Zorbalık, çoğu zaman basit bir şaka ya da dışlayıcı bir bakışla başlar. Ancak ardından, bireyin kendilik algısını zedeleyen, psikolojik derinlikleri olan bir süreçtir. Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde başlayan bu davranış biçimi, kimi zaman görmezden gelindiği için kök salıp büyür. Bu yazıda, zorbalığın nasıl başladığını, hangi dinamiklerle beslendiğini ve toplumsal sessizliğin bu süreci nasıl kuvvetlendirdiğini kısaca ele alacağız.
Zorbalık Nedir?
Zorbalık, psikolojik, fizyolojik ya da duygusal olarak; sözlü ve/veya davranışsal taciz, manipülatif baskı olarak tanımlanabilir. Günümüzde en çok bilinen şekliyle akran zorbalığı, aynı yaş grubu içinde fiziksel, duygusal, bilişsel ya da sosyal açıdan zarar veren, öz güven problemi yaratan, kimlik karmaşasına sebep olan saldırgan bir tutumdur. Bu tutuma maruz kalan kişilerde depresyon, içe kapanıklık, sosyal ortamlardan kaçınma, yalnız kalma isteği, bozulmuş beden algısı ile yeme bozuklukları, agresif davranışlar ve kendini ispatlama çabası gibi durumlar görülebilir. Çocuğu okuldaki ve sosyal alanlardaki akran zorbalığına karşı bilinçlendirmek, empati kurmayı öğretmek, öz güvenini geliştirmek için yetenekler kazandırmak ve çocukla açık iletişim kurmak, bu konuda önleyici yollar ya da başa çıkma yöntemleri oluşturur. Zorbalık ile karşı karşıya kalmış bir çocuğu doğru anlamak, en önemli ve ilk adımdır.
Kaç Çocuk Zorba ya da Mağdur?
Akran zorbalığına maruz kalmak ne kadar yıkıcıysa, zorbalığı gerçekleştiren bir çocuk için de aynı hassasiyeti farklı açılardan ele almak gerekir. Zorbalığa maruz kalan kişiyle empati yapmayı öğretmek ve iyi bir rol model olmak, alınacak ilk önlemlerden biridir. Gerçek verilere baktığımızda, dünyada 13-15 yaş arasındaki her 3 çocuktan 1’i birden fazla zorbalığa maruz kalıyor (UNICEF, 2018). Farklı bir araştırma ise, ergen yaştaki çocuklar arasında kurban olma oranının %32’ye, zorbalık yapan çocuk olma oranının ise %36’ya kadar çıktığını gösteriyor (WHO, 2020). Durum böyle olunca, zorbalıkla mücadele etmek kadar zorba olmamak için de bazı çalışmalar ve önlemler ön plana çıkıyor.
Zorba Olmamak İçin Ne Yapılmalı?
Peki, çocuğun zorba olmaması için ne yapmak gerekir? Öncelikle, çocukla iletişimde açık ve sade bir dil kullanarak, yargılayıcı ve eleştiriden uzak bir yaklaşım benimsenmelidir. Eğer ebeveyn, çocuğu daha iyi olmaya yönlendirmek adına sürekli eleştirel, yargılayıcı, küçümseyici, başka bireylerle kıyaslayan ya da suçlayıcı bir dil kullanırsa, ilk zorbalığı ebeveyn yapmış olur ve çocuğun dışarıda zorba olması kaçınılmaz hâle gelir. Doğru iletişim kurmanın yanı sıra, çocuğa empati kurmayı ve paylaşmayı öğretmek de bir o kadar önemlidir. Empati kuran çocukların, diğer çocuklara karşı daha dikkatli olduğu kliniklerde gözlemlenmiştir. Empatiyi geliştirecek oyunlar ve takım çalışmasını gerektiren aktiviteler, bu bağlamda ilk yardımcı araçlardır.
Ebeveynler Farkında Olmadan Nasıl Zorbalık Yapar?
Zorbalık denince akla genellikle akranlar arasında geçen fiziksel ya da psikolojik, sözlü ya da şiddet içeren durumlar gelir. Ancak evin içinde, özellikle en güvenli olması gereken alanda, aile ortamında bazı davranışlar ve sözler fark edilmeden çocuk üzerinde zorbalık etkisi yaratabilir. Bu durum, genelde çocuğu daha iyi olmaya yönlendirmek için yapılan teşvik hareketleri olarak düşünülse de, çocuğun benlik saygısını zedeler ve derin izler bırakabilir. Örnek vermek gerekirse:
- Karşılaştırmalar: “Senin kardeşin ne kadar uslu, sen neden öyle değilsin?” gibi ifadeler, çocuğun kendini yetersiz hissetmesine neden olur. Bu tür söylemler, rekabet ortamı yaratmanın yanı sıra çocuğun kendi kimliğini bastırmasına ve başkası gibi olmaya çalışmasına yol açar.
- Etiketleyici İfadeler: “Sen hep böyle tembelsin zaten” ya da “Sen asla uslanmazsın” gibi genellemeler, çocuğun zihninde kalıcı hâle gelir. Bu tür ifadeler, çocuğun kendini değiştirme ve geliştirme umudunu kırarak olumsuz davranışlara sevk edebilir.
- Duyguları Yok Sayma: “Abartma, o kadar kötü değil” ya da “Bunda ağlanacak ne var?” gibi cümleler, çocuğun o anki duygularını önemsizleştirir. Bu, çocuğun zamanla duygularını bastırmasına ve hatta duygularını tanımamasına neden olur.
- Aşırı Kontrolcü Davranışlar: Çocuğun seçimlerine saygı duymamak ya da seçim yapmasına izin vermemek (örneğin, ne giyeceğine, ne yemek istediğine, ne okumak istediğine onun adına karar vermek), çocuğun bireyselliğini bastırır.
- Sevgi Gösteriminde İhmal: Çocukla göz teması kurmamak, anlattıklarını dinlememek, fiziksel ve zihinsel olarak sürekli meşgul olmak, çocuğa görmezden gelindiği hissini vererek zorbalık etkisi yaratabilir.
Sonuç: Ebeveynlik ve Zorbalıkla Mücadele
Ebeveynlik, insanın sürekli öğrenmeye açık olması ve öğretirken sabırlı olması gereken bir süreçtir. Mükemmel olmak gerekmez; önemli olan, çocukla kurulan iletişimin farkında olmak ve hataların düzeltilebileceğini bilmektir. Zorbalık, yalnızca akranlar arasında kaba sözlerle değil, sessizlik ve bilinçsiz davranışlarla da şekillenir. Unutmayalım ki, zorbalık sadece okullarda değil, evin içinde de başlayabilir. Ebeveyn farkındalığı, sevgiyle kurulan sağlıklı ve açık bir iletişimin ilk adımıdır.
Kaynakça
UNICEF. (2018). An everyday lesson: #ENDviolence in schools. https://www.unicef.org/reports/everyday-lesson-endviolence-schools
World Health Organization (WHO). (2020). Global status report on preventing violence against children 2020. https://www.who.int/publications/i/item/9789240004191