“Herkesin aklına istemsizce kötü düşünceler gelir. Peki obsesyon nerede başlar?”
Hepimizin zihninde zaman zaman istenmeyen düşünceler belirir. Yolda yürürken aniden “Acaba düşer miyim?”, sevdiklerimize bakarken “Ya başlarına kötü bir şey gelirse?” gibi anlık, rahatsız edici düşünceler aklımıza gelebilir. Bu tür düşünceler aslında insan psikolojisi açısından doğal bir parçadır. Çoğu kişi bu anlık düşünceleri fark eder, biraz huzursuzluk duyar ama sonra hayatına kaldığı yerden devam eder.
Peki ya bu düşünceler gitmek bilmezse? Sürekli geri gelir, zihnimizde dönüp durur ve kaygıyı büyütürse? İşte o noktada sıradan bir “istemsiz düşünce” olmaktan çıkar ve obsesif düşünce dediğimiz alana yaklaşır.
OKB Nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin zihnine istemsizce giren, uygunsuz olarak algılanan ve önemli ölçüde kaygı veya sıkıntıya neden olan tekrarlayan düşünceler, dürtüler veya imgelerle (obsesyonlar) karakterizedir. Bu obsesyonlara tepki olarak, kişi belirli kurallara göre yapmaya zorlandığı veya kendini dizginleyemediği tekrarlayan davranışlar ya da zihinsel eylemler (kompulsiyonlar) sergiler. Bu döngü, kişinin günlük yaşamını aksatır ve uzun vadede önemli psikiyatrik sorunlara yol açabilir.
Obsesyon ve İstenmeyen Düşünceler Arasındaki Fark
İstemsiz düşünceler gelip geçicidir; aklımıza uğrarlar ama hızla kaybolurlar. Obsesif düşünceler ise davetsiz misafir gibi sürekli kapımızı çalar. Kişi bu düşüncelerin saçma olduğunu bilir ama yine de onlardan kurtulamaz.
Örneğin:
“Kapıyı kilitledim mi?” ya da “Suyu kapattım mı?” diye bir kez düşünmek normaldir. Ama gün içinde defalarca aynı düşünceye takılmak, kapıyı defalarca kontrol etmek ya da sürekli musluğu kontrol etme ihtiyacı hissetmek obsesif bir boyuta işaret eder.
Obsesyonların Günlük Yaşama Etkisi
Obsesif düşünceler ve kompulsif davranışlar, sadece kişinin zihninde kalmaz; zamanla günlük yaşamı da olumsuz yönde etkiler. Bu düşünceler kişiye keyif vermez, aksine yabancı ve rahatsız edici bir his uyandırır. Çoğu zaman mantıksız olduklarının farkındadırlar ama yine de zihinden atılamazlar. Kaygıyı azaltmak için yapılan kompulsif davranışlar ise geçici bir rahatlama sağlasa da uzun vadede anksiyeteyi besler.
Obsesyon ve kompulsiyonlar, kişinin sosyal ilişkilerini, iş veya okul hayatını, hatta basit günlük rutinlerini bile sekteye uğratabilir. Örneğin, sürekli kapıyı kontrol etme ihtiyacı yüzünden evden çıkmak uzun zaman alabilir ya da el yıkama davranışları kişinin cildine zarar verecek boyutlara ulaşabilir. Sonuç olarak, kişi zaman kaybeder, ilişkileri zedelenir ve yaşam kalitesi belirgin şekilde düşer.
Başa Çıkma Yöntemleri
İstenmeyen düşünceler zihnimizi meşgul ettiğinde çoğu insan onlardan kurtulmak için farklı yollar dener. Kimi kendini ikna etmeye çalışır, kimi yakınlarından destek alır. Bazıları düşünceyi defalarca analiz ederken, kimileri spor yapmak ya da başka bir işle uğraşarak dikkati dağıtır. Bazı kişiler düşünceyi değiştirmeye, bazılarıysa bastırmaya yönelir.
Aslında hangi yöntemin seçileceği rastgele değildir; bu durum düşüncenin ne kadar yoğun hissedildiğine, kişinin onu nasıl yorumladığına, bulunduğu ortama ve ruhsal durumuna göre değişir. Ayrıca, farkındalık aktiviteleri, rahatlama yöntemleri ve nefes egzersizleri, takıntılı düşünceleri yönetmede faydalı olabilir. Zihinsel sağlık açısından, bu düşüncenin bastırılması yerine kabul edilip geçmesine izin verildiğinde, kişi bu düşünceye karşı daha az dirençli hale gelir. Sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve egzersiz, kaygıyı azaltmaya ve başa çıkma mekanizmalarını iyileştirmeye yardımcı olan yaşam tarzı seçimlerine örnektir.
Tedavi
Mevcut çalışmalar ve kanıtlar, OKB’nin birincil basamak tedavisinde SSRI grubu ilaçların ve bilişsel davranışçı terapinin etkili olduğunu göstermektedir. İlaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte uygulanması