Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnin Dilekleri ve Gözyaşları: Geleceğe ve Geçmişe Mektup Tekniği

Söylenmemiş sözler, ukde kalmış cümleler ve tamamlanamamış hikâyeler… Zamanında özgürlüğe bırakılmamış kelimeler, bir yumru olur, oturur kalbimize. Yıllarımız ‘Söyleseydim neler olurdu?’ ihtimalleriyle kıvranır. Aklımızın bir köşesi, içimizde birikmişliklerin yuvasına dönüşür. Apansız bir zamanda gölgesi düşer. Belki çaresiz ‘keşke’lere dönüşür, kalbimizde o vakte dönme arzusu büyür.

Kalbimizi heyecanlandıran hayaller, beklenemeyen günler… Düşlere kavuşacağımız günleri düşünmenin neşesi bir başkadır. Ancak o heyecana bir umutsuzluk bulaştığında aklımız karışır. Karmaşık duyguların ikilemi arasında sıkışmış hissederiz. Bir yandan devam etmek isterken bir yandan bırakmanın eşiğinde kalırız.

Farklı zihinlerde farklı hayaller ve mühürlenmiş sözcükler… Her birimizin kalbi, farklı zamanlarda atar. Kimilerimiz o hayallerin geleceğinde süzülür, kimilerimiz sözcüklerine yeni geçmiş yaratır. Fakat hiçbirimiz ne sahiden geleceğe gidebilir ne geçmişe dönebiliriz. Kalplerimizin zamanı farklı olsa da gerçekliğimiz ‘şu an’a aittir. Geçmişimizi ve geleceğimizi ‘şu an’a getirmenin bir yolu ise yazma terapisidir. Yazıyla zihnimizdekiler kâğıda dökülür. Aklımızda kördüğümden farksız düşünceler, bir bir çözülür ve sayfalara karışır. Akıl sisi biraz olsun dağılır, yaşadıklarımızı berrak bir bakış açısıyla değerlendirmemizin önü açılır. Öyleyse düşlerin heyecanını ve sözcüklerin kırgınlığını birer mektuba bırakalım. Belki onlar için asıl zaman ‘şu an’dır.

Geleceğe Mektup – Yönlendirilmiş Hayal Tekniği

Psikoterapide ‘Yönlendirilmiş Hayal Tekniği’ olarak isimlendirilen teknik, kişinin dileğine bağlı olarak yeniden kurgulanabilir. Zira hayallerin ucu bucağı yoktur; kimileri müzisyen olmayı hayal eder, kimileriyse yazar… Fakat isteklerine rağmen yorgun ve umutsuz hissettiği zamanlarla karşılaşabilirler. Umutsuzluğa anlamsızlık eşlik eder bazen. Çabalasa da hiçbir şeyin değişmeyeceğini, başaramayacağını düşünür. Denemek için eskisi kadar hevesli değildir. Dilediği gibi olmayacağına, yapamayacağına dair düşünceler öyle güçlenir ki düşleri, onu her zamanki gibi heyecanlandırmaz. Heyecan, sabır ve çaba yavaş yavaş kaybolur. Kişide bir ümitsizlik hâkimdir.

Teknik; düşler ve umutsuzluk arasında sıkışıp kalan, motivasyonunu yitiren ve denemekten vazgeçmek üzere olan danışanlar için kullanılır. Amacı; hayallere karşı sönen duyguları yeniden aydınlatmak, düşleri hatırlayarak ümitsizliği dindirebilmek ve kişinin devam etme gücü kazanmasını sağlamaktır.

Bir Örnek ile Tekniğin Uygulanışı

Hayali yazar olmak olan ama bazen yazmak konusunda tükenmişlik yaşayan birini ele alalım. Ona göre teknik şöyle uygulanabilirdi:

‘Geleceğiniz için kurduğunuz bir hayale odaklanın. Onu gerçekleştireceğiniz gerçekçi bir yaş tahmin edin. Gözlerinizi kapatın ve kendinizi o yaşa ulaştığınız bir günde hayal edin. O güne bir evde uyandınız. Nasıl bir evdesiniz? Etrafınızda neler görüyorsunuz? Bir aynaya yaklaşın. Aynadaki yansımanızla tanışın. Nasıl görünüyorsunuz? Yüzünüz, hangi duyguların izlerini taşıyor? Ne hissediyorsunuz? Hislerinize ve düşüncelerinize odaklanın. Yazar olduğunuz bir güne uyanmak nasıl hissettiriyor? Görüntünüzü inceleyin. Bedeniniz nasıl görünüyor ve ne hissediyor? Şimdi, hayalinizi gününüze dâhil etme vakti! Yazmadan önce mutfağa gidiyor, kendinize bir fincan kahve yapıyorsunuz. Ardından odanıza geçiyorsunuz. Etrafa şöyle bir bakıyorsunuz. Karşınızda neler duruyor? Kitaplık rafınızı, birikmiş defterlerinizi inceleyip masanın başına oturuyorsunuz. Yeni bir roman üzerinde çalışacaksınız. Kurgunuz için araştırma yapıyorsunuz. Romanınızın bölümlerini yazmaya başlıyorsunuz. Bir zamanlar hayaliniz, şimdi ise gerçeğiniz olan tutkunuzu gerçekleştirmek ne düşündürüyor? Duygularınızı, düşüncelerinizi duymaya çalışın. Birkaç saatinizi yazıyla geçirdikten sonra bir kitapçıya gidiyorsunuz. Kitaplara göz atarken bir okurunuzla karşılaşıyorsunuz. Size kitaplarınızın onun için ne ifade ettiğinden bahsediyor. Yazdıklarınızın ona ilham olduğunu söylüyor. Sözlerine çok mutlu oluyor ve teşekkür ediyorsunuz. Kendi hayalinin de yazar olmak olduğunu ekliyor. Ama bazen yorulduğunu, devam etmekte zorlandığını belirtiyor. Hayaliniz ve yorgun hissettiğiniz zamanlar geliyor aklınıza. Okurunuz da sizin zorlandığınız yaşlarda aynı duyguları hissediyor. Ona yardım etmek istiyor ve mektup yazmaya karar veriyorsunuz. Şimdi derin bir nefes alın ve hazır olunca gözlerinizi açın.’

Bu noktada danışana, karşısında onunla aynı hayale ve ümitsizliğe sahip kişiye içindekileri dökmesi için kalem ve kâğıt verilir. Tekniğin hayal aşaması, kişinin hayaline uygun olacak şekilde detaylandırılabilir. Kilit nokta, kendisiyle aynı duygu ikilemine kapılmış birine rastlamasıdır. Mektup, aslında kendisinin çözüm yoludur. Umutsuzluğa kapıldığında, pes etmek istediğinde, yorulduğunda o mektuba yazdıklarını tekrar tekrar okuması ve yanında taşıması istenir. Böylece kendi hisleri ve düşünceleriyle yolunu yeniden aydınlatabilecektir.

Geçmişe Mektup – Yaz-Oku-Yak Tekniği

Zamanında söylenememiş sözler, haykırılmamış çığlıklar, sorulmamış hesaplar insanın yüreğinde sızlar. O sızı, kişinin ruhundan ayrılmak bilmez. Beklenmedik anlarda aklını kurcalar. Bu teknik, psikoterapide; sorunun ana kaynağıyla yüzleşme imkânı olmayan, söyleyemedikleri yüzünden ‘şu an’ı yaşamakta zorlanan danışanlar için kullanılır. Anne-baba, arkadaş, eski partner, kardeş, evlat… İçindekileri dökmek istediği kim varsa terk, kişinin vefatı gibi durumlar nedeniyle yüzleşme imkânı bulamamıştır. Ama içe atılmış cümleler, şimdiki zamanı pişmanlık, öfke, suçluluk gibi duygularla baş başa bırakır. Bu noktada tekniğin amacı; yoğun duyguları yazarak, okuyarak ve yakarak hafifletmek, sözleri kıvrandığı yerden sonunda serbest bırakmak ve kişiyi ‘şu an’a getirmektir.

Uygulanışı

‘Zihninizden geçen her şeyi, mektubu o kişiye verecekmişsiniz gibi yazın. Vaktinde söylemek istediğiniz ama söyleyemeyip içinize attığınız ne varsa kâğıda bırakın. Kendinizi kısıtlamayın. Bir denizin kendi seyrinde dalgalandığını seyreder gibi kelimelerinizin kendi mürekkebinde akışını seyredin. Haykırın. Geceleri uykunuzu bölen, kalbinizi ağrıtan, özgürlüğü bekleyen her sözcüğü kâğıtlara dökün. Yazınızın ardından mektubunuzu sesli bir şekilde okuyun. Kendi sesinizden kendi kelimelerinizi duymanın hissine odaklanın. Bu sözleri yıllardır söylemeyi beklediniz. Şimdi söylüyor olmak nasıl hissettiriyor? Duygularınızı dinleyin. Ve son olarak güvenli bir ortamda – örneğin deniz kenarı – mektubun bir sayfasını ucundan yakmaya başlayın. Tüm sayfaları tek tek yakın, yakamıyorsanız tek tek yavaşça yırtın. Sayfaların küle dönüşünü izlerken sızınızın hafiflediğini, yarım kalmışlıklardan kurtulduğunuzu düşünün. O yoğun duygulardan arındığınızı, kalbinizdeki yumrunun ağır ağır küçüldüğünü hayal edin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın ve hazır olduğunuzda gözlerinizi açın.’

Sonuç

Özetle, iki mektup tekniği; hayaller ve yorgunluğa, birikmiş sözlere adanmış tekniklerdir. Her ikisi de danışanın ihtiyacına yönelik olarak kullanılır ve seansta danışanın hikâyesi göz önüne alınarak yeniden yapılandırılıp uygulanır. Yazma terapisinin gücü sayesinde duygulara odaklanmayı, tek zamanımız olan şu ana dâhil olmayı içerir. Başka bir ifadeyle, geçmişe mektup; tamamlanmamış hikâyelere bir elveda, geleceğe mektup; yer yer umutsuzluğa rağmen vazgeçilmeyen düşlere bir merhabadır. Bu teknikler, danışanın psikoterapi sürecinde duygusal iyileşme sağlamasına destek olur.

Ece Öznur Bayram
Ece Öznur Bayram
Ece Öznur Bayram, Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü son sınıf öğrencisidir. Bilgilerini hem eğitim, etkinlik ve staj ile akademik olarak zenginleştirirken hem de çeşitli kitap, dizi, film ve müziklerle de beslemektedir. Aynı zamanda psikoloji tutkusunu, edebiyat tutkusuyla birleştirerek Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Varoluşçu Terapi başta olmak üzere yaşamın içinden birçok konuyla ilgili yazılar yazmayı hedeflemektedir. Aşk, yalnızlık, özgürlük, sanat, ölüm, yaşam ve insanlar hakkında yazılarla psikolojinin olduğu her alana kendi kelimelerini bırakmayı, insanlarla paylaşmayı ve insana ruhunun özünü anlatmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar