İlişki bağımlılığı, bireylerin bir ilişkiye duygusal olarak aşırı derecede bağımlı hale gelmesi durumunu ifade eder. Bu tür bağımlılık, yalnızca romantik ilişkilerde değil, ailevi ya da arkadaşlık ilişkilerinde de görülebilir. İlişki bağımlılığı, bireyin kendi değerini, öz saygısını ve duygusal dengesini, diğer kişilere dayandırması ve onlara olan aşırı bağımlılığı ile karakterizedir. Bu durum, kişilerin psikolojik ihtiyaçlarını yalnızca başkalarına dayandırmaları sonucunda gelişen ve kişinin sağlıklı ilişki kurma becerisini engelleyen bir durumdur.
İlişki Bağımlılığının Tanımı ve Özellikleri
İlişki bağımlılığı, bireyin partnerine veya başkasına duyduğu aşırı ihtiyaçla ortaya çıkar. Bu durum, kişilerin yalnızca kendilerini değerli hissettikleri zaman ilişkilerde var olabilecekleri inancına dayalıdır. Bağımlı bireyler, genellikle ilişkinin bir parçası olmanın, kendi varlıklarını ve kimliklerini sürdürmelerinin tek yolu olduğuna inanırlar. Kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılamada partnerlerine duydukları aşırı bağımlılık, kişiliklerinde duygusal zorluklar yaratabilir.
Özellikle, bu bağımlılık sağlıksız davranışları teşvik edebilir; örneğin, partnerin duygusal ihtiyaçlarını ön planda tutma, kişisel sınırları ihlal etme, partnerin onayına aşırı ihtiyaç duyma gibi. Bu tür bir davranış, ilişkinin dengeli olmasını engeller ve bireylerin kişisel gelişimlerini kısıtlar. Kişi, ilişkinin devamını sağlamak için aşırı çaba harcayarak, yalnızca partnerinin ihtiyaçlarını gözetmeye başlar.
İlişki Bağımlılığının Psikolojik Temelleri
İlişki bağımlılığının temelleri, çoğu zaman çocukluk dönemine dayanır. Bağımlı bireyler, çocukluklarında yeterince sevgi ve ilgi görmemiş veya duygusal ihtiyaçları karşılanmamış olabilirler. Erken dönemde yaşanan bu tür eksiklikler, kişide bağlanma sorunlarına yol açabilir ve bu da ilerleyen yaşlarda ilişkilerde bağımlılık davranışları geliştirmelerine neden olabilir.
Psikolog John Bowlby’nin bağlanma teorisi, çocuklukta güvenli bağlanma geliştiremeyen bireylerin, daha sonraki hayatlarında partnerlerine karşı bağımlı bir tutum sergileyebileceğini belirtmektedir. Bowlby, bağlanma teorisinin insanın duygusal güvenliği açısından çok önemli olduğunu ve ilişkilerdeki bağımlılığın kökenlerinin çoğu zaman bu bağlanma deneyimlerine dayandığını vurgulamaktadır (Bowlby, 1988).
İlişki bağımlılığının bir diğer nedeni, düşük öz saygı ve benlik değerinin eksikliği olabilir. Kendisini yeterince değerli hissetmeyen bireyler, başkalarının onayına daha fazla ihtiyaç duyarlar ve partnerlerinden sürekli olarak sevgi ve kabul görmek isterler. Bu, ilişkilerinde aşırı bağlılık ve kontrolcü davranışlar yaratabilir. Kişinin kendi değerini başkalarının gözünden görmeye başlaması, sağlıklı bir kişilik gelişiminin önündeki en büyük engellerden biridir.
İlişki Bağımlılığının Davranışsal Yansımaları
İlişki bağımlılığı, yalnızca duygusal bir durum değil, aynı zamanda davranışsal bir sorundur. Bağımlı bireyler, genellikle partnerlerine aşırı şekilde bağımlı hale gelirler ve onlardan gelen geri bildirimlere göre duygusal durumlarını şekillendirirler. Birçok durumda, bu tür bağımlı bireyler, partnerlerinin isteklerini yerine getirmek için kendi ihtiyaçlarını ihmal ederler. Bu durum, partnerin duygusal yükünü artırabilir ve ilişkinin dengesini bozar.
Kendine güveni düşük bireyler, partnerlerinin davranışlarına aşırı tepki verebilirler. Bir partnerin ilgisizliği veya herhangi bir şekilde uzaklaşması, bağımlı bireyde büyük bir kayıp duygusuna yol açabilir. İlişki, bağımlı birey için adeta bir hayatta kalma meselesi haline gelir. Çoğu zaman, bu durum duygusal istismara da yol açabilir; çünkü bağımlı birey, ilişkiyi sürdürmek adına, partnerinin kötü davranışlarını göz ardı edebilir veya bu davranışları kabul edebilir.
Bowlby, bağlanma teorisi ile ilişkilerdeki güvenli bağlanmanın önemini vurgulamaktadır. Güvenli bağlanma, bir bireyin ilişki içerisinde bağımsız bir şekilde var olabilmesi ve partnerine karşı sağlıklı bir bağ geliştirebilmesidir. Bağımlı bireyler ise bu sağlıklı bağları geliştiremeyebilirler (Bowlby, 1988).
İlişki Bağımlılığının Tedavi Edilmesi
İlişki bağımlılığının tedavisinde en önemli adım, bireyin bu bağımlılığını tanımasıdır. İlişki bağımlılığı tedavi edilebilir bir durumdur ve bireylerin sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için önemli bir adımdır. Terapi süreci, bağımlı davranışların kökenlerini anlamak ve kişinin kendi duygusal ihtiyaçlarını nasıl daha sağlıklı bir şekilde karşılayabileceğini öğrenmek üzerine kuruludur. Psikoterapi, özellikle bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve psikodinamik terapi gibi yöntemler, bu tür bağımlılıkların tedavisinde etkili olabilir.
Bununla birlikte, bağımlı davranışları terk etmek, sabır ve zaman gerektirir. Kişinin kendi kimliğini ve özdeğerini bulması, ilişkilerin daha sağlıklı ve bağımsız bir şekilde devam etmesini sağlar. Ayrıca, bağımlı bireylerin terapistlerle çalışırken, partnerlerine olan aşırı bağlılıklarının nedenlerini anlamaları önemlidir. Bireylerin kendi duygusal ihtiyaçlarını daha sağlıklı bir şekilde karşılayabilmesi için zaman zaman aile terapisi de gerekli olabilir.
Sonuç
İlişki bağımlılığı, bireylerin sağlıklı ilişkiler kurma becerilerini engelleyen, psikolojik bir sorundur. Bağımlı bireyler, kendilerini başkalarına dayandırarak var olurlar ve bu da kişisel gelişimlerini engeller. Bu bağımlılığın kökeninde çoğu zaman çocukluk dönemindeki bağlanma eksiklikleri ve düşük öz saygı yatmaktadır. Ancak, terapi ve bireysel farkındalık ile ilişki bağımlılığı tedavi edilebilir bir durumdur. Psikoterapi, özellikle bilişsel-davranışçı terapi, bu süreçte önemli bir rol oynamaktadır. Kişiler, sağlıklı ilişkiler kurmak için, kendi kimliklerini bulmalı ve başkalarına olan bağımlılıklarını aşmalıdır.
Kaynakça
Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Parent-Child Attachment and Healthy Human Development. Basic Books.
Kernberg, O. F. (2004). Idealization and Devaluation in Relationships. New York: Jason Aronson.
Cavanaugh, J. C., & Blanchard-Fields, F. (2006). Adult Development and Aging. Wadsworth Publishing.
Young, J. E. (1999). Cognitive Therapy for Personality Disorders: A Schema-Focused Approach. Guilford Press.