Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yeni Mezun Depresyonu: Ev Genci Oranı Artıyor

Üniversite mezuniyeti, genç bireyler için sadece bir akademik başarı değil, aynı zamanda yeni bir yaşam evresine geçişin sembolüdür. Bu süreç çoğunlukla umutla, büyük beklentilerle ve yüksek motivasyonla başlar. Ancak birçok mezun için bu yolculuk, hayal kırıklıkları, işsizlik, maddi zorluklar ve psikolojik baskılarla dolu zorlu bir sürece dönüşebilir. Bu durum, yeni mezun depresyonu adı verilen giderek yaygınlaşan bir psikolojik sendromun temelini oluşturmaktadır. İşsizlik uzadıkça birey, harcama kısıtları nedeniyle sosyal ortamlardan çekilir; arkadaş toplantılarına katılmamak, hobilerinden vazgeçmek zorunda kalabilir. Evde geçirilen zorunlu süre, aile bireyleriyle sürtüşme riskini artırır. Aileden “İş buldun mu?” baskısı, suçluluk ve utanç duygularını tetikler. Sosyal destek ağları zayıfladığında depresyon ve anksiyete belirtileri ağırlaşır; gençler dijital ortamlara yönelerek yalnızlık döngüsünü derinleştirebilir.

Genç İşsizliğin Soğuk Gerçeği

2025 yılı Mart ayı verilerine göre, Türkiye’de genel işsizlik oranı %7,9 iken, genç nüfusta bu oran %15,1’e çıkmaktadır. 2024’ün son çeyreğinde 15-24 yaş grubunda genç işsizlik %16,1’e, genç kadınlarda %22,5’e kadar çıkmıştır. Bu tablo, mezun olduktan sonra iş hayatına atılmak isteyen birçok gencin karşılaştığı sistematik engelleri ve yapısal problemleri gözler önüne sermektedir. Yükseköğrenim diploması “iş güvencesi” sunmadığında, diploma-kimlik eşleşmesi bozulur. Mezun, yıllarca yatırım yaptığı akademik başarının piyasada karşılık bulmadığını gördükçe “yanlış tercihler yaptım” ya da “ben yeterince iyi değilim” yargılarına saplanabilir.

Gençlerin işsizlik süreci sadece ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik sonuçlar da doğurmaktadır. Sürekli red cevapları, uzun süreli iş arama süreçleri ve düşük ücretli ya da niteliksiz işlerle karşılaşmak; bireyin benlik saygısını zedelemekte, geleceğe dair umutlarını törpülemektedir.

Depresyon ve Anksiyete Oranlarındaki Artış

Araştırmalar, yeni mezunlar arasında depresyon ve anksiyete bozukluklarının yaygınlığını ortaya koymaktadır. Örneğin, uluslararası bir çalışmada lisansüstü öğrencilerin yaklaşık %39’unun orta ila şiddetli depresyon belirtileri gösterdiği saptanmıştır. Bu oran, genel toplum ortalamasının oldukça üzerindedir.

Türkiye’de yapılan benzer çalışmalarda da özellikle lisansüstü öğrencilerde akademik baskılar, geleceğe yönelik belirsizlik ve maddi zorluklar nedeniyle depresyon ve kaygı seviyelerinin alarm verici boyutlara ulaştığı gözlemlenmiştir. Mezuniyet sonrası yaşam, öğrenciler için sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda belirsizliklerle dolu bir sınavdır.

Ekonomik Belirsizlik ve Psikolojik Etkiler

Ekonomik özgürlüğünü kazanmaya çalışan bir genç için genç işsizlik, yalnızca maddi bir sorun değil, kimlik bunalımı yaratabilecek kadar güçlü bir stres kaynağıdır. Genç bireyler iş bulamadıklarında, sosyal çevrelerinden uzaklaşma, aileleriyle çatışma yaşama ve kendilerini değersiz hissetme gibi psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabilirler.

Pandemi sonrası dönem, bu sorunları daha da derinleştirmiştir. Özellikle 2020-2022 yılları arasında mezun olan öğrenciler, hem yüz yüze eğitimin kesintiye uğraması hem de dijital ortamlarda iş arama zorlukları nedeniyle daha yoğun bir depresif süreç yaşamışlardır.

Akademik Baskılar ve Psikolojik Yıpranma

Lisansüstü eğitim süreci, bireyden sadece akademik başarı değil, aynı zamanda yüksek dayanıklılık, özveri ve zaman yönetimi beklemektedir. Sürekli yayın baskısı, danışman ile yaşanan iletişim problemleri ve gelecekte akademik bir kariyerin belirsizliği, öğrencilerin psikolojik refahını tehdit eden başlıca unsurlardandır.

Bu bağlamda yapılan bir araştırmada, lisansüstü öğrencilerin %41’inin en az orta düzeyde anksiyete, %39’unun ise depresyon belirtileri gösterdiği belirtilmiştir. Özellikle tez sürecinde yaşanan yalnızlık ve tükenmişlik sendromu, bireyin hem akademik hem de duygusal gücünü tüketebilmektedir.

Destek Mekanizmaları ve Müdahale Stratejileri

Yeni mezunların psikolojik refahını artırmak ve karşılaştıkları zorluklara çözüm üretmek adına bazı temel müdahale alanları ön plana çıkmaktadır:

  • Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri: Üniversiteler, mezuniyet sonrası da devam edebilecek ücretsiz danışmanlık programları oluşturmalıdır. Online platformlar üzerinden grup terapileri, duygu yönetimi atölyeleri gibi hizmetler yaygınlaştırılmalıdır.
  • Kariyer Planlama ve Rehberlik: İş bulma sürecinde sadece özgeçmiş hazırlamak değil, aynı zamanda özgüven artırıcı seminerler ve kişisel yetenek farkındalığına yönelik programlar da desteklenmelidir.
  • Stres Yönetimi ve Farkındalık Eğitimleri: Mindfulness temelli stres azaltma programları, yeni mezunlara yönelik oldukça etkili olabilir. Bu tür programlar, bireylerin duygularıyla sağlıklı başa çıkmalarına yardımcı olur.

Toplumsal Sorumluluk: Sadece Bireye Yüklenmemeli

Yeni mezun depresyonu, bireyin psikolojik direncinin ötesinde, yapısal ve sistematik sorunların bir sonucudur. Bu yüzden çözüm de sadece bireye bırakılmamalı, devlet kurumları, işverenler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları koordineli bir şekilde çalışmalıdır.

Politika yapıcılar, genç işsizlik sorununu çözmek için stratejik planlar oluşturmalı, işverenler ise yeni mezunlara yönelik daha kapsayıcı staj ve istihdam programları başlatmalıdır. Medya ise bu sorunun görünürlüğünü artırmalı ve toplumsal farkındalığı güçlendirmelidir.

Merve Umay Candaş
Merve Umay Candaş
Merve Umay Candaş, NP Feneryolu Tıp Merkezi’nde lisanslı klinik psikolog ve psikoterapist olarak yetişkinlerle Bilişsel Davranışçı Terapi ve EMDR ile travma terapisi, psikiyatrik tanılama süreçlerinde psikolojik testlerin uygulanması ve raporlanması alanlarında çalışmaktadır. Aynı zamanda yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak Üsküdar Üniversitesi’nde ders vermektedir. Maltepe Üniversitesi’nde Psikoloji ve Felsefe çift anadal programı lisansını birincilikle bitirdikten sonra Işık Üniversitesi Klinik Psikoloji yetişkin alt dalında yüksek lisansını tamamlamıştır. ÇAPA Nöroloji Polikliniği’nde “Tedavi Gören Multipl Skleroz Tanılı Hastalarda Bilişsel İşlevlerin Değerlendirilmesi” başlıklı yüksek lisans tezinin ardından aynı üniversitenin Klinik Psikoloji Doktora programında doktora eğitimine devam etmektedir. Travma Bilgili Yoga ve travma ağırlıklı psikopatolojiler üzerinde çalışmalarına devam eden Candaş, psikoloji ve felsefe alanında içerikler üreterek bireylerin ruh sağlığını anlamlandırmalarına, farkındalıklarını ve dayanıklılıklarını artırmalarına destek olmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar