda dopamin ve oksitosin gibi bazı hormonları salgılar. Başkalarıyla içten bir temas kurmak, paylaşmak ve ait hissetmek keyif duygusunu artırır. Bu nedenle sadece bireysel hobilere değil, grup içinde paylaşılan deneyimlere de alan açmak son derece önemlidir.

Hayatın Tümünden Değil, Anlarından Keyif Almak

Bir danışanım seans sırasında şöyle demişti: “Sabah uyanıyorum ve içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Günümün tamamı gri gibi…” Bu sözlerde gizli bir beklentisi var gibiydi: Hayattan keyif almak, günün tamamını kapsayan sürekli bir tatmin hali olmalıydı. Ona şunu sordum: “Bugün için bir an bile olsa iyi hissettiğin, gülümsediğin, rahatladığın bir zaman oldu mu?”

Bir süre düşündü ve sonra gülümsedi: “Az önce, bekleme odasında otururken sessizlik iyi geldi. Birkaç saniye hiçbir şey yapmadan kalmak keyifliydi.” İşte bu fark ediş, önemli bir dönüm noktasını içerir. Çünkü bazen keyif, bütün bir yaşamdan değil; tek bir anı görmeyi öğrenmekten geçer. Viktor Frankl’ın “Hayatın anlamı bulunmaz, yaratılır” sözü bu noktada yol gösterici olabilir. Yani anlam da, keyif de aktif bir çaba gerektirir.

Bedeni Hissetmek, Bedende Kalmak

Antonio Damasio, duyguların bedensel sinyaller aracılığıyla algılandığını belirtir (Damasio, 1999). Beden farkındalığı, bireyin keyif veren uyaranları daha net algılaması sağlar. Bu nedenle hareket terapileri, dans, nefes egzersizleri gibi bedensel temelli çalışmalar sadece rahatlatıcı değil, aynı zamanda hedonik sistemi güçlendirici etkiye sahiptir.

Sanatla Temas: Estetik Duyarlılığın İyileştirici Gücü

Sanat, keyif alma kapasitesini artıran en güçlü yollardan biridir. Çünkü sanat, hem üretici hem de izleyici açısından duygulara doğrudan hitap eder. Resim yapmak, müzik dinlemek, dans etmek ya da sadece bir sergide dolaşmak bile duyusal sistemleri harekete geçirerek hedonik kapasiteyi canlandırır. Estetik duyarlılık, kişinin duygusal rezonans geliştirme yetisini güçlendirir. Sanatla kurulan temas, zihinsel anlamlandırma sürecini desteklerken, ruhsal doyum sağlar. Keyif almak, bazen sadece bir renk armonisine birkaç dakika bakmakla mümkün hale gelir.

Duygusal Esneklik

Duygusal esneklik, kişinin olumsuz duyguları bastırmadan kabul edebilmesi ve bu duygulara eşlik eden anlamlı anları da yakalayabilmesidir. Esnek bireyler, sıkıntının içinden geçerken bile güzellik arayışını sürdürebilir. Bu da, keyif alma kapasitesinin sadece “iyi hissetme”yle sınırlı olmadığını; “hayatla kalma” becerisiyle de bağlantılı olduğunu gösterir.

Özetle

Hayattan keyif almak büyük mutluluk anlarının değil, küçük farkındalıkların bir ürünüdür. Keyif bir şans değil, geliştirilebilir bir beceridir; anda kalma pratiğiyle, duygusal temaslarla, beden farkındalığıyla ve anlam arayışıyla beslenir. Sanat, doğa, ilişkiler ve yavaşlama gibi yaşamın çeşitli alanlarında duyarlılık geliştirmek, bu beceriyi güçlendirmenin yollarındandır. Keyif, bütün bir yaşamı değil, içinden geçen anları fark etmeyi gerektirir. Tıpkı anlam gibi, keyif de dışarıdan bulunmaz; içeriden yaratılır.

Kaynakça  

  • Damasio, A. (1999). The Feeling of What Happens: Body and Emotion in the Making of Consciousness. Harcourt.  
  • Kabat-Zinn, J. (1990). Full Catastrophe Living: Using the Wisdom of Your Body and Mind to Face Stress, Pain, and Illness. Delacorte Press.  
  • Treadway, M. T., & Zald, D. H. (2011). Reconsidering anhedonia in depression: Lessons from translational neuroscience. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 35(3), 537–555.
Ayşegül Gökhüseyinoğlu
Ayşegül Gökhüseyinoğlu
Uzm. Psk. Ayşegül Semerci, Psikoloji Bölümü’nden mezun olup, “Genel Psikoloji” yüksek lisansını gelişim ve sosyal psikoloji alanlarında tamamlamıştır. Klinik deneyimleri kapsamında çeşitli psikolojik danışmanlık merkezleri, hastaneler ve özel eğitim kurumlarında görev almıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Oyun Terapisi, Masal Terapisi, Aile-Çift Terapisi, EMDR ve Sanat Terapisi alanlarında uzmanlaşmış ve Psikodrama eğitimine devam etmektedir. Aynı zamanda yaratıcı drama eğitmenidir. Çocuk, ergen ve yetişkin danışanlarla çalışmakta; güncel psikolojik terimler ve literatür odaklıdır. Psikoloji yazılarıyla bireylerin psikolojik iyi oluşlarını desteklemeyi, terapi süreçlerini anlaşılır kılmayı ve güncel psikoloji konularına bilimsel bir perspektifle ışık tutmayı amaçlamaktadır. Sosyal mecralarda da psikoloji alanındaki yenilikleri ve önemli kavramları paylaşarak, psikolojik farkındalığın artmasına katkı sağlamayı misyon edinmiştir.Ayrıca, aktif psikoloji gruplarında yer almakta ve okuma gruplarına katılarak mesleki gelişimini sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar