Pazar, Kasım 2, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Medya ve Yalnız Zihinler: Dijital Dünyada Bağlanma Sorunları

1. Sosyal Medya ve İnsan İlişkileri

Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte insanlar sanal dünyadaki iletişimi kendi sosyal düzlemlerine aktarmaya başladılar. Bu araçların iletişim potansiyeli açısından en önemli uzantılarından biri olan sosyal medya, modern insanlık çağının merkezinde yer almaktadır.

Genel olarak insanlar sosyal medyada eğlenmek, arkadaş edinmek, bilgilenmek veya toplumsal rollerini benimsemek/reddetmek üzerine vakit geçirme eğilimi sergilerler. Sosyal medya, bireylerin çevrimiçi ortamda iletişim kurmak ve sosyalleşmek için yararlandıkları modern web tabanlı platformlar olarak tanımlanabilir (Safko, 2010). Saymer’e (2008) göre bu platformlar, kullanıcıların bilgiye erişmesine aracılık ederken aynı zamanda kişiler arası etkileşimleri öne çıkararak kişisel gelişimlerine katkı sağlamaktadır. Taprial ve Kanwar’a (2012) göre ise sosyal medya, kullanıcıların farklı türde içerikler üretip bunları diğer insanlarla paylaşabildikleri dijital mecraların genel adıdır.

Yukarıdaki tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere sosyal medya, bireylerin toplumsal düzlemdeki aktivitelerini sanal alana taşıyabildikleri, bilgilenebildikleri ve eğlence amaçlı olarak kullandıkları web platformlarıdır. Yapılan araştırmalara göre 2025 yılı itibarıyla Instagram’ın dünya çapında 1,44 milyar aktif kullanıcısı bulunmaktadır (Statista, 2025). TikTok ise 2024 yılında 1,6 milyar kullanıcıya ulaşmıştır (Business of Apps, 2025). YouTube’un 2025 yılında beklenen aktif kullanıcı sayısı ise 2.85 milyardır (Global Media Insight, 2025).

Bu istatistiklere bakıldığında sosyal medyanın insanların sosyal hayat ve birçok alandaki konumlarına ne kadar hızlı etki ettiğini kanıtlar niteliktedir. Özellikle günümüz dünyasındaki bağlanma sorunlarının temel sebeplerinden birinin sosyal medya olması dikkat çekmektedir.

Sosyal medya platformları, bireylere geniş bir iletişim ağı sunmasına rağmen yüz yüze ilişkilerin yerini sanal etkileşimlerin alması, kişiler arası güvenin ve duygusal bağlılığın zayıflamasına neden olabilmektedir. Sürekli onay arayışı, sanal beğenilere bağımlılık ve ilişkilerde yüzeysellik, bireylerin sağlıklı bağlanma biçimleri geliştirmelerini zorlaştırmaktadır.

Bu durum, özellikle gençler arasında aidiyet duygusunun sanal kimlikler üzerinden şekillenmesine yol açmakta, gerçek sosyal ilişkilerin niteliğini olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla sosyal medya, bir yandan iletişim imkânlarını artırırken diğer yandan bağlanma sorunlarının derinleşmesine katkı sunmaktadır.

2. Bağlanma Stilleri: İnsan Psikolojisinin Temel Dinamikleri

John Bowlby, bireylerin erken yaşta bakım verenleriyle duygusal bir bağ kurduklarını ve bu bağın ilerleyen yaşlardaki ruh sağlıklarını ve sosyal yaşantılarını önemli ölçüde etkilediğini vurgulamıştır. Bowlby’nin ardından gelen araştırmacılar bağlanma kuramını geliştirip ilerletmiş ve genel olarak kabul edilen üç farklı bağlanma stiline değinmişlerdir: Güvenli Bağlanma, Kaygılı-Kararsız Bağlanma ve Kaçınan Bağlanma.

Güvenli Bağlanma

Bu bağlanma stiline sahip bireyler erken yaşta anneleriyle güvenli bir bağ geliştirmiştir. Çevrelerini keşfederler ve annelerinin yokluğunda daha az kaygılanırlar. Bebeklik dönemlerinde güvenli bağlanma stiline sahip bireyler bakım veren ebeveynlerini, özellikle annelerini, güvenli bir sığınak olarak görürler.

Kaygılı-Kararsız Bağlanma

Bu stile sahip bebeklerin annelerine yönelik hissiyatları değişkenlik gösterebilir. Bakım verenlerinin yokluğunda oldukça kaygılanırlar, ağlama krizlerine girebilirler ve bu durumların neticesinde yabancı birileri tarafından sakinleştirilemezler. Genelde bu stilde bağlanan bebeklerin ebeveynleri tutarsız davranışlar sergilerler.

Kaçınan Bağlanma

Bu bağlanma stilinde bebekler, bakım verenleri yakınlardayken çevreyi keşfetme çabasına girebilir ancak anneleriyle duygusal bir ilişki içerisine girmezler. Anneleri yanlarından gittiklerinde tepki vermez, aksine geçiştirici bir tepkiyle oyuncaklarıyla oynarlar. Bu stilde bağlanma yaşayan bebeklerin ebeveynleri genellikle onları ihmal eden ya da isteklerini reddeden kişilerdir (Taluy, 2021).

3. Sosyal Medya ve Bağlanma Stilleri Arasındaki Etkileşim

Son yıllarda yapılan araştırmalara göre bağlanma stilleri ve internet bağımlılığı arasında ciddi bir korelasyonel ilişki olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, bireylerin erken dönem bağlanma deneyimlerinin dijital dünyadaki davranış kalıplarını ve çevrimiçi ilişkilerini önemli ölçüde etkileyebileceğini göstermektedir.

Özellikle kaygılı ve kaçıngan bağlanma stillerine sahip bireylerin, interneti bir kaçış ya da güvenli bir iletişim alanı olarak kullanma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu durum, sosyal etkileşimden duyulan kaygıyı azaltmak ya da duygusal ihtiyaçları sanal yollarla karşılamak amacıyla internet kullanımının artmasına neden olabilmektedir.

Dolayısıyla, bağlanma örüntüleri yalnızca kişilerarası ilişkileri değil, bireyin dijital bağlanma biçimlerini de şekillendirmektedir.

4. Sonuç

Sonuç olarak, sosyal medya ve bağlanma stilleri arasındaki ilişki modern insanın psikososyal yapısını anlamada önemli bir yere sahiptir. Erken dönem bağlanma deneyimlerinin bireyin dijital dünyadaki davranışlarını şekillendirdiği, sosyal medya kullanım biçimlerinin ise bu bağlanma örüntülerini pekiştirebildiği görülmektedir.

Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler sosyal medyayı daha dengeli ve sağlıklı bir şekilde kullanırken, kaygılı ve kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin sanal ortamlarda daha bağımlı veya mesafeli davranışlar sergiledikleri dikkat çekmektedir.

Bu durum, dijital çağda psikolojik sağlığın korunabilmesi için erken dönem bağlanma deneyimlerinin ve sosyal medya alışkanlıklarının birlikte ele alınması gerektiğini göstermektedir. Dolayısıyla, bireylerin hem çevrimdışı hem de çevrimiçi ilişkilerinde daha sağlıklı bağlar kurabilmeleri adına dijital farkındalığın artırılması ve psikolojik destek süreçlerinin bu doğrultuda yapılandırılması büyük önem taşımaktadır.

Kaynakça

Erdoğdu, T., & Yumrukuz, Ö. (2021). Sosyal medyanın doğası. Uluslararası Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 4(6), 173–197.
Ergün, Z., & Mısırlı, G. (2023). Yalnızlık, sosyal medya ve sanal yaşamın bireyler üzerindeki etkisi: Sanal Hayatlar filmi örneği. The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication, 13(4), 1212–1224.
Taluy, N. (2021). Sosyal medya bağımlılığı ile bağlanma tarzları ilişkisi üzerine bir derleme. Fırat University Journal of Social Sciences, 31(2), 989–1002. https://doi.org/10.18069/firatsbed.816537

Furkan Çalışır
Furkan Çalışır
Furkan Çalışır, Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. Klinik psikoloji, cinsel terapi ve bilişsel davranışçı terapi (BDT) alanlarına ilgi duymaktadır. Lisans eğitimi boyunca İstanbul’daki çeşitli hastanelerde staj yaparak vaka analizlerine katılmış, klinik gözlem ve psikoterapi süreçlerini deneyimlemiştir. Mezuniyet projesinde Freudyen psikanaliz perspektifinden seçilmiş sinema filmlerini çözümlemiştir. Yazılarında psikolojik kuramları güncel olaylar, popüler kültür ve bireysel deneyimlerle harmanlayarak anlaşılır bir dille sunmayı hedefler. Özellikle genç yetişkinlerde sık görülen psikolojik süreçlere, bilişsel çarpıtmalar, psikopatoloji ve klinik psikoloji çerçevesinde odaklanarak insan davranışlarının altında yatan psikodinamik temellere ışık tutmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar