Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Panik Atağın Sebebini Anlamaya Çalışmak

Panik atak geçiren insanlar genellikle kendilerini hastanede bulurlar çünkü kalp krizi geçirdiklerine inanırlar ve öleceklerini düşünürler ya da akıllarını kaybedip çıldırmaktan korkarlar ama aslında gerçekte nedir panik atak, belirtileri nelerdir, beyinde nasıl bir işlevi var, tedavisi neler? Bu makalemde sizlere bundan bahsetmek istiyorum. Beklenmedik bir durumda ortaya çıkan ve kişinin kontrolünü kaybetmesine sebep olan yoğun kaygı ve korku durumuna panik atak deriz. Üç ayrı duruma bağlı olarak panik ataklar gerçekleşebilir. Birincisi belirli bir duruma bağlı olarak gerçekleşen panik ataklar; örneğin yükseklik fobisi olan bir kişi yüksek bir yere çıktığında panik atak geçirebilir, ikincisi beklenmeyen durumda ortaya çıkan panik ataklardır, bunlar ise ortada hiçbir sebep yokken kendiliğinden ortaya çıkarlar ve son olarak üçüncüsü ise durumsal eğilimli ataklardır. Bu da kişilerin bir uyarandan dolayı atak geçirmesidir. Örneğin travmasını tetikleyen bir nesne gördüğünde panik atak meydana gelebilir. Panik atakların bir özelliği de aniden başlarlar ve belirtilerinin çok fazla artış göstermesidir. Panik ataklar sadece bilinçliyken gerçekleşmez, uyku sırasında da gerçekleşebilir ve kişiyi uykusundan uyandırır; biz bu panik atak türüne nokturnal atak deriz. Genellikle panik atak yaşayan insanlar tekrardan panik atak yaşamaktan korkarlar ve panik atak yaşayabileceği etkinliklerden ve ortamlardan kaçınmaya çalışırlar. Bu durum panik atak yaşayan insanların yaşamlarını zorlaştırır. Örneğin kalabalık yerlere (alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları, vb.) gidemezler, tek başlarına bir yerde duramazlar ya da kapalı alanlara giremezler.

Panik Atağın Belirtileri Nelerdir?

Panik atağın DSM-V tanı ölçütüne göre belirtileri kişide kalp hızının artması (çarpıntı), terleme, titreme, soluğun daralması ya da tıkanması duyumu, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi (sersemlik), titreme, üşüme, ateş basması, uyuşma (karıncalanma hissi), derealizasyon (çevresine yabancılaşma) ve depersonalizasyon (kendine yabancılaşma), çıldıracakmış gibi olma ve ölüm korkusudur. Bu belirtilerin en az dört tanesinin kişinin sakin ya da kaygılı olduğu durumlarda görülmesi gerekmektedir.

Panik Atağın Görülme Sıklığı

Kişilerde panik atakların sıklığı değişkenlik gösterir. Bir gün içerisinde birçok atak olabileceği gibi bir yıl içerisinde bir defada gerçekleşebilir. Araştırmalara göre panik atak erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülmektedir.

Panik Atak mı Anksiyete Atağı mı: Nasıl Anlarım?

Panik atak ile anksiyete atağını ayıran özellik, panik atak geçiren kişi kalp krizi geçirip ölmekten ya da çıldırmaktan korktuğu için genelde hastaneye gitmektedir. Anksiyete atağı geçirenler ise aynı belirtileri daha hafif hissederler ve kendiliğinden geçer. Kişi kontrolünü kaybetmez ve hastaneye gitme ihtiyacı duymaz.

Panik Atağın Beyindeki İşlevi

Panik atak geçiren kişiler yaşadıkları korku ve endişeden dolayı çok fazla tedirgin olurlar. Oysaki panik atak yanlış bir alarmdan başka bir şey değildir. Beynimizde alarm merkezleri bulunmaktadır ve panik atak sırasında bu alarm merkezleri devreye girmiştir. Bu alarm sistemi bize kaç ya da savaş komutu verir. Aslında vücudumuz bizim hayatta kalmamıza yönelik tasarlanmıştır.  

Peki Beyindeki Alarm Merkezleri Nelerdir?

