Çarşamba, Ekim 15, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

SORUNLU DEĞİLİM YALNIZCA İNSANIM! “BEN DELİ MİYİM, BENDE BİR SORUN YOK Kİ”

Ruh sağlığı, ruhsal sorunlar ya da psikoloji günümüzde yaygın şekilde konuşulan ve üzerinde durulan konular olsa da toplumumuzda psikolojik destek almak, psikoloğa gitmek hâlâ önyargılarla çevrili olan, kaçınılan veya saklanan bir durumdur. Çoğu zaman birine psikoloğa gitmesi tavsiye edildiğinde “Ben deli miyim, bende bir sorun yok ki” cümlesi otomatik şekilde ağzından çıkmaktadır. Oysa bu kalıplaşmış ve otomatikleşmiş düşünce, hem insanların ihtiyaç duydukları desteği almalarının önüne set çekmekte hem de ruh sağlığının yalnızca hastalıklarla eşleştirilmesine neden olmaktadır.

Oysa ruh sağlığı, yalnızca ağır ruhsal bozuklukları değil, günlük hayatta karşılaştığımız stres, kaygı, ilişkilerdeki çatışmalar, iş hayatındaki zorluklar gibi çok daha geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Hatta zorlukların yanı sıra bazen sadece insanın anlaşılma ihtiyacı üzerine destek alması gereken bir alandır.

İnsan doğası gereği inişli çıkışlı bir yaşam sürmektedir. Zaman zaman zorlanmak, kırılmak, öfkelenmek, kaygılanmak ve anlaşılmak istemek son derece insani deneyimlerdir. Bu durumlarda destek almak, önyargıların aksine bir “zayıflık” değil; yaşamın doğal akışına uyum sağlama ve yaşamda kalabilme çabasıdır.

Anlatılma ve Anlaşılma İhtiyacı: İnsan Olmanın Temeli

Anlatma ve anlaşılma ihtiyacı doğduğumuz andan itibaren hepimizin içinde var olan derin bir ihtiyaçtır. Çünkü insan, varoluşu gereği sosyal bir varlıktır. Duygularını, düşüncelerini ve yaşadığı sıkıntıları paylaşmaya ihtiyaç duymaktadır. Bizler bazen bu ihtiyacı yakınlarımızla karşılamaya çalışırız. Ancak çoğu zaman arkadaşlarımıza ya da ailemize anlattıklarımız yeterli olmamaktadır.

Bunun nedeni ise onların bize karşı tarafsız bir gözle bakamamasıdır. Yakınlarımız her ne kadar iyi niyetli olsalar ve bize yardımcı olma amacı gütseler de anlattıklarımız karşısında kendi düşünceleri doğrultusunda öğütler verebilmekte, eleştirebilmekte ya da bizi suçlayabilmektedir. Dahası bazen anlatılan şeyler anlatıldığı ortam ve kişiyle sınırlı kalmamaktadır. Bu durumlar ise güven duygumuzu zedelemekte, anlaşılamadığımızı hissetmemize ve anlatma ihtiyacımızı bastırmamıza neden olmaktadır.

Psikoloğa Gitmek: Güvenli Bir Alan

İşte bir psikoloğa gitmek, tam da bu noktada devreye girmektedir. Çünkü bir psikolog, etik değerleri gereği bireyi yargılamadan, suçlamadan, “nasihat” vermek yerine anlamaya odaklanarak dinlemekte ve anlatılanlar görüşme odasıyla sınırlı kalmaktadır. Bu sayede birey karşısındakine güven duyarak hem duygularını daha açık bir şekilde ifade edebilmekte hem de anlaşıldığını hissetmektedir.

Ayrıca psikolojik destek almak yalnızca bireyin anlatma ve anlaşılma ihtiyacıyla sınırlı değildir. Aynı zamanda hayatı daha işlevsel ve doyum alarak yaşamak için bir fırsattır. Nasıl ki bedenimizde bir ağrı olduğunda doktora gitmek doğal karşılanıyorsa, ruhsal olarak zorlandığımızda da destek almak aynı derecede doğaldır.

Üstelik bu destek, yalnızca “sorun çözmek” için değil, potansiyelimizi geliştirmek için de kıymetlidir. Daha etkili iletişim kurmayı öğrenmek, duyguları yönetebilmek, stresle baş etme yollarını geliştirmek ya da yaşamda hedefler belirlemek için de psikolojik destek almak önemlidir.

“Bende Bir Sorun Yok” Demek Neyi Gizler?

Çoğu zaman “Bende bir sorun yok ki” diyerek psikolojik destek almaktan kaçınmak, aslında farkında olmadan kişinin kendine zarar vermesine yol açmaktadır. Çünkü bastırılan duygular ya da çözümsüz bırakılan sorunlar zamanla daha büyük problemlere dönüşebilmektedir.

Örneğin, iş yerinde yaşanan bir stres durumu ifade edilmediğinde tükenmişliğe; ilişkilerde biriken öfke dile getirilmediğinde kopmalara; yaşanan kayıplar sağlıklı şekilde yas tutulmadığında depresyona ya da başka sorunlara yol açabilmektedir. Oysa erken dönemde alınacak destek, hem bu riskleri azaltmakta hem de bireyin yaşam kalitesini yükseltmektedir.

Psikolojik Destek: Yalnızca Zor Durumlar İçin Değil

Psikolojik destek almak sadece “zor durumda olanlar” için sağlanan bir hizmet değildir. Bir genç geleceğini planlarken, bir ebeveyn çocuk yetiştirirken, bir çalışan iş stresiyle baş ederken, bir çift iletişimini güçlendirmek isterken psikolojik destekten faydalanabilir.

Tıpkı spor salonuna sadece kilo vermek için değil, sağlıklı yaşamak için gitmek gibi; psikolojik destek almak yalnızca bir sorun olduğunda değil, yaşamı daha anlamlı kılmak için tercih edilebilir.

Toplum Olarak Ruh Sağlığını Normalleştirmek

Toplumsal olarak psikolojik destek almayı normalleştirmemiz, ruh sağlığının önemini kavramakla mümkündür. Nasıl ki fiziksel sağlığın korunması için düzenli kontroller öneriliyorsa, ruh sağlığı için de düzenli destek almak doğal bir süreçtir.

Bireylerin bu bakış açısını benimsemesi, toplumun da daha sağlıklı ve dayanıklı olmasını sağlar. Çünkü bireylerin güçlenmesine bağlı olarak toplum da güçlenir. Güçlü olmanın yolu ise “Ben deli miyim, bende bir sorun yok ki” yaklaşımını değiştirmektir.

Bu yaklaşım, kişinin kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmesinin yansımasıdır. Oysa destek almak, insanın kendisine değer verdiğinin, ruhunu önemseyip koruduğunun bir göstergesidir.

Hepimizin yaşamın akışında desteğe, anlaşılmaya ve dinlenilmeye ihtiyacı vardır. Psikoloğa gitmek, bu ihtiyacı karşılamanın en güvenli ve sağlıklı yollarından biridir. Dolayısıyla:
“Bir psikoloğun kapısını çalmak, sorunlu olduğumuzun değil, insan olduğumuzun kanıtıdır.”

Selver Kılıç Erdem
Selver Kılıç Erdem
Selver Kılıç Erdem, Sağlık Bakanlığında Psikolog olarak akademik ve saha deneyimini kullanarak ruh sağlığını koruyucu eğitimler düzenliyor, toplum temelli çalışmalar yürütüyor ve bağımlılıkla mücadele, intiharı önleme ile psikososyal destek alanlarında aktif rol alıyor. Yüksek lisans sürecinde, bilişsel esneklik, iş-yaşam dengesi ve tükenmişlik ilişkileri üzerine akademik araştırmalar yapıyor. Bilimsel bilgiyi anlaşılır ve etkileyici bir şekilde sunarak geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar