TSSB yaşayan bireylerin, “Kendim değilim” ya da “Bir insan değil de nesne gibiyim” gibi ifadeleri, kendilik duygusundan ciddi şekilde koptuklarını ortaya koymaktadır. Derin duyguların yaşanması, yere bağlılık hissi, sosyal bağlanma ve duygusal sezgi gibi deneyimler, travma sonrası sıklıkla körelir veya tamamen kaybolur. Travma, kişinin bedeninin güvenli bir yer olmadığı hissini yaratır. Kişi, bedeninin kendi kontrolünde olmadığını veya bedeninin tiksinti ve utançla dolu olduğunu hissedebilir — özellikle bu travmalar kronik, kişiler arası ve erken başlangıçlı ise.
Travmatojenik dissosiyatif semptomlar, kişinin bedenine dair algı ve deneyiminde ciddi bozulmalarla kendini gösterir. Bu durum genellikle duyusal-motor gelişimin kritik dönemlerinde yaşanan travmalarla ilişkilidir. Yeterli somatik duyusal bütünleşme olmadığında, bedenin nerede başladığı veya nerede bittiği bilinmez. “Bedenimin dışındaymışım gibi hissediyorum” ya da “Bedenimin etrafında sınır yokmuş gibi hissediyorum” gibi ifadeler, dissosiyatif bireylerde bedensel benliğe dair değişikliklerin yaygın olduğunu gösterir.
Erken dönemde yaşanan nörogelişimsel bozukluklar, çok parçalı, süreksiz ve bedensizleşmiş benlik deneyimlerine yol açabilir. Bu durum, ağır travmatizasyonla birlikte görülen dissosiyatif kimlik bozukluğu gibi tablolarda belirgindir. Bu tür kendilik kopuklukları yalnızca neokortekse yönelik terapötik yaklaşımlarla aşılamaz; bedensel duyusal temelli terapötik yaklaşımlarla kendilik temelinin yeniden inşa edilmesi gerekir.
Van der Kolk’un da dediği gibi, “Hepimiz travmanın ötesine geçmek isteriz ama hayatta kalmamızı sağlayan beynimizin kısmı (rasyonel beynimizin çok altındaki) inkâr konusunda pek iyi değildir.” (Kearney & Lanius, 2022).
Bağımlılık yaşayan bireylerin çoğu, gelişimsel travmalar (özellikle birincil bakım verenlerle yaşanan sorunlu ilişkiler) ya da şok travmalar (örneğin kaza, saldırı gibi) deneyimlemiştir. Ancak uzun süreli madde kullanımı, bu bireylerin geçmişlerine dair bütünlüklü bir travma öyküsü sunmalarını çoğu zaman imkansız kılar. Hafıza kayıpları ve dissosiyatif savunma mekanizmaları nedeniyle yaşadıkları birçok olayı hatırlayamazlar. Özellikle aktif bağımlılık döneminde yaygın biçimde bellek boşlukları yaşanır; kişinin nerede uyandığını hatırlamaması, bedeninde nasıl oluştuğunu bilmediği morluklar fark etmesi sık rastlanan durumlardandır.
Bir olayın hatırlanamıyor olması, onun birey üzerindeki etkisinin yok olduğu anlamına gelmez. Kişi terapide bu olayı sözel olarak ifade edemese de, deneyimin etkisi duygularında, bedeninde ve davranışlarında varlığını sürdürebilir.
Dissosiyasyon nedeniyle belleğin erişemediği bu etkilerin gücünü göstermek adına Antonio Damasio’nun “İyi Adam – Kötü Adam” adlı deneyine değinilebilir. Bu deneyde, limbik sisteminde (özellikle amigdala ve hipokampus) ciddi hasar bulunan bir adam yer alır. Zeka düzeyi normalin üzerindedir ve sosyal-duygusal içeriği olmayan görevlerde oldukça işlevseldir. Ancak yeni bilgileri öğrenemez ve etkileşim sonlandığında, karşısındaki kişiyi ya da konuşmanın içeriğini hatırlayamaz.
Deneyin dikkat çekici yönü şudur: Bir grup personel, bu adama beş gün boyunca yardımsever ve sıcak bir tutumla yaklaşmakla görevlendirilir. Diğer grup ise mesafeli ve kafa karıştırıcı bir tavır sergiler. Beş günün sonunda adam, yaşadığı etkileşimleri bilinçli olarak hatırlayamasa da, davranışsal düzeyde bir tercih geliştirmiştir. Yardımsever olanlara %80 oranında yönelmiş, diğerlerinden ise uzak durmuştur. Yani geçmiş etkileşimleri hatırlayamasa da, onların etkisi davranışlarına yansımıştır.
Bu durum, örtük belleğin gücünü ortaya koyar. Bilinçli farkındalık olmaksızın, geçmiş deneyimlerin davranışları nasıl şekillendirebildiğini gösterir. Zihinde, erken çocukluktan itibaren gelişen “zihinsel modeller” vardır ve bunlar özellikle bakım verenlerle kurulan ilişkiler doğrultusunda şekillenir. Bu modeller, potansiyel tehditleri otomatik olarak algılamaya yardımcı olur. Bir deneyim sırasında, geçmişle eşleşen travmatik bir his ya da duyum tetiklenebilir ve birey, bilinçli bir karar vermeksizin, otomatik bir tepki — örneğin kaçma ya da donma — verebilir. (Serebrenick-Hai, 2016)
Kaynakça:
Serebrenick-Hai, G. Thoughts about Addiction, Memory, Trauma and Somatic Experiencing®
Kearney, B. E., & Lanius, R. A. (2022). The brain-body disconnect: A somatic sensory basis for trauma-related disorders. Frontiers in neuroscience, 16, 1015749.