Pazartesi, Kasım 17, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Seni Başta Hiç Sevmemiştim Varya…

Birini görürüz uzaktan ve daha tanışmadan biliriz ya hani. İçimizde bir şeyler değişir o an, ya da sadece isteriz. Ama neden hiç tanımadığımızın birini böylesine isteriz ki? Eskiler buna “Bi elektrik aldım..” derdi, şimdilerde ise “Hissettim kuzum zaten…” deniyor. Aynı şeyi farklı cümlelerle anlatan bu hislerin birçok açıklaması da var elbette. Hatta bir tanesi travmalarımızı tetikleyebilecek insanı gözünden tanımamız ve ona o an bağlanmamız üzerine. Bu konu daha ilgi çekici olsa da biz bu yazıda ilk görüşte aşkı başka bir açıdan ele alacağız.

Günlük Hayattan Örnekler

Girişte aşkı örnek vererek başlamış olsam da bu ilk görüşte sevgi kavramı sosyal ortamlarda da karşımıza çıkar. İstenen tüm belge ve niteliklerin sizde mevcut olduğu, iş görüşmesinin harika gittiğini düşündüğünüz ve işveren tarafından çok olumlu duygularla uğurlandığınız bir görüşmeden gönül rahatlığıyla ayrıldıktan sonra bir türlü gelmeyen o mail size de tanıdık geldi mi? Kimseyi zan altında bırakmak istemem tabi ama muhtemel sonuçlardan biri de başka bir adayın görüşmeye gelmesi ve 100 milisaniye içerisinde sizden çok daha etkili olması olabilir. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki bir insanla ilgili ilk izlenimimizin oluşması ve bir yargıya ulaşmamız için göz göze gelmek yeterli, yani 100 milisaniye (Willis & Todorov, 2006). Bu bir yandan değiştirilemez bir şey, ve umarım işi alamamanızın sebepleri arasında değildir. Ancak açıklaması olmayan ret durumları için de yeterli bir açıklama.

Bu inanılmaz hızlı süreç beynimizde gerçekleşen ve en hayatta kalınabilir durumu seçen bir mekanizma aslında. Çünkü çok eskilerde insanlar bazen iyiyi ve kötüyü ayırt edebilme konusunda pek overthinkistana uğrayacak vakit bulamazdı. Dinozorlara yem olmak ya da başka kabilelerden insanlarla karşılaşmak gibi durumlar sosyal pilimizi pek dinleyen mevzular değildi çünkü (Zebrowitz, 2017). Yani bir bakıma birinden hoşlanmak ya da hoşlanmamak çok eskilerden gelen bir motivasyonun güncel hayatımıza adaptasyonudur. Bu sebeple ilk izlenimler yalnızca duygusal değil aynı zamanda sosyal hayatı, güven algılarımızı ve iletişim tarzlarımızı da etkiler (The Decision Lab, n.d.).

Algılarımız

Psikologlar, insanların çok kısa gözlemlerle bile diğerleri hakkında oldukça güçlü çıkarımlar yaptığını öne sürer. Bu duruma “thin slice judgment” (ince dilim yargı) adı verilir (Rholetter, 2025). Yani karşımızdakinin yüz ifadesi, ses tonu, gülümsemesi ya da kaşlarını çatması veya duruşuna bakarak onun kişiliği hakkında tahminlerde bulunuruz. Zebrowitz (2017), insanların yüz hatlarından kişilik tahminlerinde bulunmaya meyilli olduklarını öne sürer. Örneğin “baby face” bireylerin daha masum, keskin hatlıların ise daha sert ve otoriter algılandığını söyler. Ancak bu algılar bilinçdışında gerçekleşebilir ve kişiden kişiye değişebilir. Algılanan birçok unsur (yüz ifadesi, göz teması, beden dili, giyim tarzı veya görünüm) bir araya gelir ve insanları yalnızca birkaç saniyede sevilebilir veya sevilemez gibi sıfatlarla kategorize etmemize sebep olur (American Psychological Association, 2012).

Ayrıca nöropsikolojik araştırmalar, hoşlandığımız birini gördüğümüzde dopamin ve oksitosin gibi kimyasalların salındığını ortaya koymuştur (Fisher, 2016). Bu maddeler bizde pozitif bir etki oluşturur ve beynimiz o kişiyle yakın olmamız gerektiği sinyallerini göndermeye başlar. Zıttı durumda ise, yani birinden hoşlanmama durumumuzda beynin amigdala bölgesi etkinleşir. Amigdala tehdit refleksiyle ilişkilidir ve bazı insanları “tehlikeli” kodu ile bağdaştırarak bilinçsizce bize sinyal yollayabilir (Huang, 2023). İşte bu yüzden bazı insanlarla “Enerjimiz tutmadı…” “Red flag…” gibi cümlelerle uzaklaşma sebebimiz beynimizde meydana gelen bu uyumsuzluktan kaynaklanır. Bu uyumsuzluk ilk izlenimlerde çok önemli bir durumdur çünkü düşüncelerimizde bilişsel tutarlılık ihtiyacı duyarız. Beynimiz kişilerle ilgili oluşturduğu yargıları ve tahminleri korumaya meyillidir. Çünkü mevcut yargıları değiştirmek yoğun bir enerji ve bilgi işleme gerektirir (The Decision Lab, n.d.). Bu yüzden “Seni başta sevmemiştim ama sonradan alıştım” vb cümlelerin kurulduğu ilişkiler çok uzun zamanlı ve paylaşımlı geçen sürelerin sonunda değişen fikirlere dayalı olarak söylenir. Ve tahmin edersiniz ki bu süreç oldukça çaba ve zaman gerektirir. Ama bu durum bize şunu da gösterir, ilk izlenimler bazen bizi yanıltabilir. Çünkü genelde otomatik, yüzeysel ve içgüdüsel olduğu için yanılma payları yüksektir. Kültür, önyargı ve anlık mod gibi faktörlerle algılarımız çarpıtılabilir.

Sonuç

Özetlemek gerekirse, birinden hoşlanıp hoşlanmamanın altında sadece duygular değil psikolojik ve nörolojik mekanizmalar da saklanır. Beynimiz tehlikeyi algılamaya çalışarak karşıdaki kişiyi analiz eder ve otomatik olarak saniyeler içinde bir yargıya varır. Bu sebeple ilk izlenim sıklıkla yargılarımıza yön verse de her zaman doğru olmayabilir. Sorgulamak, tanımak ve fark etmek devam eden süreçte önemlidir. Çünkü bazen en güzel aşklar, dostluklar ve ortamlar “Seni hiç sevmemiştim..” ile başlar.

Referanslar

American Psychological Association. (2012, November). First impressions count.
Fisher, H. E. (2016). The brain in love: The neurochemistry of attraction. Psychology Today.
Huang, J. (2023). The impact factors for first impression. SHS Web of Conferences, 180(5).
Psychology Today. (n.d.). First impressions.
Rholetter, W. (2025). First impression psychology. EBSCO Research Starters.
The Decision Lab. (n.d.). The first impression bias.
Willis, J., & Todorov, A. (2006). First impressions: Making up your mind after a 100-ms exposure to a face. Psychological Science.
Zebrowitz, L. A. (2017). First impressions from faces. Current Directions in Psychological Science.

Burcu Uğur
Burcu Uğur
Burcu Uğur, lisans eğitimini onur öğrencisi olarak tamamlamıştır. Klinik alanda çeşitli staj deneyimleri bulunmaktadır. Sinema ve psikolojiyi harmanlamayı ve bu alanda çalışmalar yapmayı oldukça sevdiği gibi, aynı zamanda çeşitli film festivallerinde yıllardır aktif olarak çalışmaktadır. Farklı internet sitelerinde yazıları bulunmakta; psikolojiyi, insanın özümsemek isteyeceği bir noktadan anlatmayı tercih etmektedir. Psychology Times Türkiye’de yazdığı yazılarında travma ve yas, çocuk ve ergen psikolojisi, erken yetişkinlik stresi ve sinemanın psikolojiyle kesişen kısımlarına yer vermektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar