İlişkiler, insan yaşamının en temel ihtiyaçlarından biri olan sevgi ve bağlılığı besler. Ancak bazı durumlarda bu ihtiyaç, yoğun bir kaygı ile gölgelenebilir. Terk edilme korkusu, kişinin sevdiği insanı kaybetme ihtimalini zihninde büyütmesiyle ortaya çıkar. Bu korku öylesine güçlü olabilir ki ilişkide yakınlığı bozar, sorunlara yol açar, kişinin kendi değerini sorgulamasına neden olur. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu kaygının anlaşılmasında ve dönüştürülmesinde oldukça etkili bir yaklaşımdır.
Terk Edilme Korkusu Nedir?
Terk edilme korkusu, kişinin “sevdiklerimi kaybedeceğim”, “yalnız kalacağım” ya da “beni bırakacaklar” şeklindeki yoğun kaygılı düşünceler etrafında şekillenen bir duygu durumudur. Bu korku çoğu zaman aşırı onay arayışı, kıskançlık ve kontrol davranışları, partneri kaybetme endişesiyle bağımlı tutumlar, yalnız kalmaya karşı yoğun tahammülsüzlük şeklinde kendini gösterir.
Aslında bu korkunun kökeninde, “Ben değerli değilim bu yüzden insanlar beni her an bırakabilir.” düşüncesi vardır.
Terk Edilme Korkusu Neden Oluşur?
Çocukluk Deneyimleri
Çocuklukta bakım verenlerin (ebeveyn ya da yakın akraba) tutarsız, reddedici veya aşırı mesafeli tutumları, bireyin “Güvenilir biri yok.” algısını besler. Çocuğun zihnine şu kalıplar yerleşir:
-
“Sevgi koşulludur.”
-
“İstediğimde yanımda olmayacaklar.”
-
“Ben yeterince değerli değilim.”
Bağlanma Stilleri
Bowlby’nin bağlanma kuramına göre, bağlanma stilleri arasında kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler terk edilme korkusunu daha yoğun yaşar. Bu kişiler, ilişkilerinde partnerlerinin sevgisini kaybetme endişesiyle sürekli teyit arayışındadır.
Geçmiş İlişkisel Deneyimler
Aldatılma, terk edilme, kayıp veya duygusal ihmal gibi travmatik deneyimler, yeni ilişkilerde de benzer korkuların kolayca tetiklenmesine yol açar.
Özsaygı ve Benlik Algısı
Düşük özsaygı, kişinin kendini yetersiz hissetmesine neden olur. Bu noktada birey, partnerinin ilgisini kaybetmenin kaçınılmaz olduğunu düşünür.
Bilişsel Davranışçı Terapi Perspektifinden Terk Edilme Korkusu
Bilişsel davranışçı terapi, terk edilme korkusunu besleyen temel unsurların bilişsel çarpıtmalar ve işlevsiz inançlar olduğunu söyler.
Sık Görülen Bilişsel Çarpıtmalar
-
Felaketleştirme: “Beni aramadı, demek ki artık sevmiyor.”
-
Zihin okuma: “Kesin beni terk etmeyi düşünüyor.”
-
Aşırı genelleme: “Herkes beni terk edecek.”
-
Ya Hep Ya Hiç Düşüncesi: “Ya benimle olur ya da tamamen gider.”
Temel İnançlar
Terk edilme korkusu yaşayan bireylerin çoğunda şu inançlar gözlemlenir:
-
“Yalnız kalmaya dayanamayacağım.”
-
“Sevilmeye değer değilim.”
-
“Beni terk edecekler.”
BDT ile Terk Edilme Korkusuna Yönelik Çözüm Yolları Nelerdir?
Düşünceleri Sorgulama
İlk adım, kişinin fark etmeden inandığı düşünceleri yakalamasıdır. Örneğin: “Partnerim mesajıma geç döndü, demek ki artık beni sevmiyor.”
BDT burada şunu sorgulamanı ister:
-
Bunun kanıtı ne?
-
Alternatif bir açıklama olabilir mi?
-
Geçmişte benzer bir durumda her zaman terk mi edildin?
Alternatif Düşünce Geliştirme
Olumsuz düşünce yerine daha dengeli bir düşünce konur:
-
“Mesajıma geç dönmesi benimle ilgili olmayabilir. Belki meşguldür.”
-
“Bir insanın kendi alanına ihtiyacı olması terk edilmek ya da sevilmemek demek değildir.”
Davranışsal Deneyler
Kaygıyı tetikleyen durumlarda bu kaygı ile küçük adımlarla yüzleşmeyi denemek gerekir.
-
Partnerin sürekli yanında olmasına gerek kalmadan yalnız zaman geçirmeyi denemek.
-
Gün içinde tek başına planlı bir etkinlik yapmak (örneğin kahve içmeye çıkmak, yürüyüşe gitmek).
-
“Ya terk edilirsem” kaygısı geldiğinde, hemen tepki vermek yerine nefes egzersiziyle birkaç dakika kendini sakinleştirmeyi denemek.
Bu küçük deneyler, zihnin “yalnız kalırsam bu durumla baş edemem” inancını test eder ve zamanla daha güvenli bir bakış açısı gelişir.
Öz-Şefkat ve Farkındalık
Kişinin kendi iç sesi çoğunlukla çok eleştireldir. Bilişsel davranışçı terapi, bunu fark edip daha şefkatli bir iç diyalog geliştirmeyi teşvik eder:
-
“Kaygılı hissediyorum ama bu beni değersiz yapmaz.”
-
“Terk edilmekten korkmam çok insani bir duygu ama bu korku her zaman gerçeği yansıtmaz.”
Çekirdek İnançlarla Çalışma
Uzun vadede, terapide kişinin “Ben değersizim, sevilmeyen biriyim.” inancının yerine “Ben değerliyim ve sevilebilir biriyim.” düşüncesini içselleştirmesi hedeflenir.
Metaforik olarak söylemek gerekirse, bu çekirdek inançlar ağacın kökleri gibidir. Bir ağacı bir günde kesmek mümkün değildir fakat düzenli budama ile kökler güç kaybeder. Aynı şekilde, tekrar tekrar uygulanan yeni düşünce ve davranışlar, eski inançların etkisini zayıflatır ve yeni inançları güçlendirir.
Sonuç
Sonuç olarak terk edilme korkusu, aslında sevgi ve bağlılık ihtiyacının bir yansımasıdır fakat bu korku aşırı hale geldiğinde ilişkileri zedeleyebilir. Bilişsel davranışçı terapi, bu kaygıyı besleyen düşünceleri sorgulamayı, daha dengeli alternatifler geliştirmeyi ve kişinin kendi değerini fark etmesini sağlar. Sağlıklı bağlanma stilleri, farkındalık ve psikoterapi desteğiyle terk edilme korkusunun yönetilmesi mümkündür.