Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ruhun Baskısının Bedenimize Yansıması : Bedenim Bana Ne Söylemek  İstiyor? 

İnsanoğlu biyopsikososyal bir varlıktır; biyolojik, psikolojik ve sosyal süreçlerin çift yönlü  etkileşimi ile içsel dünyası ve dışsal etkileşimleri ile varlığını sürdürür. Biyolojik süreçlerimizin  yanında zihinsel ve sosyal süreçlerimiz de vardır. Bu süreçlerin her biri birbirini etkiler ve biri  diğerinden bağımsız değerlendirilmemelidir. Duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız  arasında çift yönlü bir etkileşim vardır. 

Günümüzün hızlı temposunda zihin aktif bir rol oynamakla birlikte bedenimizin yeryüzündeki  varlığını hissetmekte zorlanabilmekteyiz. Tam da bu noktada beden ve zihin arasındaki  yadsınamaz bağ zayıflamaya başlar ve bedenin varlığını hatırlayamamaya ve hatta bazen  hissedememeye başlarız. Bir bakmışız ki, rutinlerimiz içerisinde bedeni en son sıraya almışız… 

Beden arka planda kaldığı zaman ruhun bedene yansımalarını görebilmek ve hissedebilmek  zorlaşır. Kendimizle bir bütün gibi hissedememeye başlarız ve kendi ihtiyaçlarımızı duymak  zorlaşır. Zihin-beden bütünlüğümüzü korumak, kendimize dair ihtiyaçları daha kolay  tanımlayabilmemizi destekler. Peki nedir bu zihin-beden bütünlüğü, gelin beraber literatüre biraz  göz atalım. 

Zihin-Beden Bütünlüğü 

Medikal olarak bir bulguya sahip olmayan fiziksel şikayetler, geçmişten günümüze süregelen bir  konudur ve bu konu üzerine pek çok tedavi modeli tasarlanmıştır. Fizyolojik ve zihinsel  süreçlerimizin paralel bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği görüşü yıllar içerisinde kabul  görmüştür ve bütüncül yaklaşımın kıymeti vurgulanmıştır (Dernek ve ark, 2016 ,Nazlıkul, 2014;  Tütüncü, 2011;). Geçmişten günümüze doğru geldiğimizde, sebebi psikolojik temelli olan ama  fiziksel olarak kendisini gösteren rahatsızlıklar mevcuttur. Bulunduğumuz çağda, psikosomatik  yaklaşıma daha da yakınlaşılmıştır. Bir kişinin bulguları incelenirken yalnızca fiziksel durumu  değil, ruhsal durumu da gözetilmektedir. Psikosomatik yaklaşım, kişinin zihinsel süreçlerinin  soma (beden) üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğunu ve etkilerinin fiziksel süreçlerine  yansıdığını savunur. Zihin ile beden arasındaki etkileşim ve zihin-beden bütünlüğü yadsınamaz  bir gerçek olarak pek çok ekole ve terapi sürecine yön vermiştir (Totton, 2008; Herman, 2007). 

Kültürden kültüre değişmekle birlikte, duyguları pek çok zaman bedenselleştirerek ifade ederiz,  yani aslında duyguyu bedene atfederek ifade ederiz. Örneğin içimizde bir sıkıntı varsa “göğsüme  bir öküz oturdu” veya “yüreğim sızladı” gibi betimlemeleri daha çok olumsuz duygularda  kullanmaktayız. Psikolojik sıkıntıların ifade edilişinin vücut organları üzerinden  bedenselleştirilerek ifade edilmesi, bir yandan dile gelemeyen duygunun bedende kalabildiğini  düşündürebilmektedir (Aydın, Selvi ve Güzel Özdemir, 2013). Anksiyete bozukluğu ve  depresyonun, bedenselleştirme ile beraber görüldüğü gözlemlenmektedir (Ford, 1986).  Depresyon ve anksiyete yaşayan biri, bedensel belirtilerini bilişsel olarak daha yoğun ve uyarıcı  şekilde deneyimleyebilmekte ve değerlendirebilmektedir (Ford, 1986).

Duyguların Bedendeki Yeri 

Duygular, zihin tarafından algılanır ve adlandırılır ve aynı anda da bedene deneyim olarak yansır  (Van der Kolk, 2015). Her duygunun bedene yansıma şekli farklılık gösterebilir. Her duygu,  vücuttaki ve yüzdeki ayrı iskelet kaslarının hareketine sebep olur. Duygular duyusal, somatik ve  otonomik sinir sisteminin etkileşiminin bir sonucudur ve beyin korteksinde değerlendirilir.  Tarihe bakıldığında, duygu ve beden arasındaki ilişkiyi destekleyen teoriler mevcuttur. Örneğin  Rothschild (2017), duyguların doğum anından hemen sonra ifade edilmeye başlandığını,  bununda bebeğin ilk nefesi ile gerçekleştiğini ifade eder. Damasio, beyninin belli bir bölgesi  hasar almış bireyler ile duygular üzerine çalışmalar sürdürmüştür (Damasio ve ark., 1999).  Gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda; bedensel hislerin, duyguların farkındalığına ışık  tuttuğunu keşfetmiştir. Damasio’ya göre duygu, hislerin kümeleşmesi ile kişiden kişiye göre  değişkenlik gösteren düzeylerde yaşanmaktadır. Damasio bunu ‘somatik işaretler’ olarak  isimlendirmiş olup, bu işaretlerin herhangi bir karar anında rehberlik ettiğini belirtmiştir  (Damasio ve ark., 1999). 

Sonuç olarak, beden ve zihin bir bütündür ve biri olmadan diğeri düşünülemez. Bedenimiz  duyguların ve deneyimlerin kaydını tutar ve bedensel duyumsamalar ile kendisini tekrar  hatırlatabilir. Literatürdeki araştırmalarda da gördüğümüz gibi, her duygunun bedende bir yeri  var ve duygularımızında bize zaman zaman hatırlattığı ihtiyaçlarımızda var. Beden hatırlar ve  hatırlatır. Bu hatırlatmaları fark edebilmek kendimizin iyi oluş halini desteklememizi sağlar.  Hepimizin bedensel deneyimleri biricik ve bedenimizde olup biten her bir duyumsama veya  rahatsızlık bize değişimin gerekliliğini işaret eden bir alarm gibi. Zihin-beden bütünlüğümüzü  sağlayabildiğimiz takdirde bu alarmları çok daha kolay duyabiliriz ve hangi ihtiyacımıza işaret  ettiğini yorumlayabiliriz. Zihin-beden bütünlüğümüzü korumak için bedenimizin burada ve anda  olduğu gibi zihnimizinde anda kalabildiğine emin olmalıyız. Zihin-beden bütünlüğümüzü  koruduğumuz takdirde bedenimizin bize ne söylemeye çalıştığını çok daha rahat duyar hale  geliriz. Zihin- beden bütünlüğümüzü destekleyebilmek için anda kalma pratiklerine  başvurabiliriz. Unutmayın, bedenimiz pusulamızdır ve bize mutlaka yönümüzü gösterir.

KAYNAKLAR 

Aydın, A., Selvi, Y., Özdemir, P., Depresyon Hastalarında Aleksitiminin Bedenselleştirme ve  Uyku Kalitesi Üzerinde Etkisi. Nöropsikiyatri Arşivi, 50, 65-69 

Damasio, A., Atlamaz, B., & Deniztekin, O. (1999). Descartes’in Yanılgısı: duygu, akıl ve insan  beyni = Descartes’ error: emotion, reason, and the human brain. . Varlık Yayınları. 

Dernek, B., Aydın, T., Kesiktaş, F., & Aksoy, C. (2016). Fibromiyalji Sendromunda Tanı,  Tedavi ve Rehabiitasyon. 8, 6-10. 

Nazlıkul, H. (2014). Fibromiyalji Sendromu (Fms). Bilimsel Tamamlayıcı Tıp, Regülasyon Ve  Nöralterapi Dergisi, 8(2), 1-9. 

Riva, G. (2018). The Neuroscience of Body Memory: From the Self Through the Space to the  Others. Cortex, 104, 241-260. 

Rothschild, B. (2017). The Body Remembers. New York: Norton. 

Totton, N. (2008). Body Psychotherapy: an Introduction. Philadelphia, PA: Open University  Press. 

Van Der Kolk, B. (2015). The Body Keeps the Score: Brain, Mind nd Body in the Healing of  Trauma . Penguin Books.

Burcu Göktaş
Burcu Göktaş
Klinik Psikolog Burcu Göktaş, beden ve zihin arasında yadsınamaz bir bağ olduğunu düşünür ve bu bağı çalışmalarında daima gözetir. Psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra Klinik Psikoloji yüksek lisansını tamamlarken, Reconnect Bütünleyici Travma Terapi’de uzmanlaşmıştır. Terapide birey merkezli çalışmaya başladıkça, Aktarım Odaklı Terapi, Duygu Odaklı Terapi, Şema Terapi gibi farklı terapi ekolleriyle kendisini geliştirmeye devam etmektedir. Klinik pratiğinde travma, psikosomatik semptomlar, anksiyete, kaygı, mindfulness, yeme bozuklukları ve özşefkat uzmanlaştığı alanlar arasındadır. Yazar, kişilerin kendi kaynaklarını keşfetmelerini, oluşturabilmelerini ve kullanabilmelerini destekleyebilmeyi önceliklendiren içerikler üretmeyi sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar