Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Tükenmişlik Sendromu Mu, Sadece Yorgunluk mu? Modern Hayatın Sessiz Tetikçisi

Sabah gözlerinizi açtığınızda hissettiğiniz ilk şey ağır bir yorgunluk mu? Kahvenizi yudumlarken güne başlamak için bir neden arıyor, zihninizin hâlâ uykuda olduğunu mu fark ediyorsunuz? Bu yalnızca geçici bir yorgunluk mu, yoksa daha derin bir sorunun sinyali mi?

Günümüzde birçok insan, sabahları yorgun uyanıyor, işe ya da okula gitmekte zorlanıyor, keyif aldığı şeylere karşı ilgisini kaybediyor. “Sürekli yorgunum ama nedenini bilmiyorum” cümlesi sıradanlaştı. Bu durum çoğu zaman sadece fiziksel bir yorgunluk değil, daha derin bir psikolojik tükenmişliğe işaret edebilir.

Modern Zamanların Belirsizliği: Ruhsal Yorgunluk ve Kimlik Bunalımı

Günümüz yaşamı bireyleri yalnızca bedensel değil, zihinsel olarak da zorluyor. Sürekli üretken olma, başarılı görünme ve “iyi hissetme zorunluluğu” bireyin kendisini ihmal etmesine neden oluyor. Kendi ihtiyaçlarını bastıran birey, zamanla tükenmişliğe doğru sürükleniyor.

Hızla değişen gündem, bilgi bombardımanı ve sürekli bağlantıda olma hali; zihinsel yorgunluğu besliyor. Sosyal medya, bireyde “yetersiz olma duygusunu” artırarak ruhsal sağlığı zedeliyor.

Tükenmişlik Sendromu: Tanım ve Belirtiler

Tükenmişlik sendromu (burnout), ilk kez 1974 yılında psikolog Herbert Freudenberger tarafından tanımlandı. Başlangıçta sadece yardım mesleklerinde (sağlık çalışanları, öğretmenler vb.) gözlemlenen bu durum, zamanla farklı meslek gruplarında da yaygınlaşmaya başladı.

Üç temel belirtisi bulunur:  

  1. Duygusal tükenme: Sürekli yorgunluk, bitkinlik ve motivasyon kaybı.  
  2. Depersonalizasyon (kişisel yabancılaşma): İşe ve insanlara karşı ilgisizlik, empati eksikliği.  
  3. Düşük kişisel başarı hissi: Kendini değersiz, başarısız hissetme; özgüven kaybı.

Bu belirtiler, yalnızca işle sınırlı kalmaz; sosyal ilişkileri, yaşam kalitesini ve fiziksel sağlığı da etkiler.

Yorgunluk mu, Tükenmişlik mi?

Yorgunluk, genellikle dinlenmeyle geçer. Ancak tükenmişlik daha derin ve kronik bir durumdur. Uyku, tatil ya da mola bu duyguyu hafifletmez; birey kendini sürekli boşlukta hisseder. En belirgin fark, yorgunluğun geçici ve fiziksel; tükenmişliğin ise uzun süreli, duygusal ve zihinsel bir mesele olmasıdır.

Tükenmişliğin Temel Nedenleri

Tükenmişliğe yol açan başlıca etkenler şunlardır:  

  • Aşırı iş yükü ve yüksek beklentiler  
  • Kontrol kaybı: Kendi kararlarını alamama, baskı altında hissetme  
  • Anlam yitimi: Yaptığı işin veya yaşamın anlamını sorgulama  
  • Değer çatışması: Kendi değerleriyle örtüşmeyen bir ortamda bulunmak  
  • Yetersiz sosyal destek: Duygusal destek görememek  
  • Duygusal emek sömürüsü: Özellikle insan ilişkileri merkezli işlerde empati kurmanın zorunluluk haline gelmesi

Duyguların Bastırılması ve Kimlik Dağılması

Güçlü olmak” adına duygularını bastıran birey, zamanla kendine yabancılaşır. Bu yabancılaşma, içsel çatışmalar yaratır ve kimlik dağılmasına neden olabilir. Zihinsel dağınıklık, karar alma güçlüğü, hafıza sorunları ve uyku bozuklukları bu sürecin yansımalarıdır.

Nöropsikolojik Perspektif: Beynin Tükenmişlikteki Rolü

Tükenmişlik, beynin bazı bölgelerinde işlevsel değişikliklere yol açabilir:  

  • Prefrontal korteks: Karar verme ve problem çözme yetilerinde azalma  
  • Amigdala ve hipokampus: Duygu yönetimi ve hafıza sorunları

Kronik stresin beyin üzerindeki etkileri, bireyin stresle başa çıkma yetisini zayıflatırken; depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunlara zemin hazırlar.

Toplumsal Dinamikler: “İyi Olmak” Zorunluluğu

Toplumda başarı ve güç temalı kalıplar, bireylerin yardım istemesini zorlaştırır. Sosyal medyada idealize edilenmükemmel hayatlar”, bireylerin gerçek duygularını bastırmasına neden olur. Bu durum, içsel tatmini azaltır ve tükenmişliği besler.

Tükenmişlikle Baş Etme Yolları

Tükenmişlikle baş etmek için şu stratejiler önerilebilir:  

  1. Sınırlarını tanı ve koru: Herkesin kapasitesi farklıdır.  
  2. Kendinle teması yeniden kur: Seni neyin motive ettiğini keşfet.  
  3. Destek al: Yakın çevrenden veya profesyonel bir uzmandan yardım istemekten çekinme.  
  4. Küçük adımlarla başla: Kısa yürüyüşler, ekran süresini azaltmak gibi basit değişiklikler büyük fark yaratabilir.

Sonuç: Yorgunluk Doğaldır, Tükenmişlik Ciddidir

Yorgunluk hepimizin yaşadığı geçici bir durumdur. Ancak bu his kronikleşmişse ve beraberinde ilgi kaybı, duygusal çöküş, değersizlik hissi gibi belirtiler taşıyorsa, bu artık bir tükenmişlik sorunudur. Bu durumu görmezden gelmek değil, ciddiye almak gerekir. Çünkü tükenmişlik, fark edildiğinde bir dönüşüm fırsatına dönüşebilir.

Kaynakça

Freudenberger, H. J. (1974). Staff Burnout. Journal of Social Issues, 30(1), 159–165.

Maslach, C., & Jackson, S. E. (1981). The measurement of experienced burnout. Journal of Occupational Behaviour, 2(2), 99–113.

McEwen, B. S. (2006). Protective and damaging effects of stress mediators: central role of the brain. Dialogues in Clinical Neuroscience, 8(4), 367–381.

Didem Alkaç
Didem Alkaç
Didem Alkaç, Cappadocia Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmuş bir psikologdur. Çocuk, ergen ve yetişkin psikolojisi alanlarında çalışmalar yapmakta, bireysel terapi hizmetleri sunmaktadır. Uzmanlık alanları arasında anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), depresyon, duygusal dalgalanmalar, travma ve stres bozuklukları, özgüven sorunları, ilişki problemleri ve kişilik bozuklukları yer almaktadır. Almanya’nın Bavyera eyaletinde yaklaşık 22 yıl yaşamış olan Didem Alkaç, psikoloji eğitimine ek olarak Almanya’da çeşitli eğitimlere katılmıştır. Oyun terapisi ve şema terapisi alanlarında eğitim almış olup, terapi sürecinde bu yöntemleri kullanmaktadır. Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde gerçekleştirdiği staj süresince birçok farklı psikolojik patolojiyle çalışma fırsatı bulmuştur. Psikolog kimliğinin yanı sıra yazarlık da yapan Alkaç, blog yazıları ve sosyal medya içerikleri ile psikolojik farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır. Psikoloji alanında hem Türkçe hem de Almanca terapi hizmeti sunarak yurtiçi ve yurtdışındaki danışanlarına destek olmaktadır. Şu anda özel bir klinikte aktif olarak psikoterapi hizmeti vermekte ve danışanlarının hayatlarında pozitif değişimler yaratmalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir. İnsan psikolojisine dair farkındalığı artırmak için çalışmalarına devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar