Ödül, bireyin belirli bir davranışı sergilemesini sağlamak amacıyla sunulan dışsal bir teşviktir. Çoğu ebeveyn ve bakım veren kişi, çocukları ödülle motive etmeye çalışıyor. Kimi zaman maddi teşvikler (örneğin, “Eğer ödevini bugün bitirirsen bilgisayar oyununa devam edebilirsin” ya da “Matematikten tam not alırsan sana yeni bir cep telefonu alacağız”) kimi zaman ise manevi teşvikler kullanılıyor. Kısa vadede ödül, gerçekten işe yarıyor gibi görünebilir. Ancak, ödül her defasında artırılarak değiştirilmezse, çocuk bir noktadan sonra görev olarak gördüğü sorumluluktan sıkılmaya ve yapmamaya başlar. Ödülü, özellikle maddi ödülleri, farklılaştırarak maddiyatını artırmak pek mümkün değildir. Bu durumda çocuk, ödül olmadan sorumluluklarını yerine getirmek istemeyebilir ve dışsal motivasyona bağımlı hale gelebilir. Uzun vadede ise ödül mekanizması, çocuğun içsel motivasyonunu zayıflatarak öğrenme ve çaba gösterme isteğinin azalmasına neden olabilir. Kısacası, ödül verilerek çocuk işi yapar, ama ödül kalkınca çocuğun iş yapma davranışı da ortadan kalkar. Bu nedenle sürekli ödül verilmesi gerekir ve bir süre sonra hedonistik adaptasyon nedeniyle çocuk ödüle alışır. Hedonistik adaptasyon, bireyin olumlu veya olumsuz yaşam olaylarına kısa sürede alışarak duygusal durumunun başlangıçtaki seviyesine geri dönmesi sürecidir.
Ödülün Zararları: Sorumluluk Bilinci ve İçsel Motivasyon Üzerindeki Etkileri
Ödül, sadece hedonistik adaptasyona neden olmaz; aynı zamanda çocukta sorumluluk bilincinin gelişmesine de engel olabilir. Örneğin, ödevler çocuğun sorumluluğundadır, ancak ebeveyn olarak çocuğa ödül ile ödev yaptırırsanız, çocuk ödev yapmayı kendi sorumluluğu olarak değil, ödül kazanmanın bir yolu olarak görmeye başlar. Bu durumda çocuk, ödül olmadığında ödev yapmaktan kaçınabilir. Daha da önemlisi, ödül mekanizması, çocuğun içsel motivasyon geliştirmesini engelleyerek ödevin kendisinin değerini anlamasını zorlaştırır.
Ayrıca, ödüllerin etkisi geçici olabilir. Çocuk, ödül aldıktan sonra aynı ödülü almak için aynı davranışı tekrarlamaya yönelik bir eğilim geliştirebilir. Ancak, ödüllerin sürekli hale gelmesi, çocuğun ödüllere karşı duyarsızlaşmasına neden olabilir. Bu da daha büyük ve daha fazla ödüllere duyulan ihtiyacı artırır. Çocuklar, ödülleri “normal” bir beklenti olarak görmeye başlayarak, ödül verilmediğinde motivasyonlarının düşmesine sebep olabilir.
İçsel Motivasyon: Çocuğun Kendi İsteğiyle Hareket Etmesi
Çocuğa ödül ile görev yaptırmaktan ziyade, içsel motivasyon kazandırmak çok daha önemlidir. İçsel motivasyon, bir işi dışsal bir ödül veya baskı olmadan, sadece o işi yapmanın kendisinden keyif almak veya onu anlamlı bulmak nedeniyle yapma isteğidir. Çocuğun kendi merakı, ilgisi veya kişisel gelişimi doğrultusunda harekete geçmesi, içsel motivasyonun temelidir. İçsel olarak motive olan çocuklar, yalnızca görevleri yerine getirmekle kalmaz; aynı zamanda öğrenme ve keşfetme sürecinden keyif alır. Bu çocuklar:
- Daha uzun süre odaklanabilir,
- Problem çözme becerileri geliştirebilir,
- Karşılaştıkları zorluklara karşı daha dirençli olabilir.
İçsel motivasyonu gelişmiş bir çocuk, sadece akademik alanda değil, hayatın her alanında daha özgüvenli, meraklı ve sorumluluk sahibi bir birey olarak yetişir.
Beyin Ödüle Nasıl Tepki Verir?
Murayama’nın ödül üzerine yaptığı deneyler, beynin ödüllere nasıl tepki verdiğini anlamak için önemli bir kaynaktır. Bu deneylerde, fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme) ve STR (salivary testosterone response) gibi teknolojiler kullanılarak ödülün beyindeki etkileri araştırılmıştır. Katılımcılara çeşitli görevler verilmiş ve ödüller vaat edilmiştir. Süreçte, beynin ödül merkezi olan ventral tegmental alan (VTA) ve nucleus accumbens gibi bölgelerdeki aktivasyon ölçülmüştür. Deneyler, ödül alındığında veya ödül vaat edildiğinde bu bölgelerde dopamin salınımının arttığını göstermektedir. Dopamin, beynin ödül ve motivasyonla ilişkili kimyasal maddesidir ve ödüllendirici deneyimlere verdiğimiz tepkiyi yönlendirir. fMRI ile, katılımcıların ödül kazandıkları anlarda bu ödüllerin beyinde nasıl bir etki yarattığı gözlemlenmiştir. VTA ve nucleus accumbens, ödül aldıkça daha fazla aktive olmuş, bu da ödül almanın beyinde güçlü bir motivasyon oluşturduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, STR, katılımcıların ödül karşısında salivada testosteron seviyelerindeki değişimi ölçmek için kullanılmıştır. Bu, ödüllerin sadece beyinde değil, vücutta da çeşitli biyolojik yanıtları tetiklediğini gösterir. Murayama’nın araştırmaları, ödülün sadece hedonistik bir zevk yaratmadığını, aynı zamanda beynin motivasyon, öğrenme ve davranışsal adaptasyon süreçleri üzerinde önemli etkiler yarattığını ortaya koymaktadır.
Aileler Neden Ödül Verir?
Ebeveynler, çocuklarına ödül verirken farklı amaçlarla hareket eder. Ödül kullanmak, çocukların davranışlarını şekillendirmelerine, motive etmelerine ve belirli değerleri öğretmelerine yardımcı olan bir yöntemdir. Ebeveynlerin ödül verme nedenleri şunlardır:
- Davranışları Pekiştirme: Çocukların belirli davranışları tekrar yapmalarını sağlamak için ödüller kullanılır. Örneğin, bir çocuk görevini tamamladığında veya istenilen bir davranış sergilediğinde, ödül vererek bu davranışın tekrarlanması teşvik edilir.
- Motivasyonu Artırma: Ödüller, çocukların belirli görevleri veya aktiviteleri yapmaya devam etmeleri için dışsal bir teşvik sağlar.
- Sorumluluk ve İş Ahlakı Geliştirme: Düzenli ödev yapan bir çocuğa ödül verilmesi, ödevin bir sorumluluk olarak algılanmasını sağlayabilir. Ancak, ödüller sürekli hale gelirse, çocuklar bu görevleri yalnızca ödül almak için yapmaya başlar.
Ancak, ödüllerin fazla kullanılması, dışsal motivasyonun içsel motivasyonu engellemesine yol açabilir ve çocuklar sadece ödül almak için çaba sarf edebilir.
Sonuç: İçsel Motivasyonun Önemi
Ödüller, çocukları kısa vadede motive etmek ve belirli davranışları pekiştirmek açısından faydalı olabilir. Ancak, uzun vadede çocukların içsel motivasyonlarını zayıflatabilir. Sürekli ödül vermek, ödüllerin etkinliğini düşürebilir ve çocukları dışsal motivasyona bağımlı hale getirebilir. Bunun yerine, içsel motivasyonu desteklemek, çocukların öğrenme ve gelişim süreçlerine daha sürdürülebilir katkılar sağlar.