Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Said Nursî’nin Psikolojiye Yaklaşımı: Nefs, Anlam ve Manevî Denge Üzerine Bir İnceleme

Modern psikolojinin temel konuları arasında yer alan benlik algısı, ruh sağlığı, anlam arayışı ve içsel çatışmalar, İslam düşünürlerinin klasik metinlerinde farklı kavramsallaştırmalarla ele alınmıştır. Bu bağlamda, Said Nursî’nin (1877–1960) düşünceleri hem bütüncül insan anlayışı hem de maneviyat temelli psikolojik denge açısından dikkat çekici bir çerçeve sunar. Risale-i Nur Külliyatı, yalnızca bir tefsir çalışması değil; aynı zamanda bireyin ruhsal ve zihinsel gelişimini konu alan zengin bir manevî psikoloji metni olarak da okunabilir.

1. İnsanın Çok Katmanlı Yapısı: Kalp, Akıl ve Nefs Üçgeni

Said Nursî’nin insan tasavvuru, çok katmanlı bir varlık anlayışına dayanır. Ona göre insan; bedenden, nefisten, kalpten ve akıldan oluşan bir bütündür (Nursî, İşârâtü’l-İ’câz, s. 77). Bu anlayış, çağdaş psikolojideki biyopsikososyal model ile uyumludur. Nursî, insanın içsel çatışmalarını bu yapılar arasındaki dengenin bozulmasına bağlar. Özellikle nefsin, bireyi aşağılık duygusuna veya vehmî bir üstünlük tasavvuruna sürüklediğini ifade eder. Bu yönüyle onun düşüncesi, Adler’in “aşağılık kompleksi” ve “üstünlük çabası” teorileriyle benzerlik göstermektedir (Adler, 1937).

2. Acz ve Fakr: Psikolojik Dengeyi Kuran Kavramlar

Nursî’nin en özgün psikolojik yaklaşımlarından biri, insanın acz (güçsüzlük) ve fakr (muhtaçlık) bilinciyle hareket etmesidir. Bu durum, bireyin sınırlılıklarını kabul etmesini ve kendilik değerini bu sınırlılıklarla barıştırmasını sağlar. Nursî’ye göre insanın en temel psikolojik hastalığı, kendi başına yeterli olduğu vehmine kapılmasıdır. Bu ise narsisistik bir içe kapanmaya ve yalnızlığa yol açar. Halbuki,
“Ey insan! Sen kendini kendine mâlik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyle ise, beyhude ızdıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik hem Kadîr’dir, hem Rahîm’dir. Kudretine istinad et; rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek; zahmeti at, safayı bul.” (Nursî, Mektubat, s. 245)
diyerek insanın sınırlarının farkında olarak duaya ve tevekküle yönelmesini önerir. Bu yaklaşım, çağdaş pozitif psikolojideki “kendini kabullenme” ve “anlam merkezli yaşama” eğilimleriyle uyumludur (Frankl, 1959; Seligman, 2002). Viktor Frankl’in “anlam arayışı” teorisiyle Nursî’nin “marifetullah yoluyla tatmin” fikri arasında dikkat çekici paralellikler mevcuttur.

3. Ruh Sağlığı ve Anlam Arayışı

Modern psikoloji, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bireyin ruh sağlığını yalnızca semptomların giderilmesi üzerinden değil, yaşamın anlamlandırılması üzerinden değerlendirmeye başlamıştır (Yalom, 1980). Nursî’nin yazılarında ise anlam meselesi, merkezî bir role sahiptir. Ona göre, insanın gerçek huzuru, varlığın arkasındaki ilahî düzeni idrak etmesiyle başlar.
“Lâyemut değilsin, başıboş değilsin, bir vazifen var. Gururu bırak, seni Yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” (Nursî, Lem’alar, s. 240)
Bu yönüyle Nursî, travmatik yaşantılar karşısında anlam üretmenin psikolojik dayanıklılığı artırdığını öne süren modern travma psikolojisiyle benzer bir çizgide durmaktadır (Tedeschi & Calhoun, 2004).

4. Toplumsallık, Şefkat ve Empati

Adler’in sosyal ilgilenim (Gemeinschaftsgefühl) kavramına benzer şekilde, Nursî de bireyin ruhsal bütünlüğünü koruyabilmesi için “başkalarıyla rahmet bağı” kurması gerektiğini savunur. Ona göre şefkat, yalnızca insana değil, tüm mahlûkata uzanan bir rahmettir.
“…Bendeki fıtrî olan bu ziyade acımaklık ve şefkat, binler Müslüman evlâdlarının, hattâ masum hayvanların teellümlerine karşı dahi bir rikkat, bir elem, o sırr-ı şefkat ile hissediyordum. Hususî bir hanem yoktur ki fikrimi yalnız ona hasredeyim; belki bu memleket ile ve belki âlem-i İslâmın kıt’asıyla hanem gibi, hamiyet-i İslâmiye noktasında alâkadarım. Ve o iki büyük hanedeki dindaşlarımın elemleriyle müteellim ve firaklarıyla mahzun oluyorum…!” (Nursî, Lem’alar, s. 294)
Bu anlayış, günümüzde özellikle şefkat temelli terapilerde (compassion-focused therapy) etkin bir yöntem olarak benimsenmiştir (Gilbert, 2009).

5. Dua ve Tefekkürün Psikolojik Etkileri

Nursî, dua ve tefekkürün sadece dini değil, psikolojik birer işlevi olduğunu da vurgular. Ona göre dua, insanın aczini itiraf edip mutlak kudrete yönelmesidir. Bu yöneliş, içsel gerginlikleri azaltır ve bireyi yatıştırır. Nursî’nin şu cümlesi bu durumu özetler:
“Dua eden adam anlar ki: Birisi var, onun hatırat-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder.” (Nursî, Sözler, s. 342)
Bu düşünce, günümüzde özellikle maneviyat temelli psikoterapiler ve mindfulness yaklaşımları içinde değerlendirilen “anlamlı farkındalık” kavramıyla doğrudan ilişkilendirilebilir (Pargament, 2007).

Sonuç: Kesişen Yolun İşaretleri

Said Nursî, yaşadığı dönemde sistematik bir psikoloji disiplini kurmamış olsa da, insanın ruhsal ve zihinsel boyutlarına dair derin gözlemler ortaya koymuştur. Onun düşünceleri, modern psikolojide yer alan birçok temel kavramla doğrudan veya dolaylı olarak örtüşmektedir. İnsanın aczini fark etmesi, anlam üretmesi, şefkati merkeze alması ve kendini daha yüce bir varlığa bağlayarak tatmin bulması hem Nursî’nin manevî psikolojisinin hem de çağdaş terapötik yaklaşımların temelidir.

Kaynakça

  • Adler, A. (1937). Understanding Human Nature. Fawcett.

  • Frankl, V. E. (1959). Man’s Search for Meaning. Beacon Press.

  • Gilbert, P. (2009). The Compassionate Mind. Constable & Robinson.

  • Nursî, B. S. (2021). Lem’alar. RNK Neşriyat.

  • Nursî, B. S. (2021). Mektubat. RNK Neşriyat.

  • Nursî, B. S. (2021). Sözler. RNK Neşriyat.

  • Nursî, B. S. (2022). İşârâtü’l-İ’câz. Envar Neşriyat.

  • Pargament, K. I. (2007). Spiritually Integrated Psychotherapy: Understanding and Addressing the Sacred. Guilford Press.

  • Seligman, M. E. P. (2002). Authentic Happiness: Using the New Positive Psychology to Realize Your Potential for Lasting Fulfillment. Free Press.

  • Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (2004). Posttraumatic growth: Conceptual foundations and empirical evidence. Psychological Inquiry, 15(1), 1–18.

  • Yalom, I. D. (1980). Existential Psychotherapy. Basic Books.

M. Said Şengül
M. Said Şengül
M. Said Şengül, psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli alanlarda staj ve gönüllü çalışmalarda bulunarak teorik bilgisini sahada deneyimleme fırsatı buldu. Eğitim sürecinde Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Toplum Ruh Sağlığı Birimi ve yine Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk-Ergen Psikiyatri gibi birimlerde staj yaptı; bireysel destek süreçlerinde ve grup çalışmaları içinde aktif rol aldı. Bunun yanında, Kızılay Toplum Merkezi gibi gönüllü projelerde yer alarak dezavantajlı gruplarla sahada çalışma deneyimi edindi. Yazılarını, sadece akademik bilginin değil; gerçek hayatın içinden gelen gözlemlerle zenginleştiriyor. Psikolojiyi günlük hayata indirgemeyi, içgörüyü bilgiyle harmanlamayı hedefliyor. İnsanın küçük bir farkındalıkla büyük değişimler yaşayabileceğine inanıyor; bu yüzden yazılarında hem samimi bir hikâye dili hem de harekete geçiren bir enerji barındırmaya özen gösteriyor.

1 Yorum

  1. Sayın ;Muhammed said Şengül
    Psikoloji alanında kaleme aldığınız değerli makalenizi büyük bir ilgi ve takdirle okudum.
    Emeğiniz, araştırma titizliğiniz ve paylaşımınız için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.
    Saygılarımla,
    Başak Demir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar