Hiç, yıllar önce yaşadığınız bir olayın hâlâ dün gibi aklınızda olduğunu fark ettiniz mi? Geceleri uyumadan önce, bir tartışmada söyleyemediklerinizi yeniden kurgulayıp “Keşke öyle değil de böyle deseydim” diye düşündüğünüz oluyor mu? Peki ya, zihninizde defalarca dönen bu düşünceler yalnızca sizi mi yoruyor, yoksa ilişkilerinizi de sessizce etkiliyor olabilir mi? Eğer bu sorular sizi biraz bile düşündürdüyse, ruminasyonun gölgesinde yaşıyor olabilirsiniz.
Ruminasyon Nedir?
Ruminasyon kelimesi kökenini, geviş getiren hayvanların sindirim sistemindeki ilk bölüm olan ‘rumen’den alır. Bu sözcüğün ilk anlamı da geviş getirmektir. Nasıl ki hayvanlar yediklerini tekrar tekrar çiğnerse, ruminasyon eğiliminde olan bireyler de olumsuz düşünceleri zihinsel olarak sürekli yeniden yaşar. Bu durum, kişinin bu düşünceleri zihninden uzaklaştıramaması ile sonuçlanır ve buna olumsuz içerikli zihinsel uğraş, yani zihinsel geviş getirme (mental rumination) denir.
Ruminasyonun Nedenleri
Genellikle stresli ve gergin durumlar, travmatik olaylar ve yaşamda karşılaşılan zorluklar ruminasyonu tetikleyebilir. Birey, bu olaylar karşısında kendini çaresiz hissettiğinde, zihinsel olarak o olaylara tekrar tekrar dönme eğilimi gösterebilir. Bu etkenler, bireyi karanlık düşüncelerin içine sürüklerken, zihni adeta bir döngüye hapseder. Özellikle çözülmemiş duygular, dile getirilememiş öfkeler ve ifade edilememiş kırgınlıklar bu döngüyü daha da besleyebilir.
Süreç içinde oluşan bu saplantılı ruh hali ise anksiyete, depresyon ve çeşitli psikopatolojik belirtileri tetikleyebilir. Ruminasyon arttıkça, bireyin odaklanma becerisi azalır, günlük işlevselliği bozulur ve sosyal ilişkileri de olumsuz etkilenmeye başlar. Zihnin içinde sürekli dönen bu düşünceler, bir süre sonra bireyin kendine ve çevresine dair algısını saptırabilir.
Ruminasyonun Bireysel Farklılıkları
Ruminasyon her bireyde aynı yoğunlukta ve biçimde ortaya çıkmaz. Bireyin kişilik özellikleri, başa çıkma becerileri, yaşadığı çevre ve geçmiş yaşantıları bu eğilimi etkileyebilir. Yapılan araştırmalar, özellikle kadınlarda ve genç bireylerde ruminasyonun daha sık ortaya çıktığını göstermektedir (Bugay, 2011). Bunun arkasında hem biyolojik hem de toplumsal etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
Örneğin, kadınların duygusal olaylara daha yoğun tepki verme eğiliminde olmaları ve sosyal olarak duygularını daha çok ifade etmeye teşvik edilmeleri, onları ruminasyona daha yatkın hale getirebilir. Genç bireylerde ise kimlik gelişimi sürecinde yaşanan karmaşalar ve duygusal regülasyon becerilerinin tam olarak gelişmemiş olması bu durumu tetikleyebilir. Bu bulgular, bireylerin neden aynı olay karşısında farklı tepkiler verebildiğini ve kimilerinin neden geçmişe daha fazla takılı kaldığını anlamamızda önemli ipuçları sunar.
Ruminasyonun İlişkiler Üzerindeki Etkisi
Ruminasyon sadece kişinin kendisini değil yakın ilişkilerini de derinden etkileyebilir. Bugay (2011), ruminatif eğilimi yüksek bireylerin sürekli kendi problemleri ve bu problemlerin yarattığı olumsuz duygu durumuna odaklandıklarından ve bazı çözüm yolları üretmelerine rağmen bunu uygulamaya koyamadıklarından bahsediyor. Dolayısıyla birey, kendi içsel dünyasında olumsuzluklar yaşarken, bunların da yaşadığı ilişkileri doğrudan etkilediğini inkâr edemeyiz. Özellikle, romantik ilişkilerde geçmişte yaşanan tartışmalar ve kırgınlıklar kişinin beyninde tekrar tekrar döndüğünde, kişi hem kendi duygusal dengesini hem de ilişkisinin sağlığını zedeleyebilir. Partnerine karşı güven sorunları duyabilir hatta “Ama bana o zaman böyle söylemişti” gibi geçmişe dayalı düşüncelerle zihnini meşgul eder, ilişkisini sağlıklı bir seviyeye çıkaramaz. Bu da adeta bir zihinsel labirente dönüşür: ruminasyon ilişkiyi yıpratır, yıpranan ilişki daha fazla ruminasyonu besler ve içinden çıkılmaz bir hale gelebilir.
Affetmenin Gücü ve Ruminasyona Karşı Koruyucu Rolü
İşte tam bu noktada affetme kavramı devreye girer. Affetme, yaşanmış olumsuzlukları yok saymak değil, onları zihinsel döngüye tekrar tekrar sokmaktan vazgeçmektir. Bugay (2020), ruminasyon ve affetme kavramlarının iç içe olduğuna ve birbirini tetiklediğine değinmiştir. Ayrıca kişinin kendini ve başkalarını affedememesinin ruminasyon eğilimi artırdığını söylüyor. Daha basit bir deyişle, bireyin ruminasyon yaptıkça affedemediğini, affedemedikçe daha çok ruminasyon yaptığını belirtiyor. Bir başka araştırma, affedici bireylerin, daha az affedici insanlardan birçok kişilik özelliği açısından farklılaştığına değiniyor. Raj ve arkadaşlarına (2016) göre affedici bireyler:
- Daha az ruminatif,
- Daha az narsistik,
- Daha empatik.
Affetmeyi başaran birey hem karşısındaki kişiye hem de kendine bir iyilik yapar; zihinsel yük hafifledikçe, duygusal ferahlama da kendiliğinden ortaya çıkar. Özellikle uzun süreli ilişkilerde affetme becerisi, ilişkinin sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşır.
Sonsuz Düşünce Döngüsünde Kaybolmak mı, Özgürleşmek mi?
Zihnimizde yankılanan her düşünce aslında bir nevi gerçekliğimizi yaratıyor. Biz o düşüncelerle ne kadar savaşır ne kadar büyütürsek, etkileri de bir o kadar yoğunlaşıyor. Ruminasyon, fark edilmediğinde ilişkilerimizi, benliğimizi ve yaşam kalitemizi sessizce kemirebilir. Ancak affetme; bu yankıların şiddetini azaltır, içsel huzura bir adım atmamızı sağlar.
Affetme, bazen geçmişi değiştiremeyeceğimizi kabul etmek ama geleceği daha sağlıklı bir zemin üzerine kurmak için bilinçli bir tercih yapmaktır. Her affetme, zihnimizde dönen düşüncelerin üzerimizdeki gücünü biraz daha azaltır. Belki de ilk adım, kendimize şu soruyu sormaktır: “Bu düşünceye hâlâ tutunmam, bana ne kazandırıyor?”
Bu soruyu cesaretle sorabilen bir zihin, zamanla sessizliğin içinde bile huzur bulmayı öğrenebilir.
Ceren Elanur Gönder, Psychology Times – Makale 1
Kaynakça
- Bugay, A. (2011). Ruminasyon düzeyinin toplumsal cinsiyet ve yaşa göre incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 4(36), 32–40. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/200193
- Bugay, A. (2020, Kasım 15). Ruminasyon ve affetme ilişkisi [Video]. YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=Xls0BdRiuMc
- Raj, R., Sachdeva, S. A., Jha, R., & Singh, T. B. (2016). Relationship between forgiveness, rumination, narcissism, and empathy. Cogent Psychology, 3(1), 1153817. https://doi.org/10.1080/23311908.2016.1153817