Hepimiz günlük hayatımızda zorluklarla karşılaşırız; kimimiz bu zorluklar karşısında arkadaşına gider derdini anlatır, kimimiz kendisini farklı uğraşlara adayarak bu hissiyattan kaçmaya çalışır, kısaca hepimiz bazı durumlarda kaçış yolları arama eğilimi gösteririz. Peki bizim bu kaçış arama eğilimimiz tam olarak nereden kaynaklanır, biz neyden kaçar, kaçmaya çalışırız ve bunu hangi yöntemlerle yapmayı deneriz?
Her bireyin bu konu hakkında en az bir kere düşünüp fikir ürettiği gibi Freud da bizlerle aynı yolu izlemiş, bu konu üzerine savunma mekanizmaları adını verdiğimiz bir teori ortaya atmıştır (Freud, 1923). Freud’a göre savunma mekanizmalarının ortaya çıkışı id, ego, süperego adını verdiği kişilik yapıtaşları ile bağlantılıdır.
Kişiliğin Üç Temel Yapı Taşı: İd, Ego, Süperego
Freud’a göre kişiliği id, ego, süperego adını verdiğimiz üç yapı oluşturur (Freud, 1923).
İd, bilinçdışı arzulardan oluşur ve cinsel enerjinin merkezidir. Kendisi id’i bir havuz gibi değerlendirir, ahlak dışı ve bastırılması gereken arzuların id’de depolandığını savunur. Bu bağlamda id’in gerçeklikle bir bağlantısı yoktur. İd sadece arzuya yönelik çalışır, karşılamak istediği tek ihtiyaç arzunun giderilmesi ile ortaya çıkan memnuniyettir. Freud id’in bu arzu karşılama mekanizmasını “zevk ilkesi” olarak adlandırır (Freud, 1923).
İnsanlar büyüdükçe ve dış dünya ile bağlantılarını geliştirip sürdürdükçe her anlık isteklerini elde edemeyeceklerini, bu isteklere göre davranamayacaklarını öğrenmeye başlarlar. Bu farkındalıkla beraber ego dediğimiz, Freud tarafından tanımlanmış olan, ikinci yapı taşı oluşmaya başlar. Ego, gerçekliğin getirdiği durumlarla yüzleşen yapıdır. İd’in bilinçdışı olmasının aksine, kısmen bilinçli yapıdadır. Ego’nun çalışma prensibine verilen isim ise “realite prensibi”dir. Yüksek mertebeli mental etkinlikler burada gerçekleşir; problem çözme, karar verme ve muhakeme gibi (Freud, 1923).
İd ve ego herhangi bir yargılamaya sahip değildir, yani bir şeyin doğru olup olmadığına karar vermezler. Doğru ve yanlışlık konusunda söz sahibi olan yapı süperego’dur. Süperego, içimizdeki gerçekçi ve sert yargıçtır, bizim davranışlarımızı denetleyen unsurdur. Bizim çoğu zaman bilinç olarak bahsettiğimiz yapıda kendisini gösterir ve davranışlarımızın ahlaksal değerlendirmelerini yapar (Freud, 1923).
Ego, İd’in karmaşık ve dürtüsel istekleri ile süperego arasında bir arabuluculuk görevi görür. Aynı zamanda gerçek dünyanın bizlere yansıyan istekleri ile de ego uğraşmaktadır. Realite, id ve süperego arasındaki bu arabuluculuk, ego’nun üzerinde bir anksiyete yükler ve ego bu anksiyete ile başa çıkabilmek için belirli stratejiler geliştirir; bu stratejilere savunma mekanizmaları adı verilir (Freud, 1923).
Savunma Mekanizmaları ve Bunların Kişisel Hayata Yansıması
Savunma mekanizmaları, Ego’nun kendi üzerindeki anksiyeteyi azaltmak için kullandığı mekanizmalara verilen addır. Ego bu işlevi bilinçdışı olarak realiteyi bükerek yerine getirir (King, 2017). Realiteyi olduğundan farklı bir duruma sokar. Savunma mekanizmaları kişinin farkındalığı dışında gerçekleşir; kişi fark etmeden bu yöntemlere başvurmaktadır.
Aşağıda savunma mekanizmaları ve örnekleri açıklamalarla verilmektedir:
Bastırma
En güçlü ve yaygın olan savunma mekanizmasıdır. Ego, kabul edilemez olan dürtüleri farkındalık sınırının dışına, bilinçaltına atar.
Örnek: Amcası tarafından cinsel tacize maruz kalan çocuğun, yetişkinlik hayatında bu travmatik deneyimle alakalı herhangi bir bilgi hatırlamaması.
Rasyonelleştirme
Ego, kabul edilemez olarak gördüğü motivasyonu daha kabul edilebilir olanı ile değiştirir.
Örnek: Bir öğrencinin istediği okula gidememesi sonucu zaten çok az insanın kabul aldığını, girmenin çok zor olduğunu söyleyerek kendisini rahatlatması.
Yer Değiştirme
Ego kabul edilemez olarak gördüğü bir hissiyatı daha kabul edilebilir bir nesneye aktarır.
Örnek: Patronundan sinirini çıkartamayan bir bireyin eve geldiğinde bu sinirini eşinden çıkartması.
Yüceltme
Ego kabul edilemez olarak gördüğü dürtüyü sosyal olarak kabul edilebilir olan dürtüyle değiştirir.
Örnek: Yüksek cinsel arzulara sahip bir kimsenin nude resimler yapan bir sanatçı olması.
Yansıtma
Ego, kişinin kendisiyle yaşadığı problemleri, hatalarını ve kişisel eksikliklerini başkalarında varmış gibi gösterir.
Örnek: Aldatma eğilimi olan bir bireyin partnerini aldatmakla suçlaması.
Karşıt Tepki Geliştirme
Ego kabul edilemez motivasyonunu tam tersi bir aksiyona çevirir.
Örnek: Cinsel arzuları yüksek bir kadının kendisini dine adayarak rahibe olması.
İnkar
Ego anksiyete yaratan realiteyi reddeder.
Örnek: Kanser hastası bir bireyin kanser olduğunu birçok doktorun onayını almasına rağmen reddetmesi.
Gerileme
Ego stresle karşılaşması dahilinde, daha önceki bir gelişim evresindeki güven hissiyatını arar.
Örnek: Bir kadının kocasıyla her tartışmasından sonra evi terk ederek annesine gitmesi.
Sonuç
Savunma mekanizmaları geçmişte bir grup insana ya da topluluğa karşı sergilenen negatif tutumun anlaşılması konusunda yardımcı olmuştur. Kişiler kendi hayatlarında savunma mekanizmalarını anlayarak bazı davranış örüntülerini daha iyi anlamlandırabilir, iç görülerini arttırarak duygularını ve davranışlarını kendilerine karşı daha az suçlayıcı bir gözle yorumlayıp değiştirmek istedikleri davranış kalıplarını değiştirme yoluna gidebilirler.
Kaynakça
- Freud, S. (1923). The ego and the id. W. W. Norton & Company.
- King, L. A. (2017). The science of psychology: An appreciative view (4th ed.). McGraw-Hill Education.