Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yaralı Ruhlar: Savaşın Gölgesinde İnsan Psikolojisi

Sessizlik… Savaş sonrası bir şehirdeki sessizlik, barışın değil; yıkımın, kaybın, korkunun sesidir. Çünkü bazen en derin çığlıklar, hiçbir şey söylenmediğinde duyulur. Savaş yalnızca toprağa, binaya, tarihî esere değil; en çok da insanın ruhuna çarpar. Bombaların gürültüsü, insan bedenini değil sadece; zihni de paramparça eder. Bir çocuğun gözlerindeki oyun isteği, yerini sessizce ağlayan bir travmaya bırakır. Bir annenin dizlerine çökmüş hali, sadece bir kaybı değil; insanlığın tükenmişliğini anlatır. Savaş, bir milletin değil, bireyin de sonudur.

Bugün birçok psikolojik rahatsızlık savaşın çocuklarıdır: Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı bozuklukları… Ama bu tanılar, dosya başlıklarında saklıdır. Oysa gerçekte, bir gülüşe hasret kalmış yüzlerde, geceleri kâbuslarla uyanan çocuklarda, konuşmamayı seçen yaşlılarda, “neden hayatta kaldım?” sorusuyla kavrulan gençlerde yaşamaya devam eder.

Bir savaş, sadece o an yaşanmaz. Onun artçıları nesiller boyu sürer. Bir millet yeniden inşa edilebilir ama bir çocuğun çalınan masumiyeti, bir kadının bastırdığı çığlığı, bir askerin her gece rüyasında gördüğü silah sesleri geri getirilemez. Savaşlar biter ama barış, insanın içine kolay kolay dönmez.

Toplumsal olarak da yıkar bizi savaş. Birbirimize olan güvenimiz erozyona uğrar. Toplum, “kim düşman, kim dost” arasında tereddüt yaşar. Ortaya bir kolektif travma çıkar; kuşaktan kuşağa anlatılan hikâyelerde değil, aktarılmadan, yalnızca hissedilen bir yorgunlukta saklı kalır.

Ve inanç… Belki de en çok o sarsılır. Tanrı’nın sessizliği, vicdanı olan her insanı suskunluğa iter. Bazıları inancını kaybeder, bazıları daha çok sarılır. Ama kimse eskisi gibi kalmaz.

Yine de umut vardır. İnsan ruhu, çatlayan bir toprak gibi görünse de içten içe filizlenmeye devam eder. Yeniden sevebilir, güvenebilir, sarılabilir. Ama bu zaman alır. Sabır, destek ve anlayış ister.

Çünkü savaşın açtığı yaralar sadece tıbbî değil, varoluşsaldır.

Savaşların olmadığı bir dünya hayal değil, bir zorunluluktur. Ruhsal olarak sağlıklı bireyler yetiştirmek, travmaların izlerini hafifletmek için barış, yalnızca siyasi bir durum değil; psikolojik ihtiyaçtır.

Ve unutmamalıyız:
“Savaşı kazananlar değil, savaşmamayı başaranlar kazanır.”

Ayhan Şimsek
Ayhan Şimsek
Ayhan Şimşek, sosyoloji ve felsefe alanındaki derin bilgisiyle psikolojiye farklı bir perspektiften bakan bir yazardır. İnsan davranışlarını, bilinç ve bilinçaltı dinamiklerini toplumsal ve felsefi bağlamda ele alarak analiz etmektedir. Metafizik, varlık felsefesi ve Platoncu idealizme olan ilgisi, yazılarında insan ruhunun derinliklerine dair özgün yorumlar sunmasını sağlamaktadır. Psikoloji alanındaki yazılarıyla bireyin iç dünyasını, şehir hayatında karşılaştığı ruhsal meydan okumaları ve modern insanın anlam arayışını ele alan Şimşek, okuyucularına hem teorik hem de pratik bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda peygambervari bir üslupla hikmetli ve etkileyici bir anlatım dili geliştirme çabasındadır. İstanbul’da yaşayan yazar, akademik çalışmalarını ve içerik editörlüğü faaliyetlerini sürdürmekte olup, bilimsel bilgiyi herkesin anlayabileceği sade ve derin bir üslupla sunmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar