Akıl ve ruh sağlığı, insanoğlunun tarih boyunca en önemli konularından biri olmuştur. Orta Çağ yüzyıllarında, özellikle Avrupa ülkelerinde, akıl ve ruh sağlığı bozulan bireyler “şeytan”, “cadı” ve “musallat” gibi damgalamalara maruz kalmış; zindanlara atılıp tecrit edilmiş veya şiddet, hatta ölümle sonuçlanan eylemlere tabi tutulmuştur. Rönesans’la birlikte bu durum değişime uğramaya başlamış ve günümüz modern akıl ve ruh sağlığı uygulamalarına kadar gelen bir süreç yaşanmıştır. Türkiye’de akıl ve ruh sağlığı merkezleri ve uygulamalarını incelediğimizde, bimarhanelerden bahsetmek önem arz etmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda akıl ve ruh sağlığı bozuk bireylerin iyileştirilip topluma tekrar kazandırılmaları için bir şifahane olarak bimarhaneler kullanılmıştır. Bimarhanelerin düzeni için en kapsamlı yasa diyebileceğimiz nizamname, 1913 senesinin Aralık ayında yürürlüğe girmiştir. Osmanlı’da bimarhane olarak adlandırılan akıl ve ruh sağlığı merkezleri, Cumhuriyet döneminde “Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesi”, yani ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine dönüşmüştür.
Bimarhanelerin fiziki yapılarını incelediğimizde; merkezin ortasında havuz, üzerinde kubbe bulunan bir avlu, yazlık ve kışlık olarak düzenlenmiş hastaların kaldıkları odalar, bimarhanenin girişinin tam karşısında müzikle tedavi için kullanılan oda bulunmaktadır. Müzikle tedavi yapılabilmesi için binanın fiziki yapısında gerekli mimari ve akustik düzenlemeler yapılarak inşa edildiği anlaşılmaktadır (Emlak Ansiklopedisi, 2013). En bilindik ve önemli bimarhanelerden biri olarak görülen Toptaşı Bimarhanesi, 1582 senesinde III. Murad’ın validesi (annesi) Nurbanu Sultan tarafından kurdurulmuştur.
Bimarhanelerde Tedavi Biçimleri
Sağlık tarihçilerinin çoğunluk görüşüne göre, Türk-İslam devletlerinde akıl ve ruh sağlığı bozulmuş bireylerin tedavisi ve bu hastalıklara karşı toplumun bakış açısı, o dönem Avrupa devlet ve toplumlarına göre çok daha insancıl ve iyi durumda olduğu görülmektedir. Evliya Çelebi’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü topraklarda yaptığı yolculuklarda, bu kıyaslamaya örnek teşkil edecek birçok açıklamada bulunduğu bilinmektedir. Seyahatnamesinde yer alan Şam, Mısır ve Edirne seyahatlerinde, bu bölgelerde bulunan bimarhanelere değinmiştir (Yiğitbaş, 1972). Türk toplumlarında müzik ve ritmin bir tedavi şekli olarak kullanılması, İslamiyet öncesi ve sonrası dönemlerinde varlığını sürdürmüştür. Müzikle tedavinin bilimsel anlamda en uygun kullanıldığı dönemler, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerine denk gelmektedir. Osmanlı ve Selçuklu devletleri, kurdukları şifahanelerin mimari yapısında akustik özellikleri karşılayan teknikler kullanmışlardır (Akdeniz, 1977; Atıcı ve Erer, 2010). Müzikle tedavide özellikle kırgın, üzgün, durgun ve hayata küskün hastalarda daha çok olumlu sonuç alındığı bilinmektedir (Grebene, 1978).
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği bimarhanelerin dikkat çeken özelliklerine değinecek olursak; tedavi biçimlerini ve olumlu ortamı koruyacak mimari bir yapıdan (bahçede havuzlar, su sesleri ve müziği destekleyecek akustik vb.), bazı hastaların kükrediğinden, kendi kendilerine konuştuklarından, agresif yapıda olanların diğerlerine zarar vermemeleri adına zincirlerle zaptından bahsetmektedir. Şam’da bulunduğu esnada ziyaret ettiği bimarhanede, hekimlerin tedavi için bazı hastalara belirli macunları yedirdiğini gözlemlemiştir (Ertaş ve Eğnim, 2011). Güzel kokuların kullanılması da hekimler tarafından önem arz etmekteydi çünkü hekimler, genel ruh halini düzenleyecek su sesleri, müzik ve güzel koku gibi teknikleri önemli olarak görmekteydiler. Genel olarak insanı iyi hissettiren şeyler, bir tedavi biçimi olarak kullanılmıştı.
Sonuç
İslam coğrafyalarında ortaya çıkan bimarhaneler, Osmanlı ve Selçuklu İmparatorluklarında en kapsamlı ve faydalı hale gelmiştir. İslam dünyasında ilk bimarhanenin, İslamiyet’in ilk savaşlarından biri olan Hendek Savaşı’nda kurulduğu düşünülmektedir (Sarı ve Zabun, 2021). Osmanlı İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu dönemindeki bimarhane yapısını geliştirerek kullanmıştır. Bimarhanelerde yalnızca akıl ve ruh sağlığı bozuk hastalar yer almıyordu; durumu olmayan, yokluk içindeki kişiler veya seyahatlerde bulunan yolculara da hizmet vermekteydi. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ekonomik durumun bir kazanımı olarak, bimarhanelerin çoğunda hizmet ücretsiz verilmekteydi; hizmetlerin fonlanması çoğunlukla vakıflar sayesinde gerçekleşmekteydi.
Bimarhanelerin isminin, özellikle halk arasında “tımarhane” kavramına dönüşmesi, 17. yüzyıldan sonra yaygın olarak değişim göstermiştir. Bimarhanelerde genel olarak yatarak tedavi kullanılıyordu; hastaların kaldığı kışlık ve yazlık odalar, kendilerini iyi hissedecekleri havuz başı su sesiyle dinlendikleri, müzikler dinledikleri ve güzel kokular kullanılarak sosyalleşmeleri sağlanıyordu. Her hastalıkta olduğu gibi, akıl hastalıklarında da beslenmenin önemli olduğu düşünüldüğü için sağlıklı ve dengeli beslenme planları sağlanıyordu. Her hafta ortalama üç gün, bir musiki sanat ekibi bimarhaneye ziyarette bulunup ud, ney ve keman gibi müzik aletleriyle konserler veriyordu. Avrupa toplumlarında akıl ve ruh sağlığı bozuk bireylerin cadı, şeytanlaşmış veya musallata uğramış olarak görülüp işkence edildiği bu dönemlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nda bimarhanelerde kullanılan teknikler, döneminin çok ilerisinde olarak görülmekteydi. Sonuç olarak, bimarhanelerde kullanılan çoğu tekniğin, günümüz bilimsel psikiyatrik tekniklerine öncülük ettiğini ve temel oluşturabileceğini söyleyebiliriz.
Kaynakça
- Akdeniz, N. (1977). Osmanlılarda Hekim ve Deontolojisi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yayınları.
- Atıcı, E., & Erer, S. (2010). Osmanlı’da sağlık hizmetleri ve şifahaneler. Türkiye Klinikleri Tıp Etiği-Hukuku-Tarihi Dergisi, 18(3), 171-178.
- Ertaş, M. Y., & Eğnim, K. (2011). Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Hastalıklar. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (10), 83-108.
- Grebene, B. (1978). (Ed.). Müzikle Tedavi. Ankara: Güven Kitabevi.
- Sarı, A., & Zabun, S. (2021). Bimarhaneler Hakkında Alan Yazın Çalışması. Uluslararası Sağlık Yönetimi ve Stratejileri Araştırma Dergisi, 7(3), 585-598.
- Yiğitbaş, M. S. (1972). Musiki İle Tedavi. Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, 10(1), 45-56.
- Emlak Ansiklopedisi, 2013. Erişim Tarihi: Mayıs 2020.