Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Psikososyal Faktörlerin Şirketler Üzerindeki Etkisi: Mutlu Çalışan Mutlu Kurumlar

Başlıkları okuyan çoğu işveren ve çalışan, “İyi de çalışanın psikolojisi kuruma ne fayda sağlar ki?” diye sorabilir. Peki, nasıl oluyor da işverenin veya çalışanın psikolojisi, şirketi etkileyebiliyor?

Aslında her ne kadar yeni bir konu gibi görünse de, bu alanla ilgili ilk çalışmalar 1936 ve 1950’lerde yapılmaya başlanmıştı. 1936 yılında Türkiye’de İş Kanunu yayımlandıktan sonra, 1950’li yıllarda ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) iş hayatında psikolojik etkenler üzerine araştırmalar yapmaya başlamışlardır. 1950’lerden bu yana, özellikle Avrupa’da psikososyal faktörler üzerine çeşitli önlemler alınmış ve çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bilimsel araştırmaların çoğunun sonuçlarına göre, psikososyal faktörler şirketlerin üretim verimliliğini doğrudan etkileyebilmektedir. Peki, nedir bu faktörler ve riskler?

Psikososyal Faktörler ve Riskler

Psikososyal faktörler ve riskler, sosyal ya da psikolojik sağlığın bozulmasına yol açan ve bunun sonucunda diğer kişileri de olumsuz etkileyen durumlar olarak tanımlanabilir.

Bu faktörler ve riskler, şirketlerin verimliliğini nasıl etkiler? Bunu anlayabilmek için önce psikososyal faktörlerin ve risklerin neler olduğuna bakalım.

Psikososyal Risklere Örnekler

Çalışma ortamının fiziksel özellikleri, örneğin; aşırı karanlık/aydınlık, kirli/temiz, aşırı sessiz/gürültülü olması gibi durumlar, çalışma yerinin ulaşım zorluğu veya hava koşulları psikososyal faktörler arasında yer alabilir. Ayrıca, iş tanımının belirsiz olması, işin yükünün uygun olmaması (çok ağır veya çok hafif işler verilmesi), çalışma saatlerinin belirsizliği veya esnekliği, sürekli uzun mesailer ve bunun sonucunda çalışanın özel hayatından doyum alamaması da psikososyal risklerdir.

Bunlar sadece birkaç örnek; bir başka risk de teknoloji ile ilgili. Hızla gelişen teknolojiye ayak uyduramayan çalışanların eğitimsiz kalması, zaman baskısı altında aceleyle işlerin yapılması, kurum içindeki iletişimsizlik gibi sorunlar da psikososyal riskler arasında yer alabilir.

Psikososyal Risklerin Şirket Üzerindeki Etkisi

Şimdi, bu psikososyal faktörlerin nasıl şirketlerin verimliliğini etkileyebileceğine dair birkaç örnek üzerinden gidelim. Örneğin, her gün uzun mesailer yapan bir çalışanı ele alalım. Normalde 8 saat çalışması gereken bir çalışan, iş yetiştirme telaşıyla her gün 11 saat çalışmak zorunda kalıyor. Eve gitmek için 1 saat harcıyor, yolda geçen zamanla birlikte toplamda 13 saatini iş yerinde geçiriyor. Yemek molası da eklendiğinde, 14 saatin sonunda bu çalışan sadece uykusundan vazgeçmekle kalmıyor, aynı zamanda sosyal hayatına da zaman ayıramıyor. Bu durumda, kişi işinden ve sosyal hayatından yeterince doyum almayacağı için işine karşı isteksiz hale gelir.

Bu durum, çalışanın iş kazalarına neden olmasına veya verimliliğinin düşmesine yol açabilir. İşini zorla yapan bir çalışanın motivasyonu düşük olur ve bu da doğrudan şirkete yansır.

Bir diğer senaryoda ise, çalışan uykusundan kısmak yerine sosyal hayatına zaman ayırmayı tercih eder. Ancak, yeterince dinlenemeyen bir çalışan da işine tam anlamıyla odaklanamayacak ve bu da iş kazalarına veya verimlilik kaybına yol açacaktır. Yani her iki durumda da şirketin verimliliği olumsuz etkilenmiş olur.

Teknolojik Gelişmelerin Psikososyal Risklerle Bağlantısı

Şirketiniz son model makineler almış ve bu makineler oldukça gelişmiş, ancak çalışanlar bu makineleri nasıl kullanacaklarını yeterince öğrenememiş. Eğitim verilmiş olabilir ama çalışanlar uygulamada zorluk yaşıyorlar. Belki bu çalışanlar sorularını sormak istiyor ama işten çıkarılma korkusuyla bunu yapmıyorlar. Burada yalnızca teknolojik gelişme değil, aynı zamanda şirket içi iletişimsizlik ve çalışanların iş güvenliği duygusundaki eksiklik de bir psikososyal risk yaratıyor.

Eğer çalışanlar, iş güvenlikleri konusunda kafalarında herhangi bir soru işareti olmadan, sağlıklı bir iletişim ile eğitimi alabilseydi, makineleri daha verimli kullanabilirlerdi. Bu da şirketin verimliliğini artırabilirdi.

İşveren ve Yöneticilerin Perspektifi

Şirketler psikososyal risklerle ilgili her türlü desteği sağlasalar bile, bazı riskler işverenin veya yöneticilerin kontrolü dışında gelişebilir. Örneğin, bir çalışanın kişisel yaşamındaki ani bir kriz (ailevi sorunlar, boşanma gibi) onu derinden etkileyebilir. Bu durumda, işverenin sağladığı psikolojik destek ve maddi manevi yardım, çalışanın işe olan bağlılığını ve verimliliğini olumlu yönde etkileyebilir.

Ayrıca, bir çalışanın mesleki hırsları nedeniyle iş arkadaşlarına karşı aşağılayıcı bir tutum sergilemesi, kurumdaki iletişimi zayıflatabilir. Bu da takım çalışmasının sekteye uğramasına, işlerin yavaşlamasına yol açar.

Psikososyal Risklerle Mücadele

Psikososyal risklerin tümü için yönetim ve çalışanların birlikte mücadele etmeleri gerekir.Bunun için ise sağlıklı bir psikososyal riskleri önleme sistemi geliştirmekten geçiyor. Özetle böyle bir sistemi kurup sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayan kurumlar içinde mutlu çalışanlar şirket verimini arttıracağı için şirketler de mutlu olacaklardır.

Ezgi Altun
Ezgi Altun
Ezgi Altun lisans eğitimini psikoloji, yüksek lisans eğitimini psikolojik danışmanlık ve rehberlik üzerine tamamlamıştır. Altun, psikolojik danışmanlık ve endüstriyel psikoloji alanlarında deneyimlere sahiptir. Altun, bilişsel davranışçı terapi, EMDR terapi ve oyun terapisi alanlarında uzmanlaşmış ve aktif olarak çalışmaktadır. Altun çeşitli dergi ve dijital mecralarda çocuk, yetişkin, örgüt psikolojisi ve kişisel gelişim üzerine makaleler yazmaktadır. Altun, insanlara yardım etmeyi, birey ve toplum için faydalı olmayı ve bu amaçla deneyim ve bilgilerini paylaşmayı misyon olarak benimsemiştir. Yazar, ruh sağlığı hakkında bilgilendirici ve çözüm odaklı içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar