Psikolojik Dayanıklılık, olumlu veya olumsuz, kişinin iyi hissetme hali için risk oluşturan durumların her biri için gereklidir. Psikolojik sağlamlık, bir kişilik özelliği değil, geliştirilebilir özelliklerdir. Bütün olarak değerlendirilmelidir. Zorlayıcı hayat olayları her zaman karşımıza çıkabilir ve çıkacaktır. Bu nedenle psikolojik dayanıklılık konusunda nasıl daha sağlam olabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Düşünme şeklimiz, hareketlerimiz, duygularımızı yönetebilme yeteneğimiz, ve dünya ile kurduğumuz ilişkiler gibi birçok alan üzerinde düşünebiliriz. Psikolojik sağlamlık, fiziksel sağlığımızdan ilişkilerimize, eğitimden işimize kadar pek çok konuda hayatı idame ettirebilmek için yapmamız gereken en temel hareketlerde büyük rol oynamaktadır.
Ayrıca bilinmelidir ki, psikolojik olarak sağlam olmak, içinde yaşanan deneyimlerden etkilenmeyi de içerir. Yani psikolojik sağlamlık, bir olaydan hiç etkilenmemek veya çok üzülüyor ve korkuyorken hiçbir şey yokmuş gibi hayata devam etmek anlamına gelmez. Psikolojik sağlamlık bir sonuç değil, aksine dinamik bir süreçtir.
Güzel haber ise şu ki; psikolojik dayanıklılığı geliştirmek, aktif edilebilen bir özelliktir. Edinmemiz gereken özelliklerden biri iyimser bir bakış açısına sahip olabilmektir.
İyimserlik ve Psikolojik Dayanıklılık
İyimserlik, dayanıklılığı ateşler. Dayanıklılığımızı geliştirebilmek için harekete geçecek enerjiyi verir. Zorlu durumlarla başa çıkmak için yaklaşımınızı yaratıcı kılar. İyimserlik, gelecek odaklı bir yaklaşımdır, işlerin yoluna gireceğine olan güvendir. İyimserler, yeterince çalışırlarsa kontrolünde olan konularda başarıya ulaşacaklarına inanırlar.
Kötümserler ise geleceği karanlık görürler. İnançları olmadığı için güçleri olmadığını ve yoksun olduklarınıdüşünürler. İyimserler ile kötümserler arasındaki en büyük fark beklentileridir.
İyimserlik, sadece kişinin kendisi için değil, çevresindekiler için de dayanıklılığı artırmaktadır.
Körü körüne iyimserlik hiçbir işe yaramaz. Olumsuz durumların farkında olup onlara takılmak yerine, nasıl çözebilirizdiye düşünme eğiliminde olunmalıdır. Engellerin gerçekçi bir şekilde ele alınıp değerlendirilmesi, bu engellerin aşılmasına yardımcı olacaktır. Olumlu duygular (iyimserlik), fizyolojik uyarılmayı azalttığını, görsel odağımızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı genişlettiğini düşünülür. İyimser kişiler, kötümserlere oranla daha başarılı bir kariyer ve sosyal hayata sahip olup hedeflerine daha çabuk ulaşabilirler.
Daha İyimser Olmanın Dört Yolu
-
Etrafınızdaki olumlu şeylere odaklanmak: Hayatınızdaki güzelliklere ve olumlu yönlere dikkat etmek, daha pozitif bir bakış açısı geliştirmeye yardımcı olur.
-
Aklınızdan bilinçli şekilde olumlu şeyler geçirmek: Olumsuz düşüncelere takılıp kalmamak için zihninizi olumlu düşüncelerle besleyin.
-
Olumsuza farklı bir açıdan bakıp, daha olumlu bir perspektiften görmek: Her durumu farklı açılardan değerlendirmek, olumsuzluğa karşı daha dirençli olmanıza yardımcı olur.
-
Olumlu duygular inşa edecek şekilde hareket etmek ve buna yönelik eylemlerde bulunmak: İyi hissetmek için uygun eylemler gerçekleştirmek, dayanıklılığı artıran bir adımdır.
Başınıza Kötü Bir Şey Geldiğinde
Hayat bize kesin bir şey vadetmez ve hayatın zorluklarıyla karşılaşmamız kaçınılmazdır. Düşüncelerimizde aklımızda bulundurmamız gerekenler şunlardır:
-
Yaşanan güçlüklerin sonsuza kadar sürmeyeceğini ve güzel anların tekrar geleceğini aklınızda bulundurmalısınız.
-
Olumsuz durum ve olayı kendi sınırlarında ele almalı, hayatınızın başka alanlarına sirayet etmesine izin vermemelisiniz.
-
Sorunla başa çıkmak için güçlü yönlerinizi ve kaynaklarınızı değerlendirin: Kendi güçlü yanlarınızı ve çevresel kaynakları kullanarak sorunları çözebilirsiniz.
Olumlu duyguları geliştirmek, olumsuz duyguları azaltmak için bir diğer yol
davranışlarımızı değiştirmektir (Davranışsal aktivasyon). Düşünce-duygu-davranış
üçlüsü her zaman birbirini tetikleyecektir.