Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ötekinin Yansımalarından Kendi Berraklığına: Benliğini Korumak

Aynaya baktığında gördüğün kişi gerçekten sen misin? Başkalarının yansımaları benliğini esir almış olabilir mi?

Varoluşumuzun en temel gerçeği daima “öteki” ile etkileşim içinde olmamızdır. Öteki, kendimizden farklı olan her şey olarak tanımlanabilir: başka bir insan, farklı bir kültür, sıradışı bir bakış açısı… Sosyal varlıklar olduğumuzdan dolayı çevremiz ve toplumla sürekli bağlantı ve iletişim halinde oluruz. Diğer insanlarla duygularımızı, düşüncelerimizi ve sevdiğimiz şeyleri paylaşarak; onlar tarafından değer görmeyi, anlaşılmayı ve onaylanmayı bekleriz.

Başkaları ile kurduğumuz ilişkiler yalnızca iletişim kurmaktan ibaret değildir, aynı zamanda benliğimizi tanımamızda büyük bir rol oynar: kim olduğumuzu, neyi sevdiğimizi, nereye ait olduğumuzu ya da hangi görüşü savunduğumuzu keşfetmemizi sağlar. Başka bir deyişle, ötekinin varlığı sayesinde kişi; kendi değerlerini, duygularını ve kimliğini tanıyarak benliğini inşa eder. Farklı insanlarla kurduğumuz bu ilişkiler kimi zaman olduğumuz kişiden uzaklaşmanın esas sebebini oluşturabilir. İlişkilerimizde, kendi benliğimizden uzaklaşmadan var olabilmenin bir yolu var mıdır?

Çevremizden ya da toplumdan aldığımız onay ve tepkiler biz farkında olmadan benliğimizi şekillendirir. Bazen onaylanma ve kabul görme ihtiyacımız o kadar fazladır ki, kendimizi aslında sevmediğimiz bir şeyi yaparken, hiç benimsemediğimiz bir görüşü savunurken ya da olmak istemediğimiz bir yere giderken buluruz. Bu şeyleri yapmanın çoğu zaman özsaygımıza ve kendimize verdiğimiz değere ne kadar zarar verdiğini göremeyiz. Başkalarına uyum sağlamaya ve onları memnun etmeye çalışarak adım adım olduğumuz kişiden veya potansiyel olarak ulaşabileceğimiz kişiden uzaklaşırız. Ötekinin gözündeki imajımız, kendimize verdiğimiz değerden daha önce gelmeye başlar. Ne için yaparız bunu? İnsan kendi varlığını neden görmezden gelir?

Diğer insanların isteklerini ve fikirlerini benimsemezsek, onlar tarafından kabul görmeyeceğimizden ya da dışlanacağımızdan korkarız. Bu endişe bizi öyle esir alır ki, çoğu zaman bu görüşlere katılıp katılmadığımızı sorgulamayız bile. Çoğu zaman gözden kaçırdığımız en kritik şey: kendimize vermediğimiz değeri karşımızdaki kişiden bekliyor olmamızdır. En büyük hatayı, benliğimize vermemiz gereken anlamı ve kıymeti ötekine vererek yaparız; karşılığını alacağımızı umut ederek.

Sevilmek ve değer görmek için çaba sarf etmesi gerektiğine inanan veya inandırılan bireyler çoğunlukta olmak üzere, ilişkilerimizde kendimizi istemediğimiz pozisyonlarda bulabiliriz. Bazen bu öyle bir noktaya gelir ki, kendimizi anlaşılmamış, görülmemiş ve önemsenmemiş hissederiz. Hatta bazen karşımızdaki kişinin bize hiç çekinmeden saygısızlık yapabildiğini gözlemleriz. Başkaları için kendimizden bu kadar ödün verirken aldığımız karşılık bizi tatmin etmez. Kendimize; “Neden verdiğim değeri karşı tarafta göremiyorum? Neden çabalarım karşılık bulmuyor gibi hissediyorum?” gibi sorular sorarız. Fakat yaşadığımız bu değersizlik hissinin tek sorumlusu karşımızdaki değildir.

İlişkilerimizde kendi istek ve düşüncelerimizi dile getirmek ya da karşımızdaki kişiden beklediğimiz şeyleri talep etmek, kişisel hak ve özgürlükleri ihlal etmediği sürece, bize öğretilenin aksine bencillik değildir: iletişimde varlık göstermektir. Ayrıca karşımızdaki insana sınırlar koyarak bize nasıl davranabileceğini kendimiz belirleyebiliriz. Sınırlar, samimiyeti veya kurduğumuz bağları zedelemez; benlik değerimizi korumamızı ve daha sağlıklı ilişkiler kurabilmemizi sağlar. İstemediğimiz şeyleri açıkça belirtmek, üzerimize elimizden gelenden fazla sorumluluk almamak, kendi duygularımızı yok saymamak ve hayır diyebilmek iletişimde sağlıklı sınırlara örnek olarak verilebilir. Yanlış anlaşılmamalıdır ki sınırlar, insanlarla aramıza ördüğümüz duvarlar değildir. Farklı görüşlere açık olmak ve yeni bakış açılarına uyum sağlamak önemlidir; fakat benliğimizi koruyabilmek için bunlardan ölçüsüz şekilde etkilenilmemelidir.

İletişim kurduğumuz insanlarla aramıza sağlıklı sınırlar koymak; çevremizdeki insanları, yaşadığımız yeri, yaptığımız işi ya da okuduğumuz okulu gerçekten sevip sevmediğimizi fark etmemizi sağlar. Onaylanma ihtiyacımızı benliğimizden daha geri bir plana atabildiğimizde kendi görüş ve isteklerimize daha çok odaklanabilir ve kendi yolumuzu çizme fırsatına sahip olabiliriz.

-“Öteki, benim sahip olmadığım bir bakıştır; ben, ötekinin bakışında nesneleşirim.” (Jean-Paul Sartre, Varlık ve Hiçlik, 1943)

Diğerleri kendimizi tanımamızda bir ayna görevi görür. Şüphesiz öteki olmadan kendimizi tanıyamaz ve benliğimizi geliştiremeyiz. Ancak bizi “nesneleştiren” de ötekinin gözleridir. Başkasının gözlerinde nasıl göründüğümüzü sürekli incelemek, davranışlarımızı ona göre ayarlamak bizi kendimizden uzaklaştırır, özümüzü başkalarının zihinlerine hapseder. Ötekinin gölgesinden kendi aydınlığımıza ulaşmak bizim elimizdedir. Özgün düşünce ve değerlerimizle var olabilir, sağlıklı sınırlar inşa ederek benliğimizi koruyabiliriz. Herkesin olduğumuz kişiyi onaylamasına gerek olmadığını anlayıp; öncelikle kendimizi kabul etmeli ve yolculuğa devam etmeliyiz.

Aydan Ece Semerci
Aydan Ece Semerci
Aydan Ece Semerci, Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji bölümü üçüncü sınıf öğrencisidir. American Psychological Association tarafından verilen sertifikalarla bilgisini güçlendirirken, öğrendiklerini hayatın içinden deneyimlemeye önem vermiştir. Şu anda İlkem Psikoloji isimli klinikte stajyer olarak çalışmakta; danışan gözlemleri ve klinik süreçlerde edindiği tecrübelerle kariyerinde ilerlemeye devam etmektedir. İlişkiler, ruh sağlığı, toplumsal algılar, toplumun dayattığı kalıplar, kadın hakları, insanların hayatlarını şekillendiren varoluşsal krizler – içsel çatışmalar hakkında araştırmalar ve yazılar yazmaktadır. Psychology Times dergisi aracılığıyla sesini geniş kitlelere duyurmayı, hem bireyin iç dünyasına hem de toplum yapısına dikkat çekerek insanlarda farkındalık ve yeni bakış açıları oluşturmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar