Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Savunma Değil Sorumluluk: Ebeveynlikte En Zor Dönemeç

Hiç düşündünüz mü, okula çağrılan ebeveynler neden savunma mekanizmalarını toplayıp gelir?
Daha ortada tam anlamıyla bir şikâyet bile yokken, birçok ebeveyn içgüdüsel olarak savunmaya geçer. Oysa okul, veliyi çağırırken suçlamak ya da eleştirmek amacıyla değil; çocuğun gelişim yolculuğunda ona eşlik etmesi, destek olması için iletişim kurar.

Gelişim bir yolculuktur ve ebeveynin bu yolculukta iyi bir eşlikçi olması beklenir.
Peki, eşlikçilik ne demektir?
Ebeveynin çocuğunu kendi uzantısı gibi görmekten vazgeçmesi, onun ayrı bir birey olduğunu kabul etmesi demektir. Çocuğun farklı bir mizaca sahip olabileceğini, olaylara ebeveyninden farklı tepkiler verebileceğini bilmek ve buna saygı duymak demektir. Çocuk her durumda bir öğrenme sürecindedir; ebeveynin görevi ise ona nezaketle, sabırla ve kararlılıkla doğru yolu göstermek, problemlerin çözümüne rehberlik etmektir.

Çocuğun bir arkadaşına vurması, ebeveynin kötü bir anne-baba olduğunu göstermez. Ancak tam tersine, bu davranışın sorumluluğunu almak yerine çocuğu hatasıyla yüzleşmekten korumak da iyi ebeveynlik değildir. Asıl iyi ebeveynlik, hataları öğrenme fırsatına dönüştürebilmektir.

Psikolojik danışma servislerinde sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan biri, çocukların akranlarıyla yaşadığı çatışmalar ve zaman zaman şiddete başvurmalarıdır. Her defasında öğrencilere empati kurmayı, öfkeyle baş etmeyi ve çatışma çözme becerilerini öğretmek için çalışırız. Ancak bu sürecin önündeki en büyük engellerden biri, bazen iyi niyetle ama çoğu zaman farkında olmadan ebeveynler tarafından oluşturulur.

Geçtiğimiz günlerde 9 yaşındaki Aslan ile yaşadığımız örnek tam da bu durumu yansıtıyordu. Aslan, ufak tefek yapısına rağmen zaman zaman problemlerini şiddetle çözmeye çalışan bir çocuktu. Okul dışındaki zamanını çoğunlukla sokakta geçiriyor, yaşıtlarıyla oyunlar oynuyordu. Beden eğitimi dersinde futbol oynarken takım arkadaşının “Düzgün oynasana” eleştirisine tahammül edemedi ve çok şiddetli bir kavgaya tutuşarak arkadaşına ciddi şekilde zarar verdi.

Olaydan sonra mağdur öğrencinin annesi, endişeyle Aslan’ın ailesine ulaştı. Telefonda Aslan’ın babasının ilk tepkisi şu oldu:
“Ben ona eve gelince gösteririm.”
Kısa süre sonra mağdurun annesini arayarak bu kez savunmaya geçti:
“Ama sizinki önce vurmuş.”

İşte tam da bu noktada mesele yalnızca çocukların şiddet davranışları olmaktan çıkıyor; ebeveynlerin tutumu devreye giriyor. Çocuklarının hatalı davranışlarına kılıf bulma, suçu karşı tarafa atma ve kendi çocuklarını sorumluluktan muaf tutma çabası, onların gelişim yolculuğuna ciddi zararlar veriyor. Ebeveynin görevi çocuğunu körü körüne savunmak değil, yaptığı davranışın sonucuyla yüzleşmesini ve sorumluluk almayı öğrenmesini desteklemektir.

Sorumluluk almak, bireyin olgunlaşmasının temelidir. Bu yalnızca yaşına uygun günlük sorumlulukları yerine getirmek anlamına gelmez; aynı zamanda hata yaptığında özür dilemek, telafi etmek ve ders çıkarmak anlamına gelir.

Bunun en güzel örneklerinden biri küçük yaşta atılan adımlardır. Çocuk 3 yaşındayken istemeden bardağı kırdığında, ebeveynin ona nazikçe yaklaşması gerekir:
“Bazen istemeden hatalar yapabiliriz. Ama önemli olan, şu an yapmamız gereken dikkatlice cam parçalarını toplayıp çöpe atmak ve birilerinin zarar görmesini engellemek.”
Bu yaklaşımı kazanmayan çocuk, yıllar sonra ilkokul çağında bir arkadaşının düşüp yaralanmasına sebep olduğunda, rahatlıkla “Ama bilerek yapmadım.” diyebilir.

Oysa hayat, niyet kadar sonuçların da önemli olduğu bir süreçtir. Çocuklarımızın olgun bireyler olması için onlara sorumluluk almayı, özür dilemeyi ve telafiyi öğretmek zorundayız. Korumak adına yaptığımız aşırı müdahaleler, onları hayata karşı hazırlıksız ve empati yoksunu bireyler haline getirebilir. İyi niyetle gelen zarar, bazen en derin yaraları bırakabilir.

Unutmayın! Çocuğunuzun hata yapması sizi kötü bir ebeveyn yapmaz. Aksine, hataları gelişimin doğal bir parçası olarak görmek hem kendimize hem de çocuğumuza karşı şefkatli olabilmenin göstergesidir. Kendi hatalarımızı ve çocuğumuzun hatalarını kabul etmek; cesaret, güç ve olgun bir kişiliğin işaretidir. Hatalardan öğrenmeyi birlikte deneyimleyerek, çocuklarımıza en kıymetli yaşam rehberliğini sunar, onlara ışık oluruz.

Psikolojik Danışman Zeynep Örnek

Zeynep Örnek
Zeynep Örnek
Zeynep Örnek, psikolojik danışmanlık ve rehberlik alanında edindiği teorik bilgi ve pratik deneyimiyle öne çıkan bir uzmandır. İstanbul Üniversitesi’nde aldığı lisans eğitiminin ardından, Üsküdar Üniversitesi’nde Nörobilim alanında yüksek lisans yapmış; şu anda ise İstanbul Üniversitesi’nde Gelişimsel Davranış Bozuklukları Bütünleşik Yaklaşım üzerine doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Mesleki hayatına özel eğitim ve rehabilitasyon kurumları ile ilkokullarda okul psikolojik danışmanı olarak adım atan Örnek, aile ve çocuk psikolojisi, evlilik danışmanlığı, çift terapisi gibi alanlarda çeşitli seminer ve eğitimlere katılarak bilgi ve deneyimini sürekli güncellemektedir. Amacını, aile kavramının toplumdaki önemini yeniden vurgulayarak, bireysel, aile ve grup danışmanlıkları aracılığıyla aile bağlarını güçlendirmek ve yaşam kalitesini artırmak olarak belirlemiştir. Evli ve üç çocuk annesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar