Mizojini, yalnızca kadınlara yönelik açık bir nefret değildir; kimi zaman tutku, sevgi veya ilgi kisvesiyle sunulan derin ve sistematik bir değersizleştirme biçimidir. Günümüz romantik ilişkilerinde bu yapı, duygusal erozyona neden olur. Kadının sesini kısan, içsel sınırlarını silikleştiren ve özgüvenini aşındıran gizli bir zehir gibi işler (Manne, 2018).
Mizojini artık bağırarak değil, susarak işliyor. “Çok abartıyorsun” diyen bir partner, kadının duygularını bastırıyor; fark etmeden onu değersizleştirmenin en etkili yolunu kullanıyor.
Mizojinist Erkek Kimdir?
Mizojinist erkekler, kadınlara karşı hem arzu hem de öfkeye sahiptir. Bu ikilik, çocukken anneleriyle olan ilişkilerine kadar uzanır. Glick & Fiske’ye (2001) göre, kadınlar ya küçümsenir ya da aşırı idealize edilir. Dışarıdan bakıldığında, bu erkekler özgüvenli, çekici ve karizmatik olabilirler. Bununla birlikte, ilişki ilerledikçe duygusal izolasyon, küçümseyici ifadeler ve kontrol dürtüsü daha belirgin hale gelir.
Bu tür partnerler danışanlarımda en çok “kendim gibi olamadığım bir ilişkideyim” cümlesiyle ortaya çıkar. Kadın, o kişinin yanında hep bir rol oynamak zorunda hisseder.
Mizojinist Erkeğin Cinselliği: Arzu ve Aşağılama Arasında
Mizojinist erkeklerin cinsel davranışlarında belirgin bir ikilik vardır. Kadın ya “ideal fantezi” olarak yüceltilir ve aşağılama fantezilerinin nesnesi haline gelir ya da arzulanamaz olarak görülür. Kadının zevki değil, erkeğin üstünlük duygusu cinselliğin odak noktasıdır. Cinsel birlikteliğin ardından kadınlar genellikle değersiz, yalnız ya da kullanılmış hissederler (Khan et al., 2019).
Kadın danışanlarımın sıkça kurduğu cümle şudur: “Birliktelikten sonra sanki varlığım silinmiş gibi hissettim.” Bu duygular, sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da istismar anlamına gelir.
“Kadınlardan Nefret Eden Erkekler ve Onları Seven Kadınlar”: Sessiz Suç Ortaklığı
Susan Forward ve Joan Torres tarafından yazılan Kadınlardan Nefret Eden Erkekler ve Onları Seven Kadınlar (2022), psikolojik ve duygusal açıdan mizojinist ilişkilerin dinamiklerini ortaya çıkarır. Kitaba göre bu erkeklerin iki yüzü vardır: dışarıda sevecen, zeki ve çekici; evde duygusal olarak mesafeli, eleştirel ve çoğu zaman küçümseyici.
Kitabı ilk okuduğumda şunu düşündüm: Kadın neden kendisini sürekli değersiz hissettiren birine tutunur? Çünkü geçmişten gelen sevgiyi kazanma mücadelesini bugünkü ilişkide tekrarlıyordur.
Forward ve Torres’e göre, bu kadınlar genellikle çocukluklarında eleştirilmiş, duygusal olarak ihmal edilmiş ya da sevgiye koşullu erişimle büyümüştür. Bu da onları mizojinist erkeklerin duygusal iniş çıkışlarına bağımlı hale getirir.
Sevgiyle Zincirlenen Kadın: Duygusal Manipülasyonun Anatomisi
Mizojinist ilişkilerin en sinsi yönlerinden biri, kadının ilişki içinde yalnızca baskı ya da aşağılama yaşamaması; aynı zamanda “araya serpiştirilen” sevgi gösterileriyle duygusal manipülasyon yoluyla zincirlenmesidir. Bu döngü, psikolojide sıklıkla travmatik bağlanma veya intermittent reinforcement olarak tanımlanır (Carnes, 1997).
Yani partner bir yandan kadını değersiz hissettirirken, öte yandan onu kaybetme korkusu üzerinden ani bir şekilde ilgi ve sevgi gösterebilir. Danışanlarımın bu döngüyü şöyle tanımladığını duyarım: “Beni kırıyor ama sonra öyle güzel bakıyor ki… galiba sadece ben onu anlamıyorum.”
Kadının gerçeklik algısını bulanıklaştıran bu çelişkili deneyim, onu partnerinin tepkilerine göre konumlandırmaya zorlar (Walker, 2016).
Sevginin bir bağ kurma biçimi olmaktan çıkıp, bir kontrol aracına dönüşmesi kadını yalnızca ilişkide tutmaz; aynı zamanda özgüvenini dışsal onaya bağımlı hale getirir. Glick ve Fiske’nin (2001) ambivalan cinsiyetçilik kuramına göre, kadına yönelik “koruyucu” ya da “idealleştirici” tavırlar dahi kadının o rolde kalmasını şart koşar.
Bu da, kadının her an partnerin sevgisini hak etmeye çalıştığı bir mücadele döngüsüne dönüşür. Bir kadın olarak değil, “onun gözünde iyi bir kadın” olarak var olma çabası; en temel psikolojik ihtiyaç olan aidiyetin bile çarpıtılmış bir biçimidir.
Psikoterapi sürecinde bu döngünün fark edilmesi, kadının kendine dair algısını yeniden kurmasında kritik bir eşiktir. Çünkü kimi zaman bir ilişkiden çıkmak değil, ondan çıkmayı hak ettiğini kabul etmek en zordur.
Mizojiniyle Başa Çıkmak Mümkün mü?
Mizojinist bir ilişkide kadının en büyük yanılsaması, partnerinin değişeceğine olan inancıdır. Bununla birlikte, bu tür ilişkilerde “değişim” tipik olarak gelmez; yerine kadının kendine yabancılaşması gelir.
İlk adım, ilişkinin yapısının farkına varmaktır: Bu bir sevgi ilişkisi değil, bir güç dengesizliği ilişkisidir.
Kadınlara hep şunu sorarım: Bu ilişkide “seviliyor” musun, yoksa “tolere mi ediliyorsun?” Bu sorunun yanıtı, çoğu zaman gözle görünmeyen gerçeği ortaya koyar.
Terapi, mizojiniyi sadece bir kişilik özelliği değil, yapısal bir bozulma olarak görmek için güçlü bir alandır (Zurbriggen et al., 2020). Ek olarak feminist psikolojiye dayanan destekleyici çalışmalar, kadının içselleştirdiği suçluluk duygularını çözüp kendi özdeğeriyle yeniden bağ kurmasını kolaylaştırır (Gill, 2022).
Sonuç
Modern ilişkilerde mizojini, açık saldırganlıktan ziyade, inceltilmiş duygusal manipülasyon ile karşımıza çıkar. Cinsellikten bağlanma biçimlerine kadar birçok düzeyde işleyen bu yapı, kadınların özdeğerini sistematik biçimde aşındırır.
Terapötik süreçte bu yapının ortaya çıkması, kadının hem bireysel hem toplumsal olarak kendini yeniden inşa etmesine alan açar. Mizojiniyle baş etmek, sadece o kişiden uzaklaşmak değil; aynı zamanda “artık kendimden özür dilemeyeceğim” diyebilmektir.
Kaynakça
Carnes, P. (1997). The betrayal bond: Breaking free of exploitive relationships. Health Communications, Inc.
Forward, S., & Torres, J. (1986). Men who hate women and the women who love them. Bantam.
Glick, P., & Fiske, S. T. (2001). Ambivalent sexism. Advances in Experimental Social Psychology, 33, 115–188. https://doi.org/10.1016/S0065-2601(01)80005-8
Gill, R. (2022). Perfect girls, troubled women: The rise of the neoliberal subject. European Journal of Cultural Studies, 25(1), 5–22.
Khan, A., Johnson, B., & Watson, C. (2019). Relationship choices in women with insecure attachment styles: The role of emotional unavailability and misogyny. Journal of Social and Personal Relationships, 36(3), 543–562.
Manne, K. (2018). Down Girl: The Logic of Misogyny. Oxford University Press.
Zurbriggen, E. L., Gobin, R. L., & Freyd, J. J. (2020). The cultural betrayal trauma theory. Journal of Trauma & Dissociation, 21(3), 327–342.
Walker, L. E. (2016). The battered woman syndrome (3rd ed.). Springer Publishing Company.