Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zihnimizin Sessiz Arşivi: Çocukluk Anılarımız Nereye Gidiyor?

Hepimiz geçmişe dönüp hatırladığımız en eski anımızın nerede başladığını düşünmüşüzdür. Kimimiz için bu, anaokulunda söylenen bir şarkıdır, kimimiz için ise mahalledeki bir salıncağın gıcırtısı… Ama öncesi? İlk adımlarımız, ilk kelimelerimiz, kucağa alındığımızda hissettiğimiz güven ya da ilk kez ağladığımız an… Hepsi sanki hiç yaşanmamış gibi zihnimizin sessiz arşivlerinde kaybolur. Bilim insanları bu olguyu bebeklik amnezisi olarak tanımlar. Yani, yaşamın ilk 2-3 yılına ait bilinçli hatıraların erişkinlikte neredeyse tamamen silinmiş olması. Ancak bu unutma, rastgele ya da eksiklikten kaynaklanmaz; aksine, beynimizin gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır.

Beynin Gelişimi ve Hafıza Süreçleri

Doğumdan itibaren beyin muazzam bir hızla gelişir, sinir hücreleri arasındaki bağlantılar saniyede binlerce kez kurulur. Fakat uzun süreli hafıza depolamaktan sorumlu hipokampus, bu ilk yıllarda henüz tam anlamıyla olgunlaşmamıştır. Bu yüzden yaşadığımız olaylar kaydedilse bile, ilerleyen yıllarda bu kayıtlara erişimimiz mümkün olmaz. Tıpkı fotoğrafı çekilmiş ama bir daha asla basılmamış kareler gibi… Kayıt vardır, ancak elimizde değildir.

Dil Gelişimi ve Anıların Kalıcılığı

Bunun yanında dil gelişimi de anıların zihnimizde kalıcı yer bulmasında önemli bir rol oynar. Konuşmaya başlamadan önce yaşadığımız deneyimlere kelimeler eşlik etmediği için, bu yaşantılar bilinçli hafızaya taşınamaz. Düşünün, bir tatil hatırlıyorsunuz ama o tatilin nerede olduğunu, kimlerle olduğunuzu hatırlamanızı sağlayan kelimeler yok. O zaman anı, zihnin sisli bölgelerine doğru çekilir.

Günlük yaşamda bunun izlerini çok fark etmesek de aslında her yerde karşımıza çıkar. Örneğin, bir gün mutfakta tarçın kokusu yayılır ve siz farkında olmadan huzur hissedersiniz. Bu huzurun kaynağı, belki de henüz konuşamadığınız bir yaşta annenizin size tarçınlı süt hazırlamasıdır. Ya da bir melodi duyduğunuzda, nereden tanıdığınızı bilmeden gözleriniz dolar. Belki de o melodi, çocukken beşiğinizin yanında mırıldanan bir ninnidir. Hatıra yoktur, ama duygusal iz kalmıştır.

Benlik Kavramı ve Hafızanın Sürekliliği

Bebeklikte henüz gelişmemiş olan “ben” kavramı, anıların sürekliliğini etkiler. Yaklaşık 18-24 ay civarında çocuk aynada kendini tanımaya başlar. Bu kendilik algısı, olayları kronolojik ve mekânsal olarak organize edebilmemizi sağlar. Dolayısıyla, bilinçli hatıralarımızın başlaması, aynı zamanda ‘kendilik’ hissinin de oluştuğu döneme denk gelir.

Bebeklik Amnezisinin Yaşamımıza Etkileri

Bu durum yalnızca bireysel bir merak konusu değil, aynı zamanda ilişkilerimizi ve kimlik algımızı da etkileyen bir olgudur. Hatırlayamasak da, ilk yıllarda yaşadığımız sevgi, güven, ihmal ya da korku gibi duygular, yetişkinlikteki bağlanma biçimlerimizin temellerini oluşturur. Bir bebek, kucağa alındığında sakinleşiyorsa, zihninin derinliklerine “güvendeyim” mesajı kazınır. Yıllar sonra bu kişi, sevgiye ve yakınlığa daha kolay alan açabilir. Tersi durumda ise, hatırlanmayan ama hissedilen bir huzursuzluk, güven ilişkilerini zorlaştırabilir.

İlginç olan, bebeklik amnezisinin bir unutma kusuru değil, bir gelişim stratejisi olmasıdır. İlk yıllarda beynin önceliği, çevreyle güvenli bağlar kurmak, temel ihtiyaçları karşılamak ve hayatta kalmaktır. Bu dönemde hafızanın detay kaydı tutmak yerine, duygu ve ilişki temellerinin atılması evrimsel açıdan avantaj sağlar. Çünkü bebek için, annesinin yüzünü hatırlamak, dün ne yediğini hatırlamaktan çok daha önemlidir.

Sessiz Arşivin Günlük Yaşama Etkisi

Günlük hayatta farkında olmadan bebeklik amnezisinin gölgesinde yaşarız. Bir arkadaş ortamında herkes çocukluk anılarını anlatırken sizin hafızanız yalnızca 4-5 yaş civarına kadar gidebilir. Ya da çocuğunuza bakarken, onun şu an yaşadığı birçok anın ileride zihninde kalmayacağını bilirsiniz. Bu bazen hüzünlü gelebilir; çünkü “hatırlamayacak” diye düşündüğünüz anılar sizin için çok değerlidir. Ama işin gerçeği, o anılar hatırlanmasa bile çocuğun kişiliğinin derinlerine, duygularına ve ilişkilerine kazınacaktır.

Bazen bu “sessiz arşiv” beklenmedik şekillerde açığa çıkar. Bir şarkı çalar, bir tat damağımıza gelir, bir ses tonu kulağımıza ulaşır ve nereden geldiğini bilmediğimiz yoğun bir duygu dalgası hissederiz. Beyin görüntüyü unutmuş olabilir, ama duyguyu saklamıştır. Bu tür örtük hafıza, yaşam boyu duygularımızı, tercih ve tepkilerimizi etkiler.

Sonuç: Hatırlayamadıklarımız da Bizi Biz Yapar

Tüm bunlar bize şunu hatırlatır: Hatırladıklarımız kadar hatırlayamadıklarımız da bizi biz yapar. İlk adımlarımız, ilk kelimelerimiz, bizi kucağında taşıyan ellerin sıcaklığı, görünmez bir şekilde kimliğimizin temel taşlarını oluşturur. Zihnimizin sessiz arşivi, sandığımızdan çok daha dolu ve derindir.

Kaynakça

  1. Bauer, P. J., & Larkina, M. (2014). The emergence of autobiographical memory: A developmental perspective. In D. P. R. H. M. G. D. R. L. D. L. Schacter (Ed.), The Wiley-Blackwell Handbook of Memory (pp. 1–24). Wiley-Blackwell. https://doi.org/10.1002/9781118323592.ch2

  2. Bauer, P. J., & Pathman, T. (2020). Memory and early brain development. In R. E. Tremblay, M. Boivin, & R. DeV. Peters (Eds.), Encyclopedia on Early Childhood Development (pp. 1–6). Centre of Excellence for Early Childhood Development. https://www.child-encyclopedia.com/brain/according-experts/memory-and-early-brain-development

  3. Locklear, M. (2025, March 20). Why don’t we remember being a baby? New study provides clues. Yale News. https://news.yale.edu/2025/03/20/why-dont-we-remember-being-baby-new-study-provides-clues

  4. Riggins, T., & Bauer, P. J. (2018). Empirical evidence supporting neural contributions to episodic memory development in early childhood: Implications for childhood amnesia. Child Development Perspectives, 12(2), 83–89. https://doi.org/10,1111/cdep.12353

Nilay Özturk
Nilay Özturk
Nilay Öztürk, Toros Üniversitesi Psikoloji bölümünü tam burslu kazandı. 2020 yılında Toros Üniversitesi Psikoloji bölümünden Onur derecesi ile mezun oldu. Ardından Mersin Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Mersinde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladığı yıllarda çeşitli eğitimlere, çocuk ve yetişkin zirvelerine, kongrelere ve seminerlere katıldı. Psikolojik danışmanlık ve akademik alanda birçok farklı kurumda ve alanda çalışmıştır. Ruh sağlığı alanında çok daha fazla insanın hayatına dokunmayı misyon edinen yazar ergen ve yetişkin alanında çalışmalara devam etmektedir. Hem online psikoterapi hem de yüz yüze psikoterapi seanslarıyla çalışmalarına devam etmektedir. Yetişkin, ergen ve çift terapisi alanında Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) yaklaşımıyla çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar