Hipnoz Nedir?
Hipnoz, zihnin yoğun bir şekilde odaklandığı, derin bir gevşeme ve farkındalık durumudur. Çoğu zaman uykuya benzetilse de hipnoz sırasında kişi uyanıktır; yalnızca dikkati farklı bir bilinç düzeyine yönlendirilmiştir. Bu durumda zihin, anılara, duyumlara ve düşüncelere daha kolay erişebilir.
Hipnoz, kötü alışkanlıklardan kurtulma, ağrı kontrolü, stres yönetimi ve bazı psikolojik sorunların tedavisi gibi alanlarda kullanılmaktadır. Örneğin; diş cerrahisinde veya küçük cerrahi operasyonlarda ağrı yönetimi açısından etkili olduğu bilinmektedir.
Hipnozun Etimolojisi
Hipnoz ve hipnotizma terimleri, 1820’lerde Étienne Félix d’Henin de Cuvillers tarafından ortaya atılan nöro-hipnotizma (sinirsel uyku) kavramından türemiştir. Hipnoz kelimesi, eski Yunanca “hypnos” (uyku) ve “-osis” ekinden veya “uyutmak” anlamına gelen “hypnoō” fiili ile “-is” ekinden köken alır.
Bu terim, 1841 civarında İskoç cerrah James Braid tarafından İngilizceye kazandırılarak yaygınlaştırılmıştır. Braid, kendi uygulamalarını Franz Mesmer ve takipçilerinin geliştirdiği “Mesmerizm” ya da “hayvansal manyetizma” yöntemlerinden esinlenerek geliştirmiştir. Ancak hipnozun nasıl işlediğine dair teorilerinde Mesmer’den farklı bir bakış açısı benimsemiştir.
Kimler Hipnoz Olabilir?
Hipnoza yatkınlık kişiden kişiye değişir. Bazı zihinsel olarak sağlıklı kişiler hipnoz edilemezken, diğerleri bu yönteme daha açıktır. Ancak temel koşul, kişinin hipnoz olmak istemesi ve terapiste güvenmesidir. Zorla ya da isteksizce yapılan hipnoz işe yaramaz. Ayrıca kişi, istediği an süreci sonlandırma gücüne sahiptir.
Hipnozun Kullanım Alanları
Psikolojik Sorunlar
-
Anksiyete bozuklukları (kaygı, panik, stres yönetimi)
-
Depresyon ve duygudurum bozuklukları (bipolar dahil, remisyonda)
-
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
-
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), takıntılar
-
Fobiler ve sosyal kaygı (topluluk önünde konuşma, göz teması kuramama, performans kaygısı)
-
Özgüven eksikliği, duyguları ifade edememe, öfke kontrol sorunları
-
Psikoz (remisyonda ve dikkatli uygulamalarla)
Bağımlılıklar ve Kötü Alışkanlıklar
-
Sigara, alkol, madde kullanımı
-
Kumar, internet bağımlılığı
-
Yeme bozuklukları ve obezite (aşırı yeme, yeme isteğini kontrol etme)
Ağrı ve Bedensel Rahatsızlıklar
-
Kronik ağrı, migren, gerilim baş ağrısı
-
Fibromiyalji, sırt ağrıları, çene sorunları
-
Yanık ve doğum ağrısı, kanser ağrısı
-
İrritabl bağırsak sendromu (huzursuz bağırsak sendromu)
-
Astım
-
Tinnitus (kulak çınlaması)
-
Menopozdaki sıcak basmaları
-
Hazımsızlık ve sindirim sorunları
Dermatolojik Hastalıklar
-
Alopesi areata (saç dökülmesi)
-
Akne, egzama (atopik dermatit), sedef hastalığı
-
Siğiller
Uyku ve Çocukluk Sorunları
-
Uykusuzluk
-
Gece idrar kaçırma (enürezis), yatak ıslatma
-
Tikler, kekemelik
Performans ve Gelişim
-
Sporda performans artırma
-
Eğitimde başarı ve motivasyon (ders çalışma isteksizliği, dikkat, hafıza, öğrenme güçlükleri)
-
Konsantrasyon ve odaklanma sorunları
-
Sınav kaygısı, sahne heyecanı
Hipnozun Doğası ve Yanlış Anlamalar
Hipnotik deneyim, kişinin kandırılabileceğini ya da zayıf olduğunu göstermez. Hipnoz bir uyku hali değildir. Aksine, bireyin dikkatini odakladığı ve telkinlere daha açık hale geldiği özel bir bilinç durumudur. Hipnozun başarısı, hipnoterapistin becerilerinden çok kişinin kendi çaba ve farkındalık yeteneğine bağlıdır.
Hipnoz sırasında kişi davranışları üzerindeki kontrolünü kaybetmez. Telkinlere yanıt verebilir, reddedebilir hatta tersine davranabilir. Bu nedenle hipnoz bir “zihin kontrolü” yöntemi değildir. Telkinlere yalnızca hipnoz altında değil, hipnozsuz da yanıt verilebilir.
Hipnozun Güvenliği
Eğitimli bir terapist tarafından uygulandığında hipnoz tehlikeli ya da zarar verici bir yöntem değildir. Hipnotize olan kişiler numara yapmaz ve telkinlere tamamen boyun eğmez. Ayrıca hipnoz, hafızayı güçlendirmez ya da geçmişteki bir anıyı tüm ayrıntılarıyla yeniden yaşamanızı sağlamaz. Hatta kimi zaman yanlış anıların oluşmasına zemin hazırlayabilir.
Düşük yanıtlı bireyler uygun eğitimle hipnoza daha açık hale gelebilir. Çeşitli türde telkinler (fiziksel gevşeme, dikkat toplama, uyanıklığı sürdürme vb.) etkili olabilir. Pek çok kişi hipnoz deneyimini “trans” olarak değil, “telkinlere yoğunlaşmış bir dikkat durumu” olarak tanımlar.
Hipnozun Temel Özellikleri
-
Hastaya uygulanan mekanik bir süreç değildir.
-
Enerji terapisi değildir.
-
Kişi pasif bir telkin alıcı değil, sürecin aktif bir parçasıdır.
-
Dikkat, inanç, beklenti, hayal gücü ve motivasyon önemlidir.
-
Kontrol tamamen kişinin elindedir.
Hipnotik telkin, duygu ve davranışlarımızı etkileyebilecek olumlu düşüncelerin, yeterince derinleşmiş bir bilinç düzeyinde deneyimlenmesidir. Hipnotik trans ise, bireyin pozitif telkinlere daha kolay yanıt verebildiği bir durum olarak tanımlanır.
Gösteri ve Klinik Hipnoz Arasındaki Fark
Hipnoz uygun ve doğru şekilde uygulandığında tamamen güvenlidir. Bugüne kadar kimse kalıcı olarak hipnozda mahsur kalmamıştır. Ancak gösteri amaçlı yapılan hipnoz uygulamaları, klinik hipnoterapi ile neredeyse hiçbir ortak noktaya sahip değildir. Bu tür gösteriler, hastaların hipnoz hakkında yanlış inanışlar geliştirmesine ve terapiden yarar görmesini engellemesine yol açabilmektedir.