Çarşamba, Kasım 26, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sınırların Belli mi?

Sınır deyince sizde hangi his uyanıyor? Belki “kısıtlanma”, belki “zorunluluk”, belki “rahatsızlık”. Oysa doğru belirlenmiş sınırlar çoğu zaman kısıtlayıcı değil; tam tersine, kişinin kendi değerleriyle, ihtiyaçlarıyla uyumlu bir biçimde var olmasına olanak sağlar. Buna rağmen, “hiçbir şeye hayır diyemiyorum, evde ve işte her şey üstümde… Bunalıyorum” gibi ifadeler oldukça yaygındır. Dinlemekten yorulmak, bazen birilerinin de sizi dinlemesini istemek… Bu durum, sınırlarının net olmadığı kişilerin yaşadığı yaygın bir psikolojik baskı hâlidir.

1. Sınırlar Ne Demektir ve Neden Önemlidir?

“Kişisel sınırlar”, kişinin ‘benliği’ ile ‘ben olmayan’ arasındaki ayrımı işaret eder. Yani: “nerede ben başlar, diğerleri/ne dışındakiler nerede başlar?” sorusu ile ilgilidir. Bu bağlamda, bir çalışma; “psikolojik sınırların (“I-boundaries”) denetimi ve düzenlemesi ile psikolojik iyi oluş arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu” göstermiştir: çocuklarda sınırların aşırı denetimi, psikolojik iyi oluşu olumsuz etkileyebilir. psyjournals.ru+1 Ayrıca, sınırlar korunmazsa, kişi kendini “sürekli başkalarının alanında”, “sürekli verici” ya da “sürekli dinleyici” olarak hissedebilir. Bu da tükenmeye, sinirlilik, kendini değersiz hissetmeye yol açabilir.

Öte yandan literatürde, sınırların yalnızca kısıtlayıcı değil; aynı zamanda koruyucu bir fonksiyonu olduğu vurgulanmaktadır: “Bir sınır hem bölüp sınırlandırır, hem de korur ve güvenli hâle getirir.” (Moiseeva ve ark., 2020) europeanproceedings.com Bu demektir ki, doğru sınır koyabilmek aslında özgürlüğün, özerkliğin ön koşullarından biridir.

2. Değerlerimiz, Sınırlarımız ve Hayır Diyebilme

Sınırları belirlerken üç temel soru önemlidir:

  • Öncelikli değerlerimiz nelerdir?

  • Nasıl davranılmasını istiyoruz? (başkalarının bize karşı tutumları)

  • Nelere hayır diyoruz? Ve neden diyemiyoruz?

Değerler, sınırların arka planını oluşturur. Örneğin, “saygı görmek benim için önemli” diyen biri, başkalarının sürekli taleplerine “evet” diyerek değerini ihlal etmiş olabilir. Sınır koyabilmek, “benim için*, bu şekilde davranılmasını istemiyorum” demektir. Ancak hayır diyememek çoğu zaman şu eksenlerden beslenir:

  • (i) Korku: Başkalarının tepkisinden korkmak, reddedilme ya da yalnız kalma duygusu.

  • (ii) Alışkanlık ve varsayımlar: “İnsanlara yardım ediyorum, iyi biriyim” ya da “reddedilmek kötü şeydir” gibi otomatik önkabul.

  • (iii) Kimlik ve değer çatışması: Sınır koymak, “beni iyi biri olarak görmüyorlar mı?” kaygısını açığa çıkarabilir.

Bu bağlamda, sınırlarını belirlememiş kişide şöyle bir örüntü oluşabilir: “Evde ve işte her şey ben üzerime… dinlemekten yoruldum… bazen biri de beni dinlesin istiyorum.” Bu durum yalnızca bir roller karmaşasına işaret etmez, aynı zamanda kişinin kendi sınırlarını (“ne kadar verebilirim?”, “nerede durmalıyım?”) belirleme fırsatını kaçırdığını gösterir.

3. Sınır Koyamamanın Arkasındaki Psikolojik Mekanizmalar

Neden sınır koyamıyoruz? Klinik psikoloji açısından bakıldığında birkaç temel mekanizma öne çıkar:

  • Farkındalık eksikliği: Sınırlarımızın ne olduğunu bilmemek. “Sınırlarımız neler?” sorusuna net yanıt verememek, birçok deneyimde geçerlidir.

  • Özerklik zayıflığı: Kendi ihtiyaçlarını fark etmeme, “ben de dinlenmeliyim” gibi içsel sesine kulak vermeme durumu.

  • Bağımlı ilişki biçimleri: Sürekli başkalarının beklentilerine göre hareket etme, kendi isteklerini önceliklendirmeme.

  • Sahiplenme ve tükenmişlik: “Her şeyi ben halledeyim, yoksa işler yolunda gitmez” gibi bir varsayım, sınırları belirsizleştirir ve aşırı yüklenmeye yol açar.

Araştırmalar, net sınırları olan bireylerin daha güçlü bir öz‐kimlik (self) ve daha yüksek psikolojik iyi oluş düzeyine sahip olduklarını göstermiştir: “psikolojik olarak sağlıklı, olgun birey hem istikrarlı hem de dinamik sınırları olan bir ‘ben’e sahiptir, bu sayede başkalarıyla ilişkiler kurabilir ve özerklik gösterebilir.” (Moiseeva ve ark., 2020) europeanproceedings.com Bu ifade, yalnızca sınır koymanın değil, “esnek ama net” sınırların önemini vurgular.

4. Sınır Koyma Süreci ve Öneriler

Peki, sınırlar nasıl daha sağlıklı şekilde belirlenebilir? Aşağıda klinik uygulama açısından öneriler yer almaktadır:

  1. Değerlerinizi tanımlayın: “Benim için saygılı konuşulması, dinlenmem için zaman ayrılması” gibi cümlelerle değerlerinizi netleştirin.

  2. Davranış tercihinizi belirleyin: “Bana işten sonra mesaj atılıp derdini dökmesi yerine, yarın sabah görüşelim” gibi somut ifadeler geliştirin.

  3. Hayır demeyi pratikleştirin: Hayır demek, başkalarını reddetmek anlamına gelmez; “şu anda bu enerjim yok” diyebilme özgürlüğüdür.

  4. Alışkanlıkları ve korkuları gözlemleyin: “Kabul edilmezsem ne olur?” gibi içsel sorular sorarak, korkuların arkasındaki varsayımları keşfedin.

  5. Destek arayın: Etrafınızda “çok haklısınız” diyerek sizi destekleyen bir grup varsa, bu olumlu ama tek taraflı bir ilişki olabilir; siz de dinlenilmek isteyebilirsiniz. Dinlenmek kadar, dinleme hakkınız olduğunu kendinize hatırlatın.

5. Sonuç

Sınırlar, kısıtlayıcı yapılmazsa kişiyi özgürleştirir; çünkü “ben kimim, ne isterim, ne istemem” sorularına yanıt verir. Yazının başında hissettiğiniz “kısıtlanma” duygusu aslında net sınırların eksikliğinden kaynaklanabilir. Evinizde ve işyerinizde sürekli üzerinizde hissettiğiniz sorumluluk, sınırlarınızın bulanık olduğuna işaret edebilir. “Dinlemekten yoruldum, bazen birileri de beni dinlesin istiyorum” ifadesi tam da bu durumun metafikridir: Siz de değerli bir dinleyiciniz ama daha da önemlisi dinlenmek istemeye hakkınız olan bir insansınız.

Sınırlarınızı bilmek, değerlerinizi ortaya koymak, hayır diyebilmek ve bu yolda kendinizi tanımak… Hepsi birlikte bir süreci oluşturur. Bu süreçte kaygılarınız, alışkanlıklarınız ve varsayımlarınız size ışık tutacak, adım atmanızı kolaylaştıracaktır. Bu yazı, klinik psikoloji perspektifinden sınır temasını ele aldı; elbette bireysel olarak daha derin keşifler için bir psikologla görüşmek de yararlı olacaktır.

Referanslar

Moiseeva, N., Gantseva, E., & Lyamina, L. (2020). The phenomenon of psychological boundaries. European Proceedings of Social and Behavioural Sciences, 92, 110–120. https://doi.org/10.15405/epsbs.2020.11.73 europeanproceedings.com

Silina, O. (2016). The “I” Boundaries and the Psychological Well-Being Of Children Aged 2–10 Years Old. Clinical Psychology and Special Education, 5(3), 116–129. https://doi.org/10.17759/cpse.2016050308 psyjournals.ru

Pope, K. S., & Keith-Spiegel, P. (2008). A Practical Approach To Boundaries In Psychotherapy: Making Decisions, Bypassing Blunders, And Mending Fences. Journal of Clinical Psychology, 64(5). DeepDyve+1

Khazan, O. (n.d.). The Most Misunderstood Concept In Psychology: What Are Boundaries? (Online discussion)

Fadime Kaya İsayev
Fadime Kaya İsayev
Fadime Kaya İsayev Klinik psikologdur ve yazmaya meraklıdır. Ankara’da 27.05.1992 yılında doğmuştur. Bir çok ekol üzerinde eğitimlerini almış olup ilgisi Pozitif Psikoterapi üzerine yoğunlaşmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar