Pazartesi, Kasım 17, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bir Çocuğun Suskunluğu: Sessiz Çığlıkları Duymak ve Toplumsal Körlüğü Aşmak

Bir çocuk bazen konuşmaz. Ama sessizliği, kelimelerden daha yüksek sesle bağırır. Gözleri, oyunları, hatta sessiz kalmayı seçişi… Her biri, iç dünyasında yaşanan bir fırtınanın sessiz tanıklarıdır. Çocuk istismarı, yalnızca fiziksel bir eylem değil; bir çocuğun güven duygusunun, dünyaya olan temel inancının kırılmasıdır. Ve çoğu zaman, bu kırılma sessizlikle gizlenir. Çocuk istismarıyla mücadelede en büyük tehlike, yalnızca bu suçu işleyenler değil, görmezden gelenlerdir. Toplum olarak “aile içi mesele” diyerek kulaklarımızı tıkadığımız her an, bir çocuğun sesini kısmış oluruz. Oysa çocukların güvenliğini sağlamak, sadece ebeveynlerin değil, tüm toplumun etik sorumluluğudur (UNICEF, 2023).

Sessizlik Neden Bu Kadar Yaygın?

İstismara uğrayan çocuklar çoğunlukla konuşmazlar. Çünkü fail, genellikle tanıdıkları ve güvendikleri biridir: bir akraba, öğretmen ya da ebeveyn. Bu durum çocuğun zihninde büyük bir bilişsel çelişki yaratır. “Bana zarar veren kişi beni seviyor olabilir mi?” düşüncesi, suçluluk ve utanç duygularını tetikler. Araştırmalar, istismar mağduru çocukların çoğunun yaşadıkları olayı yıllarca paylaşamadıklarını, hatta bazılarının bunu bastırarak hatırlamadıklarını göstermektedir (Cohen & Mannarino, 2015).

Erişkinler de çoğu zaman bu sessizliğe ortak olur. Çünkü duymak, yüzleşmeyi gerektirir. Ve yüzleşmek; hem bireysel geçmiş travmalarımızla hem de toplumsal ihmalle karşılaşmak demektir. Bu nedenle toplum, “bizde olmaz” diyerek inkâr eder. Bu inkâr hali, aslında bir kolektif savunma mekanizmasıdır (Herman, 1992).

Toplumsal Körlüğün Psikolojisi

Toplumsal körlük, bireysel duyarsızlıktan çok daha derin bir olgudur. İnsan zihni, acı verici gerçeklerle karşılaştığında kendini korumak için “duygusal uyuşma” mekanizmasını devreye sokar. İstismar haberlerini okurken “yine mi?” deyip geçmek aslında bir tür psikolojik savunmadır. Ancak bu savunma biçimi, travmayı görünmez kılar.

Medyanın dili de bu görünmezliği pekiştirir. Sansasyonel başlıklar, travmanın yapısal kökenlerini perdeleyerek meseleyi “bireysel sapkınlık” düzeyinde tutar. Oysa istismar, yalnızca bireyin değil; ihmal eden bir sistemin ürünüdür (World Health Organization, 2020). Bu sistem, eğitimden adalet mekanizmasına, toplumsal cinsiyet rollerinden kültürel tabulara kadar her yerde yeniden üretilir.

Bir Çocuğun Suskunluğunu Duymak

Psikoterapi sürecinde istismara uğramış çocuklarla çalışmak, terapistin en zorlayıcı alanlarından biridir. Terapinin ilk amacı, güveni yeniden inşa etmektir. Çocuğun yeniden bağ kurabilmesi, “dünya güvenlidir” inancını geri kazanmasıyla mümkündür. Bu süreçte terapist, yalnızca sözcükleri değil, sessizliği de dinler. Çocuğun oyun tercihleri, çizimleri, bedensel tepkileri… Hepsi bir anlam taşır (Kolk, 2014). Bir çocuğun sessizliğini anlamak, yalnızca teknik bilgi değil, derin bir empatik farkındalık gerektirir.

Bu farkındalığın toplumun geneline yayılması gerekir. Öğretmenler, sağlık çalışanları, komşular, hatta marketteki sıradan vatandaşlar bile bir çocuğun güvenlik halkasının bir parçasıdır. Şüphe duyulan bir durumda “ya yanılıyorsam” yerine “ya gerçekten yardıma ihtiyacı varsa” diyebilmek, çocuk koruma kültürünün temelini oluşturur (Türkiye Psikiyatri Derneği, 2022).

Körlüğü Aşmak

Toplumsal körlüğü aşmanın ilk adımı görmeyi seçmektir. Bir çocuğun sessizliğine kulak vermek, onu “yaramaz” ya da “problemli” olarak etiketlemek yerine, arkasındaki mesajı duymayı gerektirir. Devlet kurumları, eğitimciler ve sağlık profesyonelleri olarak, çocuk koruma politikalarını sadece yasal düzlemde değil, duygusal bilinç düzeyinde de sahiplenmemiz gerekir. Çünkü bir çocuğun güvenliği, yalnızca bir ailenin değil, bir toplumun ruh sağlığının göstergesidir. Ve her susturulan çocuk, aslında hepimizin içinde yankılanan bir çığlık bırakır.

Bir çocuğun suskunluğu, sadece bir bireyin travması değil; toplumun vicdanında yankılanan bir sessizliktir. O sessizliği duymayı öğrenmek, insan olmanın en temel sorumluluğudur.

Kaynakça

 Cohen, J. A., & Mannarino, A. P. (2015). Trauma-focused CBT for children and adolescents: Treatment applications. Guilford Press.
 Herman, J. L. (1992). Trauma and recovery: The aftermath of violence—from domestic abuse to political terror. Basic Books.
 Kolk, B. A. van der. (2014). The body keeps the score: Brain, mind, and body in the healing of trauma. Viking.
 UNICEF (2023). Child Protection Overview: Global and Regional Data.
 World Health Organization (2020). Global status report on preventing violence against children.
 Türkiye Psikiyatri Derneği (2022). Çocuk istismarı ve ihmali farkındalık rehberi.

Ezgi Kaya
Ezgi Kaya
Ezgi Kaya, psikolog ve yazar olarak aktif çalışmalarını sürdürmektedir. Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Çocuk, ergen ve yetişkinlerle çalışmaktadır. Uzmanlık alanları arasında EMDR terapisi, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Deneyimsel Oyun Terapisi bulunmaktadır. Bu alanlarda yetkin bir deneyime sahiptir. Yazarlık serüveninde, psikoloji alanında farklı bakış açılarını ele alarak çocuklara, yetişkinlere ve ebeveynlere yönelik bilgiler ve deneyimler sunmayı amaçlamıştır. Böylece her kesime ulaşarak psikolojiye dair farkındalığı artırmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar