Kişilik: anne karnından ölüme kadar uzanan, gelişim dönemlerinin özelliklerini bir sonraki dönemde de izlerini taşıyan, çevreyle şekillenen, süreklilik sergileyen, iletişim ve ilişki kurma özelliklerinin genel örüntüsüdür. Sağlıklı kişiliğe sahip birey, erken çocukluk döneminde başlayan ve etkisi yetişkinliğe kadar uzanan yetiştirilme koşullarının öncüsü olan, temel ihtiyaçların ve duygusal ihtiyaçların ebeveynler tarafından fark edilmesi – karşılanmasıdır.
Çocukluk döneminde gelişim ihtiyaçlarının eksik bırakılması ve görmezden gelinmesi sonraki yıllarda karşımıza sorunlar olarak çıkabilmektedir. En ciddi uzun vadeli gelişimsel yetersizliklerin çoğu ihmalden kaynaklanmaktadır (Cantwell, 1997). Her gelişim döneminin bir sonraki dönemi etkilemesi sonucunda yetişkin döneminin davranışları çocukluğun izlerini görünmez bir güç olarak içinde saklar (Webb, 2018).
Çocuğun temel gereksinimleri olan beslenme, barınma, güvenlik, sağlık, eğitim ebeveynler tarafından sağlıklı şekilde karşılanmalıdır. Duygusal ihmal ile çocuğun duygusal ihtiyaçlarının fark edilmemesi, yeterince ilgi, şefkat ve sevginin gösterilmemesi ve çocuğa ihtiyacı olan duyguyu verememekle ilişkilidir. Bu durumun çocuğun – aynı zamanda geleceğin yetişkininin – benlik saygısında zedelenmelere, değersizlik – başarısızlık – yetersizlik duygularını ön plana çıkarma da, iyi oluş düzeyini ve psikolojik sağlamlığı olumsuz olarak etkilemede rol oynar.
Duygusal ihmale maruz kalan çocuklar da ebeveynler fiziksel olarak kusursuz bir yetiştirme biçimi sağlarken, duygusal anlamda ihmalin izleri görünmezdir. Çocuk, yetişkin yaşamında ya da ergenlik döneminde kendini keşfetmeye başladıkça eksikliği fark ederler. Adını koyamadıkları bu eksiklik; kimi zaman yerine koyamadıkları sevgi yoksunluğu, kimi zaman kendini yetersiz görme – özgüven sorunları, kimi zaman başarısızlık – dışlanma – olumlu özelliklerini yok sayma vb. kendini gösterir. Bazı tanımlanamayan duyguların derininde duygusal ihmal yer alır.
Duygusal ihmal sadece yeterli sevgi ve ihtiyacın karşılanmaması değildir. Başarıların yok sayılması, sevgi diline uygun sevginin verilmemesi, ihtiyaç duyulan ilginin yön değiştirmesi, aile içerisindeki bağın ve sıcaklığın kopuk olması, tutarlı olmayan duygusal bağlanma, duyguların düzenlenmesinde kayıtsız kalınması, hissedilmesi gereken duyguya alan açılmaması, kendini ifade etmede korku – reddedilme – karşılaşılan katı tutumdan ötürü kısıtlılık sağlanmasıdır.
Duygusal olarak ihmalkâr ebeveynler, genel olarak duygulara karşı göz yumma eğilimindedir; çocuklarını duygusal ihmal ettikleri konusunda hiçbir fikirleri olmayabilir (Webb, 2021). Duygusal ihmale neden olan ana baba tutumları da eylemin yapılmaması sonucu çocuğa zarar veren davranışları kapsamaktadır (Öztürk, 2007). Çocuklarının duygularına karşı farkındalığı düşük olan ebeveynler, temel gereksinimleri çocuklarının ihtiyaçlarını karşılama olarak tanımlayarak çocuklarına tüm imkânlarını sunabilirler.
Toplum içerisinde “Ben çocuğuma her istediğini aldım, hiçbir şeyini eksik bırakmadım, neden mutsuz olduğunu anlayamıyorum, onun için elimden geleni yaptım ve onun yaptığı tamamen şımarıklık.” diyen ebeveynleri sıklıkla duyarız. Peki bu serzenişler ve çocuk için gösterilen çaba gerçekten çocuklarınızın ihtiyacı olan mı?
‘Sevgiye Bulanmış İhmal’
Sevgiye bulanmış ihmal, sevgi görünümlü duygusal ihmali içerir. Çocuğa/gence karşı tüm koşullarını sunan ebeveynler, sevgiyi imkânlar yerine koyarlar. Duygusal ihmal, bakımı üstlenilmeyen veya doğru ihtiyacı verilmeyen kurumuş çiçeğe benzer. Bir çiçeğin ihtiyacı olan güneş ışığıysa ve o çiçek karanlıkta tutularak sınırsız su verildiğinde o çiçek açmaz.
Tıpkı çocuğun/gencin/yetişkinin ihtiyacı olan sevgiyse ve ona sunulan sınırsız maddesel koşullarsa (ihtiyacı olmayan herhangi bir bulgu), sınırsız mutsuzluk döngüsü kaçınılmazdır. İhtiyaçlardan önde gelen asıl konu ise; çiçeği (kişiyi) tanımaktır. Hangi koşullarda yaşadığı, bakımının nasıl olduğu, toprağının verimi vb. özellikleri bilindiğinde ancak çiçeğe ihtiyacı olan verilir.
Çocuk/genç/yetişkin yaşamı da böyledir. Bir çocuk, ihtiyacı olan sevgi dilini, sevgiyi ifade etme – alma şeklini, temel bakım ihtiyaçlarının karşılandığı sürece güvenli bağlanmayı, sağlıklı çocukluk dönemini geçirmiş olur. Gençler keşif döneminde kişiliğinin adımlarını daha iyi atan, koşullarını keşfeden, psikolojik sağlamlığı güçlendiren, kişiliğinin adımlarını daha sağlam atan bireylerdir.
Yetişkin yaşamında duygusal ihmalin izlerini taşımayan birey, sahip olduğu kişiliği ilişkilerinde sağlıklı şekilde rol oynar. Sevgiye bulanmış ihmalin izlerini taşıyan bireyler ise çözüm olarak psikoterapi ile farkındalık kazanmanın faydasını görür. Ve bugününü bilinçli farkındalıkla şekillendiren bireye dönüşmektedir.
Sonuç:
Çocukluk döneminde ebeveyn tutumlarının, duygusal ihmalin, çocuğun ihtiyaçlarının, çocukluk döneminin nasıl geçtiğinin vb. etkileri gençlik döneminde devam ederek yetişkinlik yaşamında izleri görülmektedir. Psikoterapi süreçlerinde duygusal ihmal üzerine çok yönlü çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
Çocukların kendilerini korumaları ve bilinçlenmeleri bakımından duygusal ihmali de kapsayan önleyici çalışmaların yürütülmesi, çocuklara ve gençlere bu konularda eğitimler verilmesi, çocukların kendilerini korumaları ve bilinçlenmeleri bakımından oldukça önemlidir (Karal ve Atak, 2022; Koçtürk, 2018).
KAYNAKÇA:
Cantwell, H.B. (1997). Neglect of Child Neglect. Mary E. Helfer, Ruth S. Kempe, et al. (Eds), Battered Child, Fifth Edition, (ss. 347-373). University of Chicago Press.
Webb, J. (2018). Çocuklukta ihmalin izi: Boşluk hissi. Sola Unitas.
Webb, J. (2021). Warning Signs of Emotional Neglect in a Family. Reviewed by Vanessa Lancaster. Psychology Today. https://www.psychologytoday.com/us/blog/childhood-emotional-neglect/202112/8-warningsigns-emotional-neglect-in-family
Öztürk, M. (2007). Anne, baba ve eğitimciler için çocuk psikiyatrisi. Uçurtma Yayınları.
Karal, E. & Atak, H. (2022). Çocukluk çağı ruhsal travmaları üzerine kavramsal bir çalışma. Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2(1), 82-103.
Koçtürk, N. (2018). Çocuk İhmalini ve İstismarını Önlemede Okul Çalışanlarının Sorumlulukları. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 5(1), 38-47. DOI: 10.21666/muefd.336170