Günümüzde sosyal medya kullanmayan çok az kişi mevcut. Artık sosyal medya sadece eğlence ya da tanışma amaçlı değil; reklam yapmak ve hatta iş amaçlı olarak bile kullanılmakta. Maddi gelir elde etme, alışveriş yapma, iletişim kurma, sesini daha geniş kitleye duyurma, yeni ilişkiler/arkadaşlıklar kurma imkânı gibi birçok olumlu etkisi olan sosyal medya platformları artık olmazsa olmazımız. Öyle ki çocuğundan yaşlısına, gencinden yetişkinine kadar artık herkesin en az bir platformda sosyal medya hesabı bulunuyor. Sosyal medya kullanımı öyle bir hale geldi ki, artık insanların nereye gittiğini, kimlerle olduğunu, neler yaptığını sormamıza bile gerek kalmadı. Neredeyse özel hayatların bile paylaşıldığı bu platformların elbette ikinci bir yüzü olmalı. Sosyal medyada dolaşırken insanların ne kadar özgür, mutlu, zengin olduklarını gördükçe imreniyoruz. Oysa ki sosyal medyanın gerçekliği, sahte hayatlar sunması.
Sahte Hayat Kavramını Nasıl Kullanıyoruz?
Oldukça gerçek görünen kusursuz bedenler, kusursuz ilişkiler, her istediğini elde edebildikleri oldukça lüks yaşamlar…
- Teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte sosyal medya kullanıcılarının hem vücutlarına hem de yüzlerine yaptıkları fotomontaj ile herkes artık bu sahte hayatlar dünyasında kusursuz bir görünüme sahip. Sosyal medyada yaratılan bir güzellik algısı üzerine artık herkes bu görünüme sahip olmak için uğraşmaktadır.
- Sosyal medyadaki paylaşımlar öyle ki; insanlar sürekli çok mutlu, enerjik, güler yüzlü ve ikili ilişkilerinde de hiçbir problem yaşanmıyor görünüyor.
- Herkes çeşit çeşit kıyafetlere, çantalara, marka ve lüks bir yaşama sahip. Her istediklerini anında yapabiliyor ve her şeye ulaşabiliyorlar.
Oldukça Cezbedici ve İmrenilesi Bir Yaşam Tarzı… O Sırada İzleyiciler Neler Yapıyor?
Sosyal medyada yansıtılan çok pozitif ve mükemmel hayatları gören izleyiciler kendi hayatlarıyla bir kıyaslama yapmaya başlarlar. “Ben neden bütün bunlara sahip değilim?” diye düşünmeye başlar. Sürekli bu tarz gönderilere ve dolayısıyla bu tarz düşünce ve kıyaslara maruz kalmak bireyin, yavaş yavaş gerçekle bağını yitirmesine ve yetersizlik hissine neden olabilir.
Bir Adım Sonrası: Onlar Gibi Olmak
Birey herkesin normal yaşantısının mükemmel olduğunu kabul edip, kendi hayatını da bu şekilde sergilemek için uğraşmaya başlar. Hayatında karşısına çıkan her zorluğu çok büyütmeye, izlediği insanlar kadar başarılı olamadığına, yetersiz olduğuna karar verir ve bununla beraber bireyde mutsuzluk ve hatta çökkünlük ortaya çıkabilir.
Sosyal Medyanın Onayı
Bireyler zamanla, kendini değerli hissedebilmek için sosyal medyanın onayına ihtiyaç duymaya başlar. Paylaşılan içeriklere gelen beğeniler, yorumlar, mesajlar gibi etkileşimler birey için çok önemli bir hale gelir. Bu durum zamanla bireyin özgüveninin düşmesine ve mevcut olan özgüveninin dış etkenlere bağlı olmasına neden olur. Zamanla sosyal medyaya bağımlı şekilde bir hayat yaşamaya başlayan birey gerçek dünyadan, gerçek bağlardan, gerçek ilişkilerden de kopmaya başlayabilir ve bu durum yalnızlığa sebep olabilir. Kendini yalnız hissetmeye başlayan birey bu yalnızlığını gidermek için daha fazla sosyal medyaya başvurabilir ve sonuç olarak sosyal medya bağımlısı bir kişiye dönüşebilir. “Yalnızlık seviyesi arttıkça sosyal medya kullanımı artmakta, kişiler bir anlamda sosyal medya üzerinden alternatif bir iletişim şekli oluşturmakta ve dış dünyadaki gerçek ilişkilerden gitgide uzaklaşmaktadırlar (Tok & Aldemir, 2023: 373-381).”
Sosyal Medyanın Olumsuz Etkilerinden Kendimizi Nasıl Koruruz?
- Sosyal Medyayı Bilinçli Kullanalım: Sosyal medya bilinçli kullanıldığında bize birçok olumlu etkisi olabilecek bir araçtır. Sosyal medyayı hayatımızda bir “amaç” olmaktan çıkarıp “araç” olarak kullanmaya başlamak, bize fayda sağlayacak şekilde kullanmak yararlı olabilir.
- Sosyal Medya Detoksu Uygulayalım: Sosyal medya kullanımımız günümüzün kayda değer bir kısmını kapsıyorsa, kullanım süremizi düşürüp “yansıma hayattan” biraz uzaklaşalım. Böylece gerçek hayatla bağımızın kopmasını önlemiş oluruz.
- Sosyalleşme Süremizi Arttıralım: Çevremizdeki kişilerle iletişimi, vakit geçirmeyi, aktivite yapmayı artırmak ruhumuza iyi gelecek ve bizi bilinçsiz şekilde sosyal medyada vakit geçirmekten daha uzak tutacaktır.
- Sosyal Medyanın Arka Yüzünün Olduğunu Hatırlayalım: Sosyal medyada paylaşılan her içeriğin göründüğü kadar gerçek olmadığını, herkesin hayatında sorunlar olduğunu, seçilmiş ve filtreli gönderilerin bizlere sunulduğunu unutmayalım.
- Kendimizin Farkında Olalım: Değerli ve yeterli olduğumuzu, hayatta bugüne kadar pek çok şey başarmış olduğumuzu kendimize hatırlatalım. Herkesin bakış açısı, yaşam tarzı ve hedefleri farklıdır.
Hayatımıza giren ve kaçınılmaz olan sosyal medya kullanımını kendi yararımıza kullanmak bizim elimizde. Sosyal medya, kişilerin en harika anlarını sergilediği vitrin gibidir. Gerçek hayatta iniş çıkışlar olacaktır. Yaşamı değerli kılan; zorluklar ve bu zorlukları atlatmak için atılan adımlardır.
Kaynakça
- Tok, E. S., & Aldemir, M. A. (2023). Yalnızlık, yetersizlik, sosyal kaygı ve sanal sosyal desteğin sosyal medya bağımlılığıyla ilişkisi. [Yayın detayları belirtilmemiş, sayfa aralığı: 373-381].