Perşembe, Mayıs 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Öfke Duygusunu İçinde Yaşamayı Tercih Eden Bireylerin Tepkilerinin Sebepleri ve Sonuçları

Öfke Nedir?

Aaron T. Beck’in öfke tanımı şu şekildedir:

Öfke, kişinin olayları tehdit, haksızlık veya saygısızlık olarak yorumlaması sonucu ortaya çıkan bir duygudur. Bu duygu genellikle otomatik düşüncelerle beslenir; birey kendisine yönelik bir saldırı algılar ve buna karşılık bir karşı saldırı eğilimi geliştirir. Beck’e göre, öfke düşünce düzeyinde ‘Bu bana yapılmamalıydı’, ‘Haksızlığa uğradım’, ‘Bu adil değil’ gibi katı, mutlak ve genellenmiş inançlarla tetiklenir. Bu inançlar, öfkenin yoğunlaşmasına ve davranışa yansımasına zemin hazırlar.”

Bana göre ise öfke, bir haykırış şeklidir. Yoğun bir tepki vermeye sebep olsa da ben, “buradayım” deme şekli olduğunu düşünüyorum. Kimi içinde yaşar, kimi etrafa bağırır çağırır, kimi de sessizce ağlar. Bence vücudun temel savunma mekanizmalarından biridir. Öfkelenen birey, öfkesini yansıtma şekliyle (misal saldırgan) “Bakın, bu beni rahatsız etti ve bu benim hoşuma gitmedi ya da canım yandı” gibi mesajlar vermeye çalışır. Öfkelendiğimizde beynimiz ve bedenimiz çeşitli reaksiyonlar gösterir. Fazlası zararlı olsa da gerekli olduğunu ve diğer duygular gibi çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Hadi gelin, hep beraber öfkelendiğinde öfke duygusunu içinde yaşamayı tercih eden bireylerin tepkilerinin sebeplerini ve sonuçlarını görelim.

Öfkesini Dışarıya Yansıtmayan, Kişinin İçinde Yaşayıp Dışarıya Yansıtmadığı yani Pasif Öfke İfadesi

Beck’in öfke tanımlamalarından yaptığım özete göre Beck’in pasif öfke tanımı şu şekildedir: Pasif öfke, bireyin içsel bilişsel çarpıtmaları nedeniyle, öfkesini bastırarak ya da dolaylı yollarla ifade ettiği bir durumdur. Bu bastırma, bireyin çocukluktan getirdiği inançlar, öğrenilmiş korkular ve sosyal beklentilerle pekişir.

Bu davranış biçimi, bence bireyin kendini koruma mekanizmasıdır. Koruma mekanizması derken; kişi, yargılanma, küçümsenme ya da tartışma gibi olumsuz eylemlerden kendini korumak için bu ifade biçimini geliştirir.

Bunu yapma sebeplerinden bazıları; çocukken sıkça duyduğu “Akıllı çocuklar kızmaz, bağırmaz.” gibi cümlelerle bilinçaltının derinliklerine yerleşen “Kızarsam kötü ve yaramaz biri olurum.” düşüncesidir. Kişi, aile ortamında kızdığında ya da bağırdığında yok sayıldığı için, kimsenin onu dinlemediğini düşündüğü için, “Zaten beni kimse duymuyor. Öfkelensem de öfkelenmesem de bir geri dönüt ya da birinden herhangi bir tepki alamayacağım.” düşüncesine kapılır.

Bir başka sebep de toplum tarafından kabul edilme arzusudur. Kişi, bir arkadaşına ya da bir başkasına öfkelenirse reddedileceğini düşünerek öfkesini dile getirmez.

Bir de suçluluk duygusu yaşayan bireyler vardır. Bu bireyler, öfkelendiklerinde kendilerini kaybetmekten ve sonrasında oluşacak suçluluk duygusundan kaçınmak için öfke duygusunu bastırmayı seçerler.

Başka bir sebep ise kişinin ailesinde çok fazla ve tehlikeli öfke durumları yaşanmışsa, örneğin kişi “Ben babam gibi öfkeli olmayacağım.” düşüncesiyle öfkesini bastırabilir.

Peki, bastırılınca öfke yok mu olur? Hayır.

Peki, bu öfke kendini nasıl gösterir ya da kendini farklı şekilde gösterir mi?

Bu kişiler, öfkelerini bastırdıkları için psikolojik olarak düşük benlik saygısı, anksiyete ve depresyon gibi belirtileri gösterebilirler. Ayrıca fizyolojik olarak mide ağrısı, baş ağrısı gibi fiziksel tepkiler de yaşayabilirler. Sosyal ilişkilerinde ise sınırlarını belirleyemez, sessizce kırılırlar ve zamanla ilişkilerden uzaklaşabilirler. Bastırılan öfke, birikerek bir anda patlayabilir. Karşı taraf, sorunun ne olduğunu anlayamadığı için iletişim kopabilir.

Özet

Öfke de mutluluk, üzüntü, şaşkınlık gibi yaşanması gereken bir duygudur. Bu duygudan kaçma sebebiniz her ne olursa olsun, ondan kaçtıkça ya da bastırdıkça ondan sonsuza dek kurtulamayacaksınız. Sizde psikolojik, sosyal, fizyolojik bazı sorunlar yaşamaya başlayabilirsiniz. Tek başınıza savaşmak zorunda değilsiniz. Psikolojik iyi oluş için psikolojik yardım almaktan çekinmeyin. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.

Kaynakça

Beck, A. T. (1976). Cognitive Therapy and the Emotional Disorders. International Universities Press.

Tülin Dönmez
Tülin Dönmez
Hataylı olan Tülin Dönmez, 2024 yılında Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olmuştur. Meslek hayatına Hatay’da devam etmekte ve Türk PDR Derneği başta olmak üzere birçok dernekte aktif gönüllülük yapmaktadır. Kendini geliştirmeyi seven, aktif bir birey olan Dönmez; yeni insanlar tanımayı, gezmeyi, keşfetmeyi, kitap okumayı, dizi analizleri yapmayı, sanat ve sporla ilgilenmeyi tutkuyla sürdürmektedir. Yazı hayatına sekiz yaşında şiir yazarak başlayan Tülin Dönmez, yıllar içinde yazmayı bir tutku haline getirmiştir. İlk şiirlerini turuncu kapaklı, mor çiçek desenli bir deftere yazmaya başlayan Dönmez, zamanla hikâye, günlük ve şarkı sözleriyle yazı dünyasını genişletmiştir. Defterler ve kalemler onun en değerli hediyeleri olmuş, yazıları zamanla dijital ortamlara taşınsa da kalem ve kağıda olan bağlılığı hep devam etmiştir. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik eğitimine başladığında, psikoloji ile yazıyı birleştirme kararı almış ve bu doğrultuda içerikler üretmeye başlamıştır. İnsanlara yazılarıyla ulaşmayı hedefleyen Dönmez, hem danışmanlık hem de yazı yoluyla bireylere katkı sağlamaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar