Cuma, Nisan 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Romantik İlişkilerde Terapist Olmak: Empati, Sınır Aşımı ve Psikolojik Dengesizlik

Günümüz romantik ilişkilerinde karşılıklı destek ve empati kuşkusuz gereklidir. Ancak bu durum aşırıya kaçtığında ve bir taraf terapist rolünü üstlendiğinde, ilişkinin dinamiği bozulur. Terapist rolünü üstlenen taraf, sürekli partnerine destek verirken, karşı taraf bir beklenti hissine kapılır. Bu, ilişkinin dengesini bozar ve iki taraf artık eşit olmaktan çıkar. Bu yazı, romantik ilişkilerde yaygın ancak çoğu zaman fark edilmeyen bir dinamiği, yani bireyin partnerine “terapistlik” yapma çabasını psikolojik yönleriyle ele alıyor.

Bağlanma Stilleri ve Terapist Partner Eğilimi

Terapist rolü üstlenen kişiler genellikle kaygılı bağlanma stiline sahip, terk edilmekten korkan bireylerdir. Bu kişiler, partnerlerine ne kadar çok şey verirlerse, onun o kadar yanlarında kalacağına inanır. Karşı tarafı memnun etmek, desteklemek, onun gitmemesi için fedakârlık yapmak ve partneri “düzeltmek” gibi davranışlar sergilerler. Ancak bu aşırı verici tutum, bireyin özel alanını yok eder ve ilişkinin sınırlarını bulanıklaştırarak dinamiği olumsuz etkiler.

Kaçıngan Partner ve Duygusal Ulaşılmazlık

Kaygılı bağlanma stiline sahip terapist partnerler, genellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyleri çekici bulur. Kaçıngan bağlanan kişiler, duygusal yakınlıktan kaçınır; aşırı bağımsızlık arzusu ve “hep güçlü olmalıyım” düşüncesi, aslında duygularını bastırdıklarının göstergesidir. Genellikle mesafeli veya reddedici ebeveynlerle büyüyen bu bireyler, partnerlerine karşı da benzer bir tutum sergiler. Mesafeli ve duvarları olan bir partner, terapist partnerin içsel kurtarıcı şemasını tetikler. Bu döngü, her iki taraf için de yıpratıcıdır.

Çocukluk Deneyimleri ve Kurtarıcı Rolün Gölgesi

Çocuklukta ebeveynlerinin duygusal dengesini gözetmek zorunda kalan bireyler, yetişkinlikte başkalarının iyi oluşunu kendi sorumlulukları gibi hisseder. Partnerlerinin mutsuzluğunu, öfkesini ya da depresif halini, çözmeleri gereken bir sorun olarak algılarlar. Çünkü bu kişiler, çocuklukta erken yaşta “yetişkin” olmuş ve sevgi kazanmayı koşullu bir süreç olarak öğrenmiştir. “Karşı tarafı iyi edersem değer görürüm” inancı, bu bireylerin hem partnerlerinden değer görme hem de kendilerini değerli hissetme çabasıyla hareket etmelerine neden olur.

Aşırı Empatinin Zorlukları

Empati, sağlıklı ilişkilerin temel taşıdır. Ancak aşırı empati, bireyin kendi duygularını bastırarak partnerinin duygularına öncelik vermesiyle sonuçlanabilir. Zamanla “ben” kavramı silinir ve ilişki, “Senin neye ihtiyacın var?” sorusu etrafında döner. Terapist rolünü üstlenen birey, kendi öz saygısını kaybeder ve sürekli karşı tarafın ruh haliyle ilgilenir. Bu durum, genellikle karşı tarafı bencil bir konuma iter ve ilişkinin dengesi bozulur.

Duygusal Regülasyonun Tek Taraflılığı

Duygusal regülasyon, bireylerin duygusal tepkilerini, bunların yoğunluğunu, süresini ve ifade biçimlerini kontrol etme becerisidir. Partnerin her öfkesinde, kırgınlığında ya da sessizliğinde çözüm üretmeye çalışan terapist partner, farkında olmadan karşı tarafın duygusal regülasyonunu üstlenir. Bu, partnerin kendi duygularını tanıma ve ifade etme becerisini zayıflatır ve sürekli bir beklenti hali yaratır. Sonuç olarak, uzun vadeli olmayan ve ilerlemesi zor bir ilişki dinamiği ortaya çıkar.

Terapist Partnerin Görünmeyen Yorgunluğu

Kendi duygusal ihtiyaçlarını sürekli bastıran terapist partner, zamanla duygusal tükenmişlik yaşar. Bu yükü taşımak, içe kapanma, depresif hissetme ve yalnızlık düşünceleriyle kendini gösterir. “Yeterince yardımcı olursam düzelir” inancı, terapist partnerin zihninde dönüp dururken, karşı tarafın psikolojik yükünü de omuzlarına bindirir. Ancak bu durum, terapist partnerin ilişkiyi bitirmesi için yeterli değildir; çünkü partnerin değişeceği umudu ve terk edilme korkusu devam eder.

Terapist Partner Olmanın İlişki Dinamiğine Etkisi

İlişkide sorumluluklar eşit paylaşılmadığında, bir taraf sürekli veren, diğer taraf sürekli alan konumuna geçer. Bu, ilişkide hiyerarşik bir yapı yaratır ve eşitliğe dayalı sağlıklı bir bağlanmayı imkânsız hale getirir. Terapist partnerin kimliği, “yardım eden” rolüyle bütünleştiğinde, ilişki ne kadar zararlı hale gelse de terk edilemez olur. Birey, partnerine yardım etmeyi kendi değerinin kanıtı olarak görür ve ilişki, artık bir bağ olmaktan çıkıp bir görev haline gelir.

Ne Yapmalı: Sınırlar, Farkındalık ve Öz Bakım

Sağlıklı bir ilişki için her bireyin kendi ruhsal dünyasından sorumlu olduğu gerçeği yeniden tanımlanmalıdır. Empati, destek ve sevgi; terapistlik, analiz ve çözüm üretme çabasından ayrıştırılmalıdır. Terapist partner, öncelikle “Ben ne hissediyorum?” sorusunu yeniden sormayı öğrenmelidir. Sürekli başkası için düşünmekten yorulan zihin, kendi ihtiyaçlarına dönmedikçe toparlanamaz. Bu rolden çıkmak, partnerin profesyonel psikolojik desteğe yönlendirilmesi ve destekleyici ancak kurtarıcı olmayan bir pozisyona geçilmesiyle mümkündür.

Sonuç: Onarmak Değil, Yanında Yürümek

İlişkilerde destek vermek doğal ve sağlıklıdır, ancak bu destek bir terapötik görev haline geldiğinde bireyin psikolojik bütünlüğünü tehdit eder. Terapist partner modeli, görünüşte sevgi dolu bir özveriyi temsil etse de, aslında çocukluk yaralarıyla şekillenmiş bir rol tuzağıdır. Romantik ilişkilerde bu rolün üstlenilmesi, duygusal yakınlık yaratmak yerine ilişkisel mesafeyi artırabilir. Sağlıklı bir ilişkinin temelinde, karşılıklı sorumluluk paylaşımı, duygusal eşitlik ve sınırların saygıyla gözetilmesi yer alır. Bireyler, partnerlerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken kendi ihtiyaçlarını unutmamalı ve gerektiğinde profesyonel destekle bu dengeyi kurmalıdır. Bu yaklaşım, sadece bireylerin değil, ilişkinin de ruhsal sağlığını koruyacak en etkili yoldur.

Öykü Çotak
Öykü Çotak
Öykü Çotak, psikoloji son sınıf öğrencisi ve yazar olarak Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ile sosyal fobi ve Gottman Çift Terapisi alanlarında sertifikalara sahiptir. Aktif olarak kariyer danışmanlığı ve psikolojisi eğitimini almakta olup, insan zihni ve ilişkileri üzerine bilgi birikimini yazıya dökerek okurlarıyla buluşturmaktadır. Kendini geliştirmeye devam ederek birçok alanda eğitimlerine devam etmektedir. İnsanların iç dünyalarını anlamlandırmaya yardımcı olmayı hedefleyen yazılarıyla, psikolojiyi daha erişilebilir ve anlaşılır kılmak isteyip, edindiği her bilgiyi paylaşmayı ve bireylerin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar