Perşembe, Eylül 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yaşamanın Aşağılık Yolu

Yetenekleriyle tanınmış insanları düşünün, hiçbirini hayal kırıklıklarıyla, başarısızlıklarıyla, kötü huylarıyla, yaralayıcı aile geçmişleriyle ya da standartların altında kalan yönleriyle hatırlamayız. Örneğin bizler neden Napolyon’u boyu kısa bir indense iyi bir savaşçı, Beethoven’ı sağır değil de olağanüstü yetenekli bir müzisyen olarak benimsedik? İnsanları bu denli önemli kılanın aslında hikayelerindeki kırılmış parçalar olabileceğini söylesem ne derdiniz?

Bu yazımıza konu olan Leon ve Mathilda’nın hayatındaki acı noktalar olmasaydı, “sevginin gücünden” bahsederken onları anımsamazdık belki de. Peki yaralar nasıl oluyor da bir güce dönüşebiliyor? Bunun cevabını ararken Bireysel Psikolojinin öncüsü Alfred Adler’in perspektifi bizlere eşlik edecek.

Adler’in Hayatı ve Kuramı

Öncelikle Alfred Adler’in hayatının, fikirleriyle olan uyumundan biraz bahsetmek istiyorum çünkü büyük fikirleri anlamak için arkasındaki hayat hikayesini bilmek bizlere yardımcı olacaktır. Kendisi Yahudi bir ailenin dört erkek ve bir kız çocuğunun ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Adler’e göre daha geleneksel olan abisi onun için her zaman bir rakip olmuştu. Aslında bu rekabet bir abi-kardeş geriliminden çok üstünlük ve aşağılık hislerinin doğumundan kaynaklanan bir çatışmayı ifade ediyordu.

Adler 4 yaşına dek gelişim geriliği yaşadı, abisine göre daha zayıf ve çelimsizdi. Bedensel geriliği ve zayıflığı, abisine karşı kendisini savunmak zorunda hissettiği bir kusurdu adeta. Hayatında böyle bir rekabet yaşarken 5 yaşındayken, kardeşinin ölümüne neden olan zatürreye yakalanması ve ölümle burun buruna gelmesi, ona “ölüm korkusuyla” tanıştırdı. Bu korku, onun tıbbı seçmesinde oldukça etkili oldu (Mc Adams, 2009).

Bu durum onun düşünce biçiminin şekillenmesinde önemli bir yer tuttu. Bireysel Psikolojinin temeli, bu hayat hikayesindeki ana fikre dayanıyor diyebiliriz: Aşağılanıyorsan tolere et.

Bireysel Psikolojinin Film Karakterlerine Yansıması

Bireysel Psikoloji, insanın davranışlarının altında yatan sebepleri anlamaya çalışarak onun kişiliğine yönelik çıkarımlar yapılabileceğini düşünür. Bu bağlamda insanı bir bütün olarak ele alır, sosyal ve kültürel açılardan ayrıştırmaz (Cloninger, 2000).

Hikayemizin ana karakterlerinden biri olan Mathilda her çocuk gibi sevgi, bakım, onay ve bağlılık gibi sosyal ilginin açlığıyla dünyaya gelmiş ancak bu ihtiyaçların karşılanmadığı bir ailede yaşamıştır. Adler bu durumu, insanların verdiği tepkiyi saldırganlık dürtüsü ile açıklar. Mathilda ihtiyaçlarının karşılanmadığı, psikolojik ve fiziksel şiddet gördüğü ailesine karşı öfke duyuyordu. 11 yaşında sigara kullanıyor, gelişiminden çok daha büyük bir seyirdeki sorumlulukları üstlenmek zorunda bırakılmasıyla yetişkin-çocuk kişiliği oluşturuyordu.

Hepimiz sosyal varlıklar olarak doğar, toplumla uyum sağlamaya çalışır ve tecrübeler ediniriz. Bu süreçte bize hareket veren gücü ruhsal hayat kavramıyla açıklarız. Ruhsal hayat potansiyel bir güçtür; ancak bunu hayata geçiren şey özgürlüktür. Özgürce hareket etmek, özgürce seçimler yapmak, özgürce yaşamak…

Leon ve Mathilda’nın Dinamiği

Mathilda’nın ruhsal ve fiziksel olarak doyurulmamış potansiyel gücü, Leon’un hayatıyla dengelenir. Leon’un düzenli, sakin ve güvenli yaşam tarzı, Mathilda’ya boşluklarını doldurabileceği kaynaklar sunar. Ailesini ve onlara karşı duyduğu beklentilerini kaybetmiş Mathilda, saldırganlık dürtülerini yönetmeyi öğrenirken Leon’dan aldığı sosyal ilgi ve şefkat sayesinde gelişir.

Adler’e göre yaşamın ilk 6 yılı, kişinin gelişiminde oldukça kritiktir; sosyal ilgiden mahrumiyetin yaşattığı aşağılık duygusu sonraki dönemlerdeki seyri etkiler. Mathilda, aşağılık duygusunu tolere etmek için Leon’u rol model olarak görür ve onun yanında sosyal ilgi açlığını gidermeye başlar.

Adler, bütün güdülerin üstünlük çabası altında toplandığını savunur (Burger, 2011; Nash ve Nash, 2010). Aşağılık duygusunu tolere etmede ve bireyi engellerin üstesinden gelmede yardımcı olur. Çocukluktaki ilk anılar, ilerideki yaşam tarzı, yaşamsal ve kurgusal hedefler için temel oluşturur (Adler, 1968; Mc Adams, 2009).

Yaşam Tarzı ve Kişilik Tipleri

Yaşam tarzımız, güdülerimiz, ilgilerimiz ve deneyimlerimiz birbirinden farklıdır. Acıdan geçmiş bir hayatta yaşayan Mathilda, çocuk kimliğinden ziyade zorunda bırakıldığı yetişkinlik yaşam tarzının getirdiği bir kimlik geliştirmiştir.

Adler, kişilik tiplerini saldırgan, bağımlı, kaçınan ve uyumlu olarak ayırır. Uyumsuz koşullarda yıkıcı tutumlara maruz kalan birey saldırgan enerji ile dolarken, bağımlı tip başkalarından medet umar. Kaçınan tip ise enerjisini düşük tutar ve dış dünyadan kaçınır. Filmde karakterlerin birbirlerine bu davranış örüntüleriyle yaklaştığı gözlenir.

Yaralı ve kendilerini korumada birbirlerinden başka güvenebilecekleri kimseleri olmayan karakterler, hayat enerjilerini birbirlerinden aldıkları destekle beslemektedir. Başlangıçta değişimden korkan Leon, Mathilda’yı hayatına kabul etmekte zaman alır; ancak süreç boyunca karakterlerin duygusal keşifleri ve deneyimleri dinamiktir.

Alfred Adler’in bakış açısıyla bu süreç, bireysel psikolojinin hayatın her alanındaki etkisini somutlaştırmaktadır. İnsan, ilgiye ihtiyaç duyarak doğar ve toplumsal hayattaki varoluşuyla kendini ifade etmeye çalışır.

Kaynakça

Adler, A. (1968). The practice and theory of individual psychology. New Jersey, U.S.A: Littlefield Adams.
Burger, J.M. (2011). Personality. Belmont, U.S.A: Wadsworth Cengage Learning.
Cloninger, S. (2000). Theories of personality: Understanding Persons (3rd edition). New Jersey, U.S.A: Prentice-Hall Inc.
Ellis, A., Abrams, M., & Abrams, L. D. (2009). Personality theories, critical perspective. New York, USA: Sage Publications.
Engler, B. (2014). Personality theories: introduction (9th Edition). International edition: Wadsworth Cengage Learning.
Mc Adams, D. P. (2009). The person: An introduction to science of personality psychology (4th edition). Phoenix, U.S.A: John Wiley and Sons.

Rabia Ustaoğlu
Rabia Ustaoğlu
Stajyer Psikolog Rabia Ustaoğlu, özellikle klinik psikoloji, travma tedavisi, psikopatoloji, suç psikolojisi ve nöropsikoloji alanlarında araştırmalar yaparken, bunları uzun süredir kendini ifade etme biçimi olarak gördüğü yazarlıkla birleştiriyor. Güncel olarak ergenler üzerinde proje yürütürken, alanla ilgili stajlar yapmakta ve toplumsal gönüllülük çalışmalarına önem vermektedir. Bu süreçte kreatif olma yolunda kendisini sürekli geliştirmeye odaklanmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar