Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Bozuk Tabak, Bozuk Döngü: Yeme Bozukluklarında G-BDT’nin Rolü

Kimisi için yemek, hayata bağlayan mutluluk veren bir aktivitedir. Kimisi içinse sadece hayatta kalmayı sağlayan bir unsurdur. Bazı görüşlere göre insanlar ikiye ayrılır: yemek yemek için yaşayanlar ve yaşamak için yemek yiyenler. Hayatta kalmamızı sağlayan bu eylemin düzeni bizler için oldukça önemlidir. Yeme bozuklukları uygunsuz veya düzensiz olabilir. Bunun birçok sebebi vardır. Bu sebeplerin arasında psikolojik sebepler de yer almaktadır. Çoğunlukla kadınlarda görünen bu problem, genel olarak beden algısı bozukluğundan, kilo almaya yönelik aşırı korkudan, yenilen yemeğin kusulması gibi sorunlara dayanabilir. Geçmişlerde kadınlarda çok görülse de günümüzde ergenlerde ve çocuklarda da görülmektedir. Yeme bozuklukları DSM-4’a göre 3 ana başlıkta sınıflandırılmıştır: Bulimia nevroza, anoreksiya nevroza ve diğer tüm tanımlanamayan yeme bozuklukları. Fakat günümüzde kullanılan DSM-5’a göre “beslenme ve yeme bozuklukları” olacak şekilde genişletilmiştir (Dilara Eroğlu, 2025).

Yeme bozuklukları, kişide temel olarak sadece yemek yeme düzeniyle ilgili değildir. Ekonomik faktörler, sosyal hayat, fiziksel etmenlerin de çok büyük etkisi vardır. Ölüm oranlarındaki ciddi artış ve diğer psikopatolojik durumların arasında riskli sayılabilecek bir bozukluk olduğundan son derece önem verilmektedir (Fairburn, 2008). Yeme bozukluklarında kişinin tekrar yakalanma oranı ve ölüm riski bir hayli fazla olduğundan, tedavide kullanılacak teknikler ve yöntemler bir o kadar önemlidir (Mineka ve Hooley, 2013).

Geliştirilmiş Bilişsel Davranışçı Terapi (G-BDT)

Bilişsel Davranışçı Kuram, kilo, beden yapısı ve formu hakkında olumsuz düşüncelere odaklanır. İşlevsiz düşünce sisteminin yeme bozukluğu belirtilerinin ortaya çıkması ve devam etmesinde rol oynar. Ayrıca, kilo kontrolü veya telafi edici yöntemlerin hastalığı güçlendirerek devam ettirdiğini öne sürmektedir. Güncellenmiş bilişsel davranışçı yaklaşım, yeme bozukluklarını transdiagnostik bir bakış açısıyla değerlendirmektedir. Ayrıca AN (Anoreksiya nevroza), BN (Bulimia nevroza) ve TYB (tıkınırcasına yeme bozukluğu) de benzer bir yapıya sahip olduğu vurgulanmaktadır (Ergüney-Okumuş ve Deveci, 2019).

Yapılan bir deneyde gözlemlere göre danışanların yarısında BDT çözüm olurken, diğer yarısında ise tekrarlı işlevsiz davranışlara geri dönüş sağlanmıştır. Bu problem için uzmanlar tarafından yeni bir teknik üretilmiştir: Geliştirilmiş Bilişsel Davranışçı Terapi (G-BDT) (Cooper ve Fairburn, 2010; Fairburn, 2008; Fairburn, Cooper ve Shafran, 2003; Murphy, Straebler, Cooper ve Fairburn, 2010). G-BDT temel ilkelerini BDT’den alırken, birbirlerinden ayrılan noktalarda bulunmaktadır. Örneğin, BDT’de kullanılan bilişsel yeniden yapılanma, Sokratik sorgulama gibi elementleri kullanmaz. G-BDT daha çok olumsuz otomatik davranışı sürdüren davranışın ne olduğuna odaklanır. Bilişsel değişime ulaşmak için vakaların davranış değişimlerinin etkili olduğunu ve tedavinin geri kalanının bu değişimin üzerine inşa edilmesi gerektiğini savunmaktadır (Fairburn, 2008).

Kişilerarası problemler, duygu intoleransı, düşük özgüven, klinik mükemmeliyetçilik ek mekanizmaları ele alınarak, vakaların daha büyük bir kısmının tedaviye yanıt verebileceği düşünülmektedir. G-BDT, dört aşamadan oluşmaktadır:

  1. İlk aşama: Vakayı sürece alıştırmak için kişisel formülasyon oluşturmak; düzenli tartımlar, bir diyetisyenle ortak çalışmak ve haftada iki gün seanslar oldukça önemlidir.

  2. İkinci aşama: Süreci gözden geçirme ve değişimin önündeki engeller konuşulmaktadır.

  3. Üçüncü aşama: Bozukluğu sürdüren ana mekanizma ele alınmaktadır.

  4. Dördüncü aşama: Değişimin sürdürülmesi ve tekrar riskini en aza düşürülmesine odaklanılmaktadır.

Anoreksiya Nevroza

Kişinin boy, yaş ve fiziksel özellikleri, varsa hastalıkları göz önünde bulundurulduğunda, olması gereken kilodan gözle görülür bir şekilde az olması problemidir. Bu kilo kaybının birçok sebebi olabilir; fakat eğer sebebi psikolojik bir problemse ismi anoreksiya nevrozadır. Kilo almaktan çok korkar bu probleme sahip insanlar. Aynada gördüğü kendiyle algıladığı kendi arasında fark vardır. Kiloya ve bedenine çok fazla anlam atfeder. Seans görüşmelerinde değinilmesi gereken konular şunlardır: normal/iyi/kötü günlerde yeme düzenin nasıl? (amaç, eğer bir tetikleyicisi varsa onu bulmaktır.), yemek yeme kuralların var mı, bozuyor musun, bozduğunda ne yapıyorsun (kusma gibi telafi davranışlar gösteriyor mu?), kilo ve bedeninle ilgili endişelerin var mı? Bu düşünceler ne şiddette seni etkiliyor? Vücudunda kaçınma davranışları var mı? (aynaya bakamama, vücuda krem sürememe gibi)… (Emel Sarı, 2017)

Bulimia Nevrosa

Russel (1973), bulimiası olan yirmi sekiz kadın ve iki erkek vakayı anlattığı makalesinde, vakaların karşı konulamaz bir yeme davranışı sergilediğini anlatmıştır. Bu davranışın takribinde kusma davranışının olduğunu gözlemlemiştir. Tanı kriterlerinin arasında katı bir diyetin ardından tıkınırcasına yeme ve ardından da bu yemeyi telafi eden davranışlar (kusma, laksatif kullanımı, aşırı egzersiz veya kendini aç bırakma) karakterizedir. Tanının koyulması için en az üç ay düzenli şekilde bozulmuş davranışların tekrar edilmesi beklenir. Tıkınırcasına yeme dönemleri genellikle stres tetikleyicisinin olduğu bilinmektedir. Daha sonra bireyin kendini suçlama, iğrenme gibi duygusal problemleri olduğu görülmüştür.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge Eating Disorder, TYB)

Bireyin kısa bir sürede normalden fazla şeyi yeme davranışını dizginleyememesidir. Hastanın kendini kusmaya zorlamaması, idrar söktürücü gibi metabolizmayı hızlandıracak tüketimler yapmaması, fazla egzersiz yapmaması, tıkınırcasına yeme bozukluğunu BN’den ayıran özelliklerdir. Günümüzde TYB’nin yaygınlığı %1.5 olarak ölçülmüştür. AN ve BN kadın ergenlerde daha çok görünürken, TYB erkek yetişkinlerde daha çok görünür (Spitzer ve ark., 1993; Klem ve ark., 1998). Aynı zamanda obez kişilerde de çok sık rastlanmaktadır. Asıl ayırt edici yönü, tekrar tekrar kendini gösteren tıkınırcasına yeme dönemlerinde olumsuz etkilerini düzeltmeye çalışma görülmez (Topçuoğlu, 2013). DSM-5’a göre tıkınırcasına yeme atakları, üç ay içerisinde haftada en az bir kez olması gerekmektedir (APA, 2013). BDT’de tıkınırcasına yeme, katı diyet yapma, hastanın dış görünümü ve kilosu üzerinden saplantılı ve düşük özgüvenli olumsuz otomatik düşünceleri hedef alır.

Sonuç

Yemek yeme davranışı, canlıların hayatının devamlılığını sağlayan bir eylemdir; fakat bazı insanlar bundan haz alırken, bazıları sadece hayatta kalmak için yemek yer. Her iki şekilde de yemek yeme düzeni psikolojik sağlık açısından yeterince kıymetlidir. Bazı insanlar beden algı problemi, kendilik algısı, güzellik anlayışı gibi birçok etmenden kaynaklı yemek yeme davranışını düzenleyemez. Günümüzde yeme bozukluğu yaşayan insanların sayısının artma sebebi büyük ölçüde sosyal medya ve akabinde gelen güzellik algısıdır. Psikososyal ve ekonomik seviyeler de etken madde olarak gösterilir. Tedavisinde kullanılan davranışçı perspektif çoğu danışan için olumlu seyir göstermiştir; fakat yeme bozukluğuna sahip insanların bozuk düzene geri dönmesi çok yüksek ihtimaldir. Bunun için G-BDT adı verilen, tekrar eden davranışın düzenlenmesi için geliştirilmiş bilişsel davranışçı terapi üretilmiştir. BDT ile ayırıcı özellik olarak, G-BDT daha çok neden davranışın eskiye döndüğüyle ilgilenir. Anoreksiya nevroza, Bulimia nevroza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu en çok rastlanan yeme bozukluklarıdır; fakat bilinen çok daha fazla yeme bozukluğu vardır.

Referanslar

  • Sarı, E. (2025). Yeme Bozukluklarında Geliştirilmiş Bilişsel Davranışçı Terapi-Dört Aşama (Geleneksel Derleme). Ment Health, 32(1), 8-14.

  • Oğur, M., & Taşkale, M. (2022). Yeme bozukluklarında geliştirilmiş bilişsel davranışçı terapi: bulimiya nervoza üzerine bir gözden geçirme.

  • Toker, D. E., & Hocaoğlu, Ç. (2009). Yeme bozuklukları ve aile yapısı: Bir gözden geçirme. Düşünen Adam, 22(1-4), 36-42.

  • Zilifli, Y., & Karaazi̇z, M. (2024). Yeme bozukluğu olan bireylerde bilişsel davranışçı terapinin kullanılması üzerine bir derleme. Journal Of Criminology Sociology And Law, 11(6), 10-52096.

  • Turan, S., Poyraz, C. A., & Ozdemir, A. (2015). Binge Eating Disorder/Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar/Current Approaches to Psychiatry, 7(4), 419-436.

Çağla Gül Çalışkan
Çağla Gül Çalışkan
Çağla Gül Çalışkan, İstanbul Rumeli Üniversitesinde 2. Sınıf İngilizce psikoloji bölümü okumaktadır. Genç Psikologlar Dayanışma Platformu ve Türk psikologlar Derneği Öğrenci Biriminde görev almıştır. Bu görevler arasında mesleki bilgilendirme komisyonu ekip liderliği, sosyal etkinlik ekip liderliği ve sosyal sorumluluk ekip üyeliği vardır. Ayrıca Psiko-hayat Eğitim Ve Danışmanlıkta gönüllü olarak staj yapmıştır. Yaratıcı Drama ve Çocuk Değerlendirme Testleri Sertifikasına sahip olan yazar, psikoloji bilimini ve kendini geliştirmeyi sevmektedir. Yazarlık alanındaki deneyimleri ise Psikoloji dersleri sayesindedir. Aldığı Akademik yazı dersinde makale yazmayı öğrenmiş . Literatür taramaları, film analizi yazıları ve deney önerileri yazmıştır, psikoloji bilimini seven yazar bu alanı ve kendini geliştirmeye devam edecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar