Reşat Nuri Güntekin’in romanından uyarlanan Kıskanmak dizisi, kıskançlık temasını yüzeyde bir aşk hikâyesi olarak sunsa da, özünde derin psikolojik dinamikler içeren çatışmaları konu alır.
Bu makale, dizinin üç ana karakteri olan Seniha, Halit ve Mükerrem üzerinden kıskançlığın altında yatan psikolojik süreçleri incelemektedir. Freud’un psikanalitik yaklaşımı, Adler’in üstünlük kompleksi kavramı ve Young’un şema terapisi modeli temel alınarak yapılan çözümlemede; kıskançlığın bastırılmış arzular, değersizlik duygusu ve benlik yaralanması ile ilişkili olduğu tartışılmıştır.
Kıskanma, bireyin kendisini başkalarıyla kıyaslaması sonucu ortaya çıkan karmaşık bir duygudur. Çoğu zaman yetersizlik, değersizlik ve kaybetme korkusu gibi temel duyguların dışavurumudur (Parrott & Smith, 1993).
Kıskanmak dizisinde kıskançlık, bireysel bir zayıflık olarak değil, çocuklukta temelleri atılmış bir benlik yaralanması olarak karşımıza çıkar. Bu bağlamda Seniha, Halit ve Mükerrem karakterleri birbirinin psikolojik aynaları gibidir.
Seniha: Kusurluluk Şeması ve Bastırılmış Arzular
Seniha, çocukluğundan beri ailesi tarafından ihmal edilmiş, erkek kardeşinin gölgesinde kalmış bir kadındır. Bu durum onda derin bir kusurluluk ve yetersizlik şeması oluşturmuştur (Young, Klosko & Weishaar, 2003).
Kendini sevilmeye değer bulmayan Seniha, bu duygusunu soğukluk, mesafe ve alaycılıkla maskeler.
Freud’a (1923/1961) göre, kıskançlık bastırılmış arzuların dışavurumudur. Seniha, Mükerrem’e duyduğu öfkeyle aslında olmak istediği kadını cezalandırır. Bu durum yansıtma (projection) savunma mekanizmasının klasik bir örneğidir.
Adler’in (1927) üstünlük kompleksi kuramına göre ise, Seniha aşağılık duygusunu dengelemek için başkalarını küçümseyerek kendi değerini korumaya çalışır. Onun kıskançlığı, bir duygudan ziyade kimliğinin merkezine yerleşmiş bir savunmadır.
Halit: Narsisistik Doyum Arayışı ve Duygusal Körlük
Halit, aile tarafından kayıtsız şartsız sevilen ve idealize edilen çocuk olarak, narsisistik kişilik örüntüsü geliştirmiştir. Kernberg’in (1975) tanımına göre narsisistik bireyler, dışarıdan güçlü görünürken içsel olarak kırılgandır.
Halit de başarı, statü ve kontrol arayışıyla kendi değerini dışsal onay üzerinden besler.
Seniha’nın öfkesini tetikleyen de tam olarak budur: Halit’in “doğuştan ayrıcalıklı” konumu. Freud’un Oidipus karmaşası perspektifinden bakıldığında, Halit aile ilgisinin merkezinde yer alırken, Seniha dışlanmış çocuk rolünü üstlenir.
Bu dinamik, kardeş rekabetinin ötesinde, sevilme hakkına dair bir savaş halini alır.
Mükerrem: Onay İhtiyacı ve Bağımlı Benlik
Mükerrem, toplumsal kadın idealinin bedenleşmiş halidir: güzel, zarif ama içsel olarak boşlukta. Onaylanma ihtiyacı ve sevgi arayışı, bağımlı kişilik örüntüsünü işaret eder.
Adler’e (1927) göre bu tarz bireyler, başkalarının sevgisini kaybetmemek için benliklerinden ödün verirler. Mükerrem’in Halit’e olan bağlılığı da kendi değerini dışsal kabul üzerinden tanımladığını gösterir.
Seniha’nın onu kıskanması tesadüf değildir; çünkü Mükerrem, onun bastırdığı kadınlık ve arzu yönünün yansımasıdır. Yani, Seniha Mükerrem’de aslında “olmak istediği kişiyi” görür.
Üçlü Dinamik: Yansıtmalı Özdeşim ve Benlik Çatışması
Seniha, Halit ve Mükerrem üçgeni, klasik bir yansıtmalı özdeşim (projective identification) örneğidir (Klein, 1946).
Her biri, kendi kabul edemediği yanlarını diğerine yansıtır. Seniha’nın öfkesi Halit’in narsisizmine, Mükerrem’in bağımlılığı ise Seniha’nın bastırılmış sevgisizliğine temas eder.
Bu ilişkisel döngüde, kıskanılan kişi aslında “kıskananın aynası” haline gelir. Kıskançlık, kişinin kendi bastırılmış arzularıyla yüzleşmesinden kaçınma biçimidir.
Sonuç
Kıskanmak dizisi, kıskançlığın bireysel bir duygu değil, kimliksel bir benlik yaralanması olduğunu göstermektedir.
Seniha kıskandıkça kendini kaybeder; Halit sevilmeyi güçle karıştırır; Mükerrem ise sevilmek için benliğini siler.
Bu yönüyle dizi, kıskanmayı “başkasına bakarken kendini yitirme” metaforuyla anlatır.
Kıskanmak, en temelde insanın kendini sevmeyi bilmediği noktada başlar.
Kaynakça
Adler, A. (1927). Understanding human nature. Greenberg.
Freud, S. (1961). The ego and the id (J. Riviere, Trans.). W.W. Norton. (Original work published 1923)
Kernberg, O. F. (1975). Borderline conditions and pathological narcissism. Jason Aronson.
Klein, M. (1946). Notes on some schizoid mechanisms. International Journal of Psychoanalysis, 27, 99–110.
Parrott, W. G., & Smith, R. H. (1993). Distinguishing the experiences of envy and jealousy. Journal of Personality and Social Psychology, 64(6), 906–920.
Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.