Beynin alarm merkezleri amigdala, limbic sistem ve nucleus accumbenstir. Bu alarm merkezlerinin devreye girmesi ile adrenalin artar, damarlar kasılmaya başlar, tansiyon yükselir ve kalp atış hızı artar. Aynı zamanda beyin damarları büzülür, bu sebepten beyne giden oksijen ve şeker miktarı azalır, başımız dönmeye başlar ve algılarımız bulanıklaşır. Kendimize ve çevremize yabancılaşmaya başlarız; bu durumdan dolayı “ölüyorum” ya da “çıldırıyorum” diye endişeye kapılırız. Aslında bu alarm sistemi bizim hayatta kalmamız için gereklidir. Örneğin bir kazada ağır bir şekilde yaralandığımız zaman bizi hayatta tutabilmek için beynimizdeki bu alarm sistemleri devreye girer.  

Peki Bu Sistem Nasıl Çalışır?

Yaralanma sonucu beyin kişiyi hayatta tutabilmek için kalbe, önemli organlara kan pompalaması emrini verir. Kandaki oksijen ve diğer mineraller önemli organları besler. İnsan yaşamı için daha önemsiz olan kollara ve bacaklara giden kanı azaltır ve ciğerlere, böbreklere, beyne kan akışını hızlandırır. Bu da daha önce saydığımız belirtilerin meydana gelmesine sebep olur. Kollardan ve bacaklardan kan akışı azaldığı için elleri ve ayakları üşümeye başlar, karıncalanma hisseder, kalp önemli organları daha uzun yaşaması için kan pompalama hızını arttırır ve bu sebepten kalbimizde çarpıntı oluyormuş gibi gelir, ciğerlere giden kandan dolayı göğüste sıkışma, solukta daralma, böbreklere giden kan dolaşımının artmasından dolayı ise sık idrara çıkma gibi panik atağın belirtileri görünür. Aslında bu alarm sisteminden kaynaklıdır. Biz kalp krizi geçirdiğimizi ya da çıldırdığımızı zannederken aslında beynimiz yanlış alarmdan dolayı bizi hayatta tutmaya çalışmaktadır. Panik atak sırasında biriken enerji ile yaralandığımızda oluşan enerji miktarı aynıdır. Beynimiz bu sebepten kişinin yaralandığını düşünür ve kişiyi hayatta tutabilmek için alarm sistemini aktif eder.

Panik Ataktan Kurtulmamız Mümkün mü?

Tabii ki panik ataktan kurtulabilirsiniz. Bunun için öncelikle bir uzmandan yardım almanız gerekmektedir. Psikoterapi ve ilaç tedavisi en yaygın olanlarıdır. Yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler ve gevşeme teknikleri, örneğin yoga egzersizleri, nefes egzersizleri gibi tekniklerden de faydalanabilirsiniz.

Kaynakça

  • Tezcan, A. E. (2021). Kendini Gizleyen İnsan Bilinçdışına Yolculuk. Nemesis Kitap Yayınları.  
  • Morrison, J. (2023). DSM-5’i Kolaylaştıran Klinisyenler İçin Tanı Rehberi. (H. Uğur Kural, Çev.). Nobel Yayınları.
  • Ataberk, E. (2018). Beynin Alarm Sistemi Arızası. WordPress Beynin Alarm Sistemi Arızası | Dr. Erdal Atabek’in İnternet Sitesi, erişim tarihi (2025).
Elif Kübra Yıldırım
Elif Kübra Yıldırım
Ben Uzman Klinik Psikolog Elif Kübra Yıldırım 1997’ de Mersin’de doğdum ve 2015 yılına kadar Mersin’de yaşadım. 2016 yılında İstanbul Aydın Üniversitesinde Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümüne başladım ve 2020 yılında başarıyla mezun oldum. Lisans döneminde Uğur Okullarında ve Asil Okullarında stajımı yaptım ve TEGV’ de gönüllü olarak çocuklarla çalıştım. Mezun olduktan sonra tekrar Mersin’e döndüm ve Mersin Yenişehir Eğitim ve Kültüre Hizmet Derneğinde üç sene boyunca çocuklarla çalıştım. Psikoloji alanında birçok eğitim aldım ve almaya devam etmekteyim. Aile Danışmanlığı, Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi, Duygu Odaklı Terapi gibi eğitimlerimi ve süpervizyonlarımı tamamladım. 2022 Yılında İstanbul Aydın Üniversitesinde Klinik Psikoloji üzerine yüksek lisansımı yaptım ve 2024 yılında başarıyla tamamladım. Şu anda Mersin’de Kuta Yaşam Merkezinde Klinik Psikolog olarak çalışmaktayım. Ergen, yetişkin ve ailelere online ve yüz yüze terapi uygulamaktayım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar