Pazar, Nisan 27, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kutsal Bağda Gizli Rekabet: Anne-Kız İlişkisinde Kıskançlık Dinamikleri

“Kimi zaman bir annenin kızına yönelttiği eleştiriler, aslında kendine söyleyemedikleridir.”

Hiç annenizin yoğun eleştiri ve müdahalelerinden boğulduğunuz ve “Acaba annem beni kıskanıyor mu?” diye düşündüğünüz oldu mu? Bazen annenizin anlam veremediğiniz öfke patlamaları yaşadığı ve yine anlam veremediğiniz noktalarda sizi engelleyip durdurmak istediğini gözlemlemiş olabilirsiniz. Bu yazıda, bu durumun anlamlı bir sebebi olabileceğini ve bazen annelerin kızlarını kıskanabildiğini anlatmaya çalışacağım. Anne-kız ilişkisi, sevgi, bağlılık, özdeşleşme ve kimi zaman da çatışmalarla örülü, çok katmanlı bir bağdır. Bu ilişkinin derinliğinde, zaman zaman duygusal karmaşalar yaşanabilir. Toplumda genellikle annelerin fedakâr, her koşulda anlayışlı ve sevecen olduğu düşünülse de, bazı durumlarda annelerin kızlarına karşı kıskançlık duyguları taşıdığı gözlemlenebilir. Bu duygular genellikle bastırılır ve dışa vurulmaz; ancak yok sayılmaları, ilişkinin sağlıklı gelişimini olumsuz etkileyebilir. Anneler bunu doğrudan belli edip dile getirmezler, fakat kızlarına karşı kontrol edemedikleri bazı tutum ve davranışlara bakıldığında, bu durumun varlığından söz etmek çok da zor değildir.

Anneler Kızlarını Kıskanır mı?

Kıskançlık, insanın sahip olduklarını kaybetme ya da başkasının sahip olduklarına özlem duyma durumunda ortaya çıkan doğal bir duygudur. Bu duygu, yalnızca romantik ilişkilerde değil, aile içi bağlarda da yaşanabilir. Her ne kadar toplumsal beklentiler anneleri her zaman sabırlı ve özverili olmaya zorlayorsa da, anneler de birer birey olarak zaman zaman kızlarına karşı kıskançlık hissedebilirler. Bu durumu, “kendini gerçekleştiremeyen annelerin kendini gerçekleştiren kızları” gibi düşünebiliriz. Anne, hem kızı üzerinden kendini tamamlamak ister hem de kendi yapamadıklarını kızının yapma ihtimali ile tetiklenir ve kaygılanır. Sonuç olarak, kızının kendi yaşadıklarından daha iyisini yaşama ihtimali vardır ve annenin kendi çocukluğu da bundan çok fazla tetiklenir. Bu, normal anlamda iki insanın birbirini kıskanması gibi bir durum değildir. Bu durum, bilinç dışı bir alanda gerçekleşir. Kızının kendi çizdiği yoldan dışarı çıkması, annenin yönlendirmelerine karşı çıkması, aslında kızının annede olmayan o cesareti, annenin çocukluğunu yani kendi deneyimlerini tetikler ve anne için de aslında bununla yüzleşmek gibi bir durum yaratır. Anne, bu duyguyla ne yapacağını bilemediği için kızına doğrudan bir kıskançlık yöneltmek yerine, kızına yaptığı müdahalelerle, eleştirilerle, aşağılama ve kısıtlamalarla bunu ortaya çıkarır.

Anne tarafından bu durum böyle görünürken, bir de kız çocuğu tarafından bakacak olursak, çocukluk çağında tam olarak fark edemeseler de bu kız çocukları, sürekli anneden onay bekleyen bir hale dönüşebilmektedirler. Anneleri, onların yaptığı hiçbir işi başarılı görmez ve sürekli bir eleştiri halindedir. Kız çocuğu, annesinden takdir bekledikçe, annesi sürekli yargılayacak, onun başarısını küçümseyecek bir nokta bulur. Bu, kız çocuklarında zamanla “değersizim” temel inancı oluşmakla birlikte özgüvenlerine de ciddi bir ket vurabilmektedir. Bu durum, ergenlikle birlikte anne-kız ilişkisinde büyük tartışmalar, öfke patlamalarına yol açabilirken, kız çocuğunun geleceğine de büyük bir etki eder. İki uçlu bir sonuca varan bu durumda, bir ihtimalle bu kız çocukları, kendini gerçekleştirme noktasında daha hırslı bir yapıyı kendilerinde inşa edebilirken, diğer bir ihtimalle annelerin onlara yaşattığı o değersizlik deneyimini, gelecekteki hayatları ve ilişkilerinde arama eğilimine girebilirler.

Annelerin Kızlarını Neden Kıskandığına Dair Olası Nedenler

  • Gençlik ve Fiziksel Çekicilik: Yaş alma sürecinde olan bir anne, kızının gençliği ve canlılığı karşısında, zaman zaman kendi geçmişine dair bir özlem hissedebilir. Bu durum, toplumun kadını gençlik ve fiziksel güzellik üzerinden değerlendirmesiyle daha da pekişebilir.
  • Gerçekleşmemiş Hayaller: Anne, kendi gençliğinde ulaşamadığı hedefleri kızının gerçekleştirdiğini gördüğünde, farkında olmadan kıyaslamaya gidebilir. Bu durumda, kız çocuğunun başarıları annede gururdan çok yetersizlik hissi yaratabilir.
  • Baba ile Olan İlişki: Kız çocuğu ile baba arasındaki yakın ilişki, özellikle annenin eşinden yeterince ilgi görmediği durumlarda, annenin kendini dışlanmış hissetmesine neden olabilir. Bu durum, kız çocuğuna karşı kırgınlık ya da kıskançlık şeklinde dışa vurulabilir.
  • Ayrışma Süreci ve Kontrol Kaybı: Kız çocuğu büyüdükçe, kendi kararlarını alan, bireysel seçimler yapan bir bireye dönüşür. Anne için bu durum, kontrol kaybı ya da “yerini kaybetme” hissi yaratabilir. Anne, kızını bir uzantısı olarak görmek yerine ondan ayrı bir birey olarak konumlandıramadığında, aralarında gerginlik ve kıskançlık duyguları doğabilir.

Kıskançlık Nasıl Belirtilir?

Annelerin kızlarına karşı kıskançlıkları genellikle doğrudan ifade edilmez. Bunun yerine, kız çocuğunu küçümseme, eleştirme, başarılarını görm amphitheater, aşırı kontrol etme veya pasif-agresif tutumlar gibi dolaylı yollarla kendini gösterebilir. Bu tür davranışlar, hem kız çocuğunun özgüvenini zedeler hem de anne-kız ilişkisine zarar verir.

Örnek Bir Olgu: Kızılcık Şerbeti Dizisinden Pembe ve Nursema

Televizyon dizileri, toplumsal ve bireysel ilişkileri dramatize ederek görünür kılma açısından önemli araçlardır. Kızılcık Şerbeti adlı dizide yer alan Pembe ve kızı Nursema arasındaki ilişki, anne-kız ilişkisindeki kıskançlık dinamiklerini örnekleyen dikkat çekici bir yapıdır. Pembe karakteri, geleneksel değerlere sıkı sıkıya bağlı, kontrolcü ve otoriter bir anne profili çizerken; Nursema ise bireyselleşmeye çalışan, kendi kimliğini inşa etme çabasında olan genç bir kadındır.

Pembe, kızının kendi belirlediği çerçevenin dışına çıkmasını hem tehdit hem de kişisel bir başarısızlık olarak algılamaktadır. Nursema’nın farklı düşünen, farklı giyinen ve kendi kararlarını almaya çalışan bir birey olarak gelişmesi, Pembe’nin kontrol kaybı korkusunu tetikler. Bu bağlamda, Pembe’nin zaman zaman Nursema’nın yaşadığı özgürlükleri ve ilişkileri sorgulayıp küçümsemesi, annelik kimliğiyle değil, bir kadının başka bir kadına karşı duyabileceği kıskançlıkla da açıklanabilir. Bu örnek, geleneksel roller içinde sıkışmış annelerin, kızlarının özgürlük arayışına karşı nasıl karmaşık duygular geliştirebildiğini gözler önüne serer.

Anne-Kız Arasındaki Kıskançlığı Yönetmek

  • Farkındalık: Annenin bu duygunun farkına varması ve kendini yargılamadan kabul etmesi ilk adımdır.
  • Açık İletişim: Anne ve kızın duygularını açıkça paylaşabildiği sağlıklı bir iletişim ortamı, yanlış anlamaların ve duygusal yaralanmaların önüne geçebilir.
  • Destekleyici Tutum: Anne, kızının başarılarını tehdit olarak değil, birer kazanım olarak görmeli; kendi yaşam yolculuğunun ayrı, kızınınkilerin ise başka bir hikâye olduğunu kabul edebilmelidir.
  • Gerekirse Destek Almak: Anne ya da kız, bu süreçte kendi başına baş edemiyorsa, bir uzmandan psikolojik destek alması, anne-kız ilişkisinin yeniden yapılandırılmasına yardımcı olabilir.

Sonuç

Anne-kız ilişkisindeki kıskançlık duygusu, genellikle görünmeyen ama etkili bir dinamik olarak ilişkide var olabilir. Bu duygu, yargılanmadan ve bastırılmadan ele alındığında, ilişkiyi yıkmak yerine dönüştürücü bir fırsata da dönüşebilir. Annelik rolünün ardında bir kadın kimliği olduğunu kabul etmek ve bu kimliği anlayışla karşılamak, anne-kız ilişkilerinde daha sağlıklı bir denge kurulmasını sağlayabilir.

Elif Acay Deveci
Elif Acay Deveci
Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Psikoloji alanında İngilizce olarak tamamlayan Elif Acay Deveci, psikolog ve yazar olarak psikoterapi, oyun terapisi ve akademik çalışmalar alanında deneyime sahiptir. Öncelikli olarak yetişkin alanında Bilişsel Davranışçı Terapi üzerine kendini geliştirmiş olan Acay, daha sonrasında çocuk alanına da yönelmiştir ve çocuklar ile Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ekolüyle çalışmalar yapmaktadır. Aynı zamanda 10 yaş ve sonrası çocuk ve ergen bireylerle yine Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünden faydalanmaktadır. Akademik olarak da kendini geliştirmeye adamış olan Acay, sürekli olarak literatür taramalarına devam etmiş ve dijital platformlarda psikoloji alanında yazılar kaleme almaya çalışmıştır. Lisans döneminden itibaren sayısız makale kaleme almış olan Acay, Psikolojiyi daha kapsamlı duyurmak, kendini geliştirip kendini geliştirmek isteyenlere ışık tutmak adına şimdilerde Psychology Times bünyesine katılmış olup bu platforma yazılarını kaleme almaya devam edecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar