Yeryüzünde gördüğümüz her ağaç, temelinde derin hikayenin, toprağın altında yazılan bir hikayenin yüzeye çıkan resmidir. Biz baktığımızda dalları, yaprakları ve ağacın gövdesini görmekteyiz ancak, hayatın gerçek dili toprağın altında konuşur. Köklerin karanlıkta birbirine teması öyle güçlüdür ki, bir ormanın hatta bir dünyanın yaşamını belirler. Ağaçlar tek başına yaşamazlar. Bulundukları habitatta çevrelerinde yaşayan ağaçlarla iletişim halindedirler. Bunu çoğunlukla bir dayanışma, uyarı, ihtiyaç giderme ve paylaşma üzerine yaparlar. İlginçtir ki kimi zaman bir ağacın kökünden çıkan bir sinyal, metrelerce ötedeki başka bir ağacın yaşamını kurtarabilir. Bu konu bizi şu noktaya getirmektedir: İletişimin her türlüsünün bir alıcı ve bir gönderici arasında geçtiğine hakimiz. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki; kendi dillerinde ihtiyaçlarını söyleyen ağaç, diğer ağaçlar tarafından duyulup anlaşılmakta ve geri dönüt almaktadır. Ağaçların bu sıkı iletişimi sayesinde olası bir tehlike, dakikalar içinde bütün ormanın bilgisine sunulmaktadır. Dayanışmaları sayesinde ise genç bir fidan, yaşlı bir ağacın karbon desteği ile hayata tutunabilmektedir.
Bilim insanları ve bilimsel çalışmalar bu yeraltı iletişimini “Wood wide web” yani ağaçların yeraltında kurduğu karmaşı iletişim sistemi olarak adlandırmaktadır. Buradan anlaşılan o ki yaşam, görünenden görünmeyeni yorumlamamızı beklemektedir. Bu ilişki ve iletişim sistemine bakıldığında insan ilişkilerini çağrıştıran notalar mevcut. İnsan ilişkilerinde de yüzeyde görünen ilişkilerin görünmeyen bağlardan beslenmesi gibi. İnsanların da görünmeyen kökleri ve bu köklerle kurdukları bağlar vardır. Zaman içinde, yaşanmışlıklarla örülen ağlar gibi kuvvetlenen veya zayıflayan kökler. Tıpkı ağaçların sağlığının köklerine bağlı olması gibi, insan ilişkilerinin sağlığı da bu alanlarda şekillenmektedir. Bu çalışmada doğanın görünmeyen iletişiminden ilham alınarak insan ilişkilerinin yapılandırılmasına yönelik bir inceleme yapılacaktır.
Wood Wide Web: Doğanın Dili
Ağaçlar, yeryüzünde gürleşip estetik bir görüntü oluştururken yeraltında sağladıkları iletişim ile yaşamlarını devam ettirmektedir. Bu iletişimin sağlanmasında en önemli rol kökler ve mantarlar olarak görülmektedir. Burada karşımıza “mikoriza” terimi çıkacaktır. İsim köklerine bakıldığında mantar ve kök kelimelerinden oluştuğu görülmektedir, yani tam manasıyla “mantar-kök ortaklığı” görevini üstlenmektedir. Ağaçlar bu işbirliği ile birlikte birbirlerine bağlanmakta ve mesajları almaktadır. İşte bu karmaşık sistem, bilim insanları tarafından “wood wide web” olarak isimlendirilmiştir. Esprili bir anlatım taşıyan tanım, yanında gerçekliği de getirmektedir. Çünkü bu sistem tıpkı internet gibi çalışmaktadır. Nasıl ki internet aracılığıyla bilgi taşınır, burada da besin, karbon ve uyarı/ihtiyaç sinyalleri taşınmaktadır.
Konuya ilişkin yapılan araştırmalar gösteriyor ki; Tehlikeli bir durumla karşılaşan ağaç, yeraltı ağı ile komşularına sinyaller göndererek durumu bildirebilmekte. Bu ağaçların bir dayanışma içinde olduğunun örneğidir. Ancak bunun tam zıttında birbirleriyle rekabet içinde olan ağaçlar da vardır. Örneğin gelişimlerinde önemi büyük olan ışık alma konusunda ağaçlar bir rekabet içindedir. Boyu uzun ve geniş olanlar ışığı alırken daha küçük ve kısa ağaçlar gölgede kalarak baskılanırlar. Fakat burada önemle altını çizmemiz gereken nokta; bu ağaçların birbirleriyle rekabet ederken aynı zamanda besin ve kaynak paylaşımı ile ekosistemi dengede tutmaya çalışmasıdır. İşte doğanın bize ilişkiler konusunda sunduğu en güzel öğretilerden biri: “rekabet ve iş birliği aynı anda var olabilir.”
Doğanın Öğretisi: Bağ Kurmaya Dair
Doğanın ekosistemleri incelendiğinde yalnızca biyolojik süreçlerle değil, bağ kurmanın evrensel ilkeleriyle de karşılaşmaktayız. Bu konuda Ekolog Suzanne Simard’ın çalışmaları, ağaçlar arasında yukarıda bahsettiğimiz aktarım ve paylaşımların bulunduğunu ve doğada “izole bir birey” kavramının mümkün olamayacağını göstermiştir. Yani her ağaç kendi kökleri ile var olsa dahi büyük bir ağın parçası olarak yaşamaktadır. Buradan yola çıkarak şu noktaya ulaşıyoruz: “Hayatta kalmak bireysel, gelişim karşılıklı bağ kurmaktır. Bağ kurmak ise yalnızca temas etmek değil, birbirine kök salmaktır.” Peki doğada gözlemlediğimiz bağlanma sistemi, insan ilişilerine nasıl ışık tutabilir?
Doğada Bağ Kurmanın Beş Temel İlkesi
1. Karşılıklı Bağlılık
Hiçbir türün tamamen yalnız olmayışı, doğadaki dayanıklılığı artırmaktadır. İnsan ilişkilerinin de karşılıklı destek alışverişi ile güçleneceğini göstermektedir. Sağlıklı bir bağlanma, tarafların kendi köklerini korurlarken birbirlerine de yer açabilmeleri anlamına gelmektedir.
2. Kaynak Akışı
Genç fidanların karbon ihtiyacı, komşu ağaçların ihtiyaç fazlası karbonları ile karşılanmaktadır. Bu ilkeyi insan ilişkilerine yorduğumuzda, sosyal/duygusal destek, enerji, ilgi ve zaman gibi kaynakların karşılıklı paylaşımı bağları kuvvetlendirecektir.
3. Sinyal İletimi ve Uyarı
Bitkiler ve ağaçlar, tehlikeli bir durumda veya istila altındayken çevre ağaçlara sinyal göndererek uyarıda bulunurlar ve bu diğer ağaçların savunma mekanizmalarını erkenden aktifleştirmelerini sağlamaktadır. İnsanlar da ilişkilerinde hisleri ve düşüncelerini açık iletişimle ifade edebildiklerinde ilişki riskleri azalmakta, bağları daha güvenli ve kuvvetli hale gelmektedir.
4. Algı, Tanıma ve Sınır
Köklerini genişletirken çevre ağaçların kök yayılımlarını fark eden ve büyüme hızını bu bilgiyle şekillendiren ağaçlardan yola çıkarak, insan ilişkilerinde sınırların ilişkide ayrışmalara sebep olmadığını, aksine denge ve düzeni getirerek sağlıklı bir yakınlaşmayı sağladığını söylemek mümkündür.
5. Bilge Ağaçların Rolü
Ekolog Simard, “hub trees” yani yaşlı ve büyük ağaçlar anlamına gelen terimi kullanmıştır. Bu ağaçlar kaynaklar ve bilgi açısından oldukça deneyim ve zenginliğe sahiptir, dolayısıyla besin akışının merkezi rolündedir. Bu durum insan ilişkileriyle bağdaştırıldığında, bağların uzun ömürlü olmasında deneyimin, rehberlik ve duygusal olgunluğun ne derece önemli olduğunu göstermektedir.
Sonuç: Doğa Bize Ne Söylüyor?
Hayat bizden denge ister. Bağ kurmak, tüm doğada olduğu gibi insan ilişkilerinde de bir “denge” işidir. İnsanlar ilişkilerinde kendi ekosistemlerini kurmaktadır. Bağlar yani kökler güçlü örülmüş ise fırtınaya karşı durmak mümkünken zayıf bağlar rüzgar karşısında bile savrulmaktadır. Özetle doğanın sözleri kulaklarımızda şöyle yankılanmalıdır: “Yetişmek istersen kök salmayı, kök salmak istersen bağ kurmayı öğren.”
Kaynakça
-
Beiler, K. J., Durall, D. M., Simard, S. W., Maxwell, S. A., & Kretzer, A. M. (2010). Architecture of the wood‐wide web: Rhizopogon spp. genets link multiple Douglas‐fir cohorts. New Phytologist, 185(2), 543-553.
-
Erzurumlu, G. S., & Kara, E. E. (2014). Mikoriza konusunda Türkiye’de yapılan çalışmalar. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 7(2), 55-65.
-
Merckx, V. S., Gomes, S. I., Wang, D., Verbeek, C., Jacquemyn, H., Zahn, F. E., … & Bidartondo, M. I. (2024). Mycoheterotrophy in the wood-wide web. Nature Plants, 10(5), 710-718.


