Bir gün yüksek lisans derslerimizden birinde, bir hocamız şöyle bir cümle kurmuştu: “Eğer bugün bu sıralarda oturuyorsanız mutlaka içinizde keşfetmeye ya da anlamaya çalıştığınız bir yaranız vardır”. Kimisi için fazla romantik ya da iddialı gelebilecek bu söz, bu alanda çalışanlara hiç de yabancı gelmeyecek bir kavrama götürüyor bizi aslında: “yaralı şifacı”…
Terapistin Yaraları
Psikoterapi süreci yalnızca danışan için değil, terapistin de kendi içsel dünyasıyla yüzleştiği, kimi zaman zorlu ama dönüştürücü bir yolculuktur. İlk kez Carl Gustav Jung tarafından kullanılan “yaralı şifacı” arketipi de bu içsel yolculuğun önemini ve terapistin kendi ruhsal yaralarının mesleki pratiği üzerindeki etkisini vurgular. Peki ne demektir bu yaralı şifacı ve adını nereden alır?
Jung’a göre ancak kendisi de psikolojik ve fiziksel acılar çekmiş bir insan, başkalarının yarasını anlayabilir ve onlara iyi gelebilir. Terapist de insandır ve kendi geçmiş deneyimlerinden, travmalarından bağımsız bir terapötik ilişki kurması çoğu zaman imkansızdır. Terapistin kendi yaralarını tanımadan, danışanın acısıyla sahici bir empati kurmasının güç olacağını savunur Jung. Bu nedenle, iyi bir psikoterapist olmak, önce kendi iç dünyasını keşfetmek ve bu yaraların danışanla kurulan ilişkinin neresinde durduğunu fark edebilmekle mümkündür (Önen, 2023). Bu kavramın kökeni ise Antik Yunan mitolojisine dayanmaktadır.
Chiron Efsanesi
Chiron, Antik Yunan mitolojisinde bilge bir centaur, yani yarı insan yarı at olan bir varlık olarak bilinir. Fakat diğer centaurlardan farklı olarak, Chiron bilge, ölçülü, merhametli ve öğretici kişiliğiyle öne çıkar. Onu diğerlerinden ayıran şey sadece karakteri değil, aynı zamanda eğitimidir. Chiron; Apollon ve Artemis tarafından yetiştirilmiş, tıp, müzik, avcılık, savaş sanatları ve kehanet gibi birçok alanda bilgi sahibi olmuştur. Bir gün Herkül, yanlışlıkla Chiron’u zehirli bir okla yaralar. Chiron ölümsüz olduğu için bu yara onu öldürmez, fakat aynı zamanda iyileşmez de. Ne denli bilgili ve yetenekli bir şifacı olsa da kendi yarasını iyileştiremez. Acısı o kadar büyür ki, sonsuz yaşamın dayanılmaz hale gelmesiyle, ölümsüzlüğünden vazgeçmek ister. Sonunda Zeus, Chiron’un dileğini kabul eder ve ölümsüzlüğünü Prometheus’u kurtarmak karşılığında teslim eder. Ölümünün ardından ise ona duyulan saygı ve hayranlık nedeniyle gökyüzüne bir takımyıldız olarak yerleştirilir. Chiron, hem bilgeliğin hem de kalıcı yaranın simgesidir. Kendi acısını dindiremese de başkalarının yaralarını iyileştirmeye devam eder. İşte bu yüzden, terapistler de çoğu zaman kendi içsel kırılmalarını mesleki yolculukları boyunca taşır, onlarla yüzleşir ve bazen bu deneyimi danışanlarının iyileşme sürecine katkıda bulunacak bir bilgelik kaynağına dönüştürür (Dedeoğlu, 2024).
Şifacılığın Bedeli
Yaralı şifacı kavramı, literatürde sadece terapistler için değil, hekim, hemşire gibi sağlık çalışanları için de kullanılmaktadır. Bu kavramın sağlık çalışanlarının empati düzeyini artırabildiği, ancak aynı zamanda tükenmişlik ve depresyona da neden olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca bu kişilerin çoğu zaman başkalarının acılarını dindirme çabasında kendi yaralarını ihmal edebildikleri de vurgulanmaktadır (Dedeoğlu, 2024).
Yaralarımız Kadar Varız
Chiron’un hikayesi, sadece mitolojik bir anlatı değil, aslında insan olmanın kaçınılmaz çelişkisini de simgeler. Hepimiz yaşam boyu yaralar alır, bazılarını iyileştirir, bazılarını ise içimizde taşırız. Kimi zaman bu yaralar görünür, kimi zaman başkalarının hikayesinde yankılanır. Psikoterapi pratiği bu durumun en somut yaşandığı alanlardan biri olsa da aslında her insan, kendi deneyimleriyle baş etmeye çalışırken başkalarına iyi gelmeye, yol göstermeye veya en azından anlayış göstermeye çalışır.
Yaralı şifacı arketipi tam da bu yüzden güçlüdür. Çünkü yalnızca terapistlerin değil, hayatta herhangi bir kırılma yaşamış, kayıp görmüş, zorlukla yüzleşmiş herkesin iç dünyasında bir Chiron saklı olabilir. Belki iyileştiremeyiz ama anlatabiliriz, anlayabiliriz ve birbirimizin yarasına dokunabiliriz. Bazen başkalarının hikayesinde kendimizle karşılaşır, bazen kendi hikayemizi başkalarının acısında yeniden duyarız.
Mitolojiler, insan ruhunun değişmeyen meselelerini binlerce yıl önceden bugüne taşır. Chiron’un ölümsüz bedeni gibi, insanın acıya ve iyileşmeye dair arayışı da hiç bitmez. Ne denli güçlü olursak olalım, bazı yaralar iyileşmez; ama o yaralarla yaşamayı ve başkalarının acısını duyabilmeyi öğrenebiliriz. Belki gökyüzüne baktığımızda Chiron’un takımyıldızını görmek birbirimizin yaralarını görmekten daha kolaydır. Ancak her ne kadar zor olsa da tam da o zaman birbirimizle daha derin bağlar kurmaz mıyız?
Kaynakça
Davutoğlu, M. (2023). Kendini İyi Edemeyen Yaralı Şifacı.
https://www.ufukonen.com.tr/kendini-iyi-edemeyen-yarali-sifaci/
Dedeoğlu, Y. (2024). Yaralı Şifacı: Kavram Analizi. Ordu Üniversitesi Hemşirelik Çalışmaları Dergisi, 7(1), 37-42.