Hiç, yaşamadığınız bir olayı hatırlıyormuş gibi hissettiğinizi düşündüğünüz oldu mu? Hayali anı sendromu ya da diğer adıyla sahte anı sendromu, gerçekte yaşanmamış olayları ya da farklı biçimde yaşanmış olayları zihnin –yeniden– kurgulamasına denir. Sahte anılar genelde oldukça canlı ve detaylı şekilde görülebilir.
Bellek alanındaki çalışmalarıyla tanınan Amerikalı bilişsel psikolog Elizabeth Loftus, sahte anı sendromu hakkında çeşitli çalışmalar yapmıştır. Bunlardan biri 1974’te John C. Palmer ile yaptığı araba kazası deneyiydi. (Car Crash Experiment) Çalışmanın temel amacı, yönlendirici (ön yargılı) soruların görgü tanıklarının olayları hatırlama biçimine ne şekilde etki edeceğini ve hafızanın ne kadar çarpıtılabilir olduğunu anlamaya çalışmaktı.
Deney 1
45 öğrenci ile yapılan bu çalışmada, katılımcılara 7 farklı trafik kazası videosu (5 ila 30 saniye arasında) izletiliyor ve ardından katılımcılara bir anket veriliyor, önce katılımcılardan izledikleri kazayı anlatılması isteniyor ve daha sonra “Arabalar birbirine ‘_____’ (çarptığında) ne kadar hızlı gidiyorlardı?” sorusu soruluyor. Boşluğa şu fiillerden biri geliyordu: smashed, collided, bumped, hit, contacted. Ortaya çıkan tablo ise şu şekilde:
Fiil | Ortalama Hız Tahmini |
---|---|
Smashed | 40.5 mph |
Collided | 39.3 mph |
Bumped | 38.1 mph |
Hit | 34.0 mph |
Contacted | 31.8 mph |
Sonuçlarda göreceğimiz üzere, sorunun içerdiği fiil biçimi katılımcıların cevaplarını etkiliyordu, örneğin daha şiddetli bir izlenim oluşturan smashed kelimesi kullanıldığında ortalama hız tahmini daha yüksek çıkarken “temas etti” anlamına gelen contacted kelimesi kullanıldığında ortalama hız tahmininin daha düşük olarak algılandığını gözlemliyoruz.
Deney 2
Yapılan ikinci deney (The Broken Glass Manipulation) ise yönlendirici soruların yalnızca hız tahminlerini etkilemekle kalmayıp katılımcıların hafızasının gerçekten değiştirip değiştirmediğine yönelikti. Bu deneyde 150 katılımcı farklı büyüklükte kümelendirildi, katılımcılar, çoklu araç kazalarının olduğu 1 dakikadan kısa süren bir video izledi, katılımcılardan kazayı anlatmaları istendi ve ardından bir dizi soru soruldu, sorular şu şekildeydi:
-
50 kişiye: “Arabalar birbirine şiddetle çarptığında (smashed into each other) ne kadar hızlıydı?”
-
50 kişiye: “Arabalar birbirine çarptığında (hit each other) ne kadar hızlıydı?”
-
50 kişiye ise hızla ilgili hiçbir soru sorulmadı (kontrol grubu)
1 hafta sonra aynı katılımcılara film tekrar gösterilmeden birtakım sorular soruldu. Sorulardan biri şuydu: “Kırık cam gördünüz mü?” (Filmde kırık cam yoktu.) Sonuç tablosu şu şekildeydi: (“Smashed” grubundakilerin kırık cam gördüğünü belirtme olasılığı (%32) “Hit” grubundakilerden anlamlı şekilde daha yüksekti. (%14))
Fiil | “Evet” Yanıtı | “Hayır” Yanıtı |
---|---|---|
Smashed | 16 kişi | 34 kişi |
Hit | 7 kişi | 43 kişi |
Kontrol | 6 kişi | 44 kişi |
Yapılan araştırmalar, hafızanın iki tür bilgi ile şekillendiğini gösteriyor. Birincisi olay anında alınan bilgiyken diğeri olay sonunda sunulan dışsal bilgiler oluyor (bu deneyde dışsal bilgiyi yönlendirici sorular şeklinde görüyoruz). Zamanla iki bilgi kaynağı birleşir ve kişiler olayla ilgili detayları nereden hatırladığını ayırt edemez. (Loftus & Palmer, 1974, p. 588)
Elizabeth Loftus, “How reliable is your memory?” başlıklı TED konuşmasında hafızamızın değişebileceğine dair başka örnekler de veriyor. Terapilere belirli nedenlerle giden kişilerin (depresyon, yeme bozukluğu vs.) terapiden başka travmalarla çıktığını duymuşuzdur. Bazı psikoterapi ekollerindeki terapi süreci, kişinin hafızasının yeniden kurgulanmasına sebep oluyor (örneğin rüya tabiri, hipnoz, hatırlama çalışmaları vs.) Tabii bu da hastanın iyileşme sürecini yavaşlatabiliyor. Terapistlerin danışanlarına “anı ekmesi” etik olarak yanlış bulunsa (iyi ya da kötü anı fark etmiyor) da Loftus, ebeveynlerin bunu yapabileceğini savunuyor (obeziteyle mücadele eden çocuklar üzerinden savını genişletiyor). Örneğin kilo problemleri olan bir çocuğun annesi çocuğunun iyiliği için onun belleğine sahte anı ekebilir ve çocuğun kilo vermesine yardımcı olabilir.
Fakat hafıza tahmin edebileceğimizden çok daha hassas; sahte anı ekme, art niyetli biri tarafından kullanıldığı takdirde kişi, diğerinin hafızası üzerinde hüküm kurarak onu yanlış şeylere yönlendirebilir. Sahte anıların gelecekteki davranışları şekillendirmede etkili olduğunu da unutmayalım.
Kaynakça:
Loftus, E. (2013, June). How reliable is your memory? [Video]. TED Conferences.
https://www.ted.com/talks/elizabeth_loftus_how_reliable_is_your_memory
Loftus, E. F., & Palmer, J. C. (1974). Reconstruction of automobile destruction: An example of the interaction between language and memory. Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 13(5), 585–589. https://doi.org/10.1016/S0022-5371(74)80011-3