Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Olumsuz Kendilik Algısı ve Depresyon

Günümüzde en yaygın olan ve birçok kişinin yaşamını kötü etkileyen en hayati psikolojik rahatsızlıklardan birisi depresyondur. Depresyon; derin üzüntü, günlük aktivitelerden zevk almamak, olumsuz düşünceler, umutsuzluk, öz bakımda eksiklik, intihara teşebbüs ve intihar düşünceleri, sürekli yorgunluk ve bitkinlik, sosyal hayatta geri çekilme ve kişilerarası iletişimde azalma gibi belirtilerle ortaya çıkan bir hastalıktır. Depresyonun nedenleri hakkında literatürde birçok farklı açıklama bulunmaktadır. Her ne kadar farklı ekoller farklı açıklamalar getirse de, benlik, negatif kendilik algısı, benlik saygısı, depresyonla ilişkilendirilen, depresyonla ilişkisi ve depresyonun oluşumundaki etkisi yadsınamayan kavramlardır. Peki benlik algısı nedir ve depresyonun oluşumunda nasıl etkilidir?

Benlik Algısının Tanımı

Cüceloğlu (2011) benliği, kişinin doğumdan itibaren hayatı boyunca kendisi hakkındaki oluşturduğu “duygusal, fiziksel, zihinsel, psikometrik” görüşlerin tümüdür. Benlik, kendileri ve çevreleri hakkındaki değerlendirmelerini etkiler. Kişilerin kendilerinin hangi alanlarda daha iyi olduğunu bilmesi, kendilerinin kim olduğu ile ilgili farkındalığının olması, kişilik özellikleriyle alakalı fikrinin olması benlik kavramı ile ilgilidir. Bireylerin kişiliklerine dair duygu ve düşünceleri benlik kapsamında değerlendirilir. Kişilik özellikleri, düşünce süreçleri, olayları değerlendirme biçimleri, kişilerin çevreleriyle oluşturdukları etkileşimler benliğin oluşmasında etkilidir. Kendilik, bireyin kendi kişiliğine dair duygularını ve düşüncelerini kapsar. Örneğin, kişinin bir işi başarabileceğiyle ilgili düşüncesi, kendinin sevilebilir bir insan olup olmadığıyla ilgili düşüncesi, kendi bedeni ve kişiliğiyle ilgili olumlu olumsuz duyguları, çevresiyle ilişkisi hakkındaki iyi veya kötü düşünceleri, benliği oluşturan etkenlerden sadece bazılarıdır (Çınar, 2020; Özen, 2014).

Kendilik Algısının Ruhsal Sağlıkla İlişkisi

Kendilik algısının gelişmesi kişinin kendi davranışlarını kontrol edebilmesi, sağlıklı bir birey olabilmesi ve ruhsal gelişimi açısından oldukça önemlidir. Benlik saygısı düşük, kendilik algısı olumsuz olan bireyler kendine güveni düşük, insan ilişkilerinde de uyumsuz olurlar. Olumsuz kendilik algısı yoğun utanç ve kendini suçlama gibi davranış örüntüleri gösterebilir. Bu kişiler savunma olarak sahte benlikler oluşturabilirler ya da hep başkalarına göre hareket edebilirler. Bu olumsuz kendilik algısı, kişiyi farklı psikopatolojik rahatsızlıklara sürükleyebilir. Benlik saygısı ayrıca depresyonla ilişkili gösterilen kişilik özellikleri üzerinde de doğrudan ve dolaylı olarak etkilidir. Kişinin dengeli bir kendilik algısının olması, kişinin kendisiyle alakalı olumlu yorumlar yapabilmesini, yetkin hissedebilmesini, kendisiyle ilgili olumlu duygular hissedebilmesini sağlar. Olumlu benlik algısına sahip kişiler, sosyal hayatta karşılaştıkları sorunlarla daha sağlıklı bir şekilde başa çıkabiliyorken, olumsuz benlik algısına sahip kişilerin benlik saygılarını yükseltmekte sorun yaşadıkları görülmektedir (Çınar, 2020; Özen, 2014).

Kendilik Gelişimi ve Erken Dönem Etkileri

Kendilik gelişimi ana rahminden itibaren başlamaktadır (Çınar, 2020). Olumlu bir kendilik gelişimi için bireyler bebeklikten itibaren sevgiyle ve empatiyle ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortamda büyümelidir. Olumlu benlik algısı için en önemli şart “kayıtsız ve şartsız sevgidir”. Bedensel bütünlük, çevre, kültür, ebeveyn tutumları benliğin gelişmesinde doğumdan itibaren rol oynamaktadır. Çevrenin ve özellikle de Kohut’un kendilik nesneleri olarak tanımladığı, kendiliğin bir uzantısı olarak algılanan anne ve babanın onay verici veya katı tutumda olması benlik algısının olumlu mu olumsuz mu olacağında çok önemli bir yer tutmaktadır. Birey gelişiminde kendini değerlendirirken kendilik nesnelerinin ve diğer önem verdiği kişilerin kendisi hakkındaki duygu ve düşüncelerinden etkilenir. Kendilik gelişimi bu kişilerin verdiği değerin bir yansımasıdır. Freud’a göre bu kişilerin olumlu değerlendirmeleri benliğe katılır ve kişinin benlik algısını oluşturur.

Kendilik Algısı ve Depresyon İlişkisi

Kendilik algısı, depresyonun oluşmasında nasıl etkilidir? Freud’a göre depresyon sevgi nesnesinin kaybıyla oluşur. Sevgi nesnesi aynı zamanda kendilik nesnesi olan bakımveren yani anne ve babadır. Bu kayıp fiziksel bir kayıp olmak zorunda değildir. Sevgi nesnesi fiziksel olarak var olsa bile bireyin, yani bebeğin ihtiyaçlarını duygusal olarak doyuramıyor olabilir. Bu da çocukta terkedilmişlik ve değersizlik hisleri oluşturacaktır. Sonuç olarak bu duygular depresif bir ruh haline ve melankoliye neden olmaktadır.

Bebek yaşamının ilk 12-18 ayları arasında anneye bağımlı olarak yaşamaktadır. Bu dönemde annenin fiziksel veya duygusal yokluğu bebekte nesne kaybı endişesini oluşturur çünkü doyumu emzirme yoluyla sağlar ve benliğinin devamlılığı annenin varlığına bağlıdır. Birey doyuma ulaşamadığı için nesneye karşı agresyon beslese de nesneye zarar geleceğinden korktuğu için zamanla agresyonu kendi içine döndürür ve suçluluk ve değersizlik duyguları yaşar. Suçluluk duyguları ve üstbenliğin cezalandırıcı rolü kişiyi iç çatışmaya sürükler. Bu nedenle depresyon tanısı alan kişilerde yoğun olumsuz kendilik algısı görülmektedir. Kendilerini yetersiz ve suçlu görmektedirler ve genellikle agresyonu çevrelerine yansıtamadıkları için kendi benliklerine döndürürler (Çınar, 2020). Şahin ve arkadaşları (2011), olumsuz kendilik algısının kişilerin sosyal iletişimde memnuniyetsizlik ve öfkeyle ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Bu da depresyonun oluşmasında ve ciddileşmesinde rol oynamaktadır.

Sonuç

Sonuç olarak, bireylerin ruhsal sağlığının korunması için kendileri hakkında tutarlı ve olumlu bir benlik algısının olması çok önemlidir. Bu da bebeklikten itibaren çevrenin kişiye duygusal olarak sevgiyle yaklaşması, olumlu geribildirimler alabilmesi ile oluşmaktadır.

Referanslar

Çınar, B., & Karaaziz, M. (2020). Depresyon, Benlik Saygısı ve Denetim Odağı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yakındoğu Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Hisli Şahin, N., Durak Batogün, A., & Koç, V. (2011). Kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke ve depresyon. Türk Psikiyatri Dergisi. doi: 10.5080/u6264

Özen, Y. (2014). Kendilik, Kendilik Algısı ve Kendilik Algısına Bağlı Psikosomatik Bozukluklara Sosyal Psikolojik Bir Bakış. Akademik Bakış Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler Dergisi, (40).

Selin Türkay
Selin Türkay
Selin Türkay, 2024 yılında psikoloji lisans eğitimini tamamlamış olup, hâlen ağırlıklı olarak psikodinamik terapi yönelimli klinik psikoloji yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Kriz ve yas danışmanlığı sertifikasına sahiptir. Lisans eğitiminin bir dönemini Almanya'da, Bielefeld Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Lisans eğitimi süresince, çocuk terapisi ağırlıklı çalışan özel bir klinikte staj yapmıştır. Genellikle travma, çocuk ruhsallığı, bağlanma, ruh sağlığı, psikopatoloji, bilinçdışı ve psikanaliz gibi konular üzerine yazılar yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar