Neden Kıskançlık Oluşuyor?
Okul eğitimi evde başlar. Çocuk, sosyal uyum becerilerini evde ve anne babasının başkalarıyla yaptığı iletişimden öğrenir. Kardeşler arası etkileşim toplumsallaşmayı sağlayan ilk deneyimlerdir.
Kardeşler arası kardeş kıskançlığı doğal bir duygudur. Konuya aynı evi paylaşan yakın yaşlardaki çocuklar olarak bakmamız faydalı olacaktır.
Kardeşlere sınırlar konusunda çalışmalar yaptırılmalı. Yaşı ne kadar küçük olursa olsun evdeki her çocuğun kardeşine saygı duyması gerektiğinin öğretilmesi gerekir. Burada anne baba tutumunun da önemi büyüktür. Yani benim sınırlarım buraya kadar başkasının sınırları buraya kadar anlayışı geliştirmemiz gerekiyor ki kardeş kıskançlığı olmasın. Kıskançlık, genellikle 3–6 yaş çocuğunun yeni gelen kardeşle oluştuğu duygusal bir deneyimidir.
Adler’e göre ilk çocuk, anne babanın sevgi odağıyken evdeki saltanatının yıkıldığını düşünerek kıskançlık duygusuna kapılmaktadır. İkinci çocuk ise var olan sistemin üzerine geldiği için uyum sorunu yaşamaz ancak aynı zamanda “ben de varım” diyerek kendini de ezdirmez. Hatta ilk çocuğun başarısız olduğu konularda daha özenli davranarak kendini göstermeye çalışır.
İlk Çocuk Kardeşi Olunca Ne Düşünür?
Küçük kardeşin kabullenememesi durumunda ise ilk çocuğun ardından aileye yeni bir çocuk katılınca büyük çocuk tarafından sorunlar ortaya çıkabilir. Aklından; “beni eskisi gibi sevmiyorlar”, “beni sevmediler”, “ben istenmiyorum ki beni beğenmediler ki yenisini yaptılar yenisini aldılar” gibi düşünebilir. Bu süreçte anne babanın ilgisini çekmek için kimi zaman küçük kardeşe zarar verme girişimlerinde bulunabilir. Aslında burada bir mesaj içeriyor: benim farkıma varın. Bana değer verin. Unutulduğumu hissediyorum.
Sık rastlanan sorunlar: parmak emme, alt ıslatma, kekemelik veya yaramazlık olarak tabir edilen davranışlarda artışın olmasıdır.
Örnekler ile anlatacak olursak; ikisi de farklı sınıf kademelerinde olan ilkokul düzeyi kardeşlerden biri daha başarılıyken diğer çocuğa “Bak kardeşin pekiyi almış. Sen zayıf aldın” gibi cümleler kurmak çocukta kıskançlık duygusunu oluşturacaktır. Rekabet duygusunu oluşturacaktır. Bunu demek yerine “Hadi bu konuyu birlikte çalışın. Eminim kardeşin sana yardımcı olacaktır.” Bu cümleleri tercih edersek çocuk kıyaslandığını hissetmeyecek, rekabet ortamı oluşmayacak ve “bu çocuklar çok kavga ediyorlar” diye şikâyet eden anne babalar olmayacaktır.
Başka bir örnek verelim. Yaşları yakın oyun çağında iki kardeş oyun oynarken biri kardeşini kızdırdı. Kızdığı için sinirlendi ve sesini yükseltti. Anne sadece sesini yükseltene, olaya vakıf olmadan tepki gösterdi ve bağırdı. Bu durumda olay daha da çıkmaz hale gelecek ve evde tam bir kaos ortamı oluşacaktır. Böylelikle kardeşler arasında çatışmalar artacaktır. Bu sefer çocuklar, annenin de haksızlık yaptığını düşünecektir.
İşe Yarar Tavsiyeler Nelerdir?
1. Çocukla konuşmak ve sürece dahil etmek
“Senin bir kardeşin oldu. Baksana çok küçük, hiçbir şey yapamıyor. Bize muhtaç ve onun ihtiyaçlarını birlikte karşılayabiliriz.” Bu gibi cümlelerle sürece dahil etmeliyiz ve çocuğun kendini işe yarar hissetmesini sağlamalıyız.
2. Kreşe başlama zamanlaması
Kreşe verilecek ise kardeş gelmeden verilmelidir.
3. Duygusal iletişim
Anne doğumu gerçekleştirdikten ve rahatladıktan sonra ilk çocukla iletişime geçip onun duyguları ve kendi duyguları hakkında konuşmalı.
4. Ortak zaman yaratmak
İlk aylar bebeği emzirirken bir yandan da ilk çocukla sohbet edilebilir.
5. Kardeşten gelen küçük bir hediye
Kardeşten gelen küçük bir hediyeyi doğumdan sonra büyük çocuğa vermek ortamı yumuşatmayı sağlayacaktır.
6. Haklı–haksız yarışından kaçınmak
Kim haklı kim haksız yarışına girmeden çözüm-adalet odaklı olunmalı.
7. Sınır ve özel alan oluşturmak
Kardeşler birbirlerinin duygularına, hareketlerine, odasına müdahale etmemeli. Özel alanlar oluşturulur ise bunları ihlal etmemelidir. Bu, çocukta duygusal güven duygusunu geliştirir.
8. Rekabet değil iş birliği kültürü
Kardeşler arası ilişkide rekabetin değil iş birliğinin ön planda olduğu bir ortam oluşturmamız gerekir. Mesela bunu bir vücudun organları gibi düşünebiliriz: hepsi birbirine muhtaç, hepsi birbirinden yardım alıyor. Bu gelişimi sağlayacak ekip işi oyunlar oynanabilir.
Sonuç Olarak
Genelde çocuklar yetiştirilirken yarışmaya özendirici rekabete dayalı kıyaslayıcı bir tavır alınır. Mesela sürekli başka arkadaşlarıyla karşılaştırılan çocuk ister istemez onların başarısından dolayı kendini kötü hissedecektir. Oysa bir birey başkalarıyla değil, kendisiyle yarışmalıdır.
Bu konu başarılı olan çocuk için de önemlidir. Kendisini başarıyla çok fazla özdeşleştirmemesi gerekir. Çünkü şu anda başarı olsa bile ileride ne olacağı belli değildir. Bu yüzden çocuklara hem başarılı hem de alçakgönüllü olabilmeyi telkin etmeliyiz.
Unutulmamalıdır ki iyi insan olmak, başarılı insan olmaktan çok daha iyidir.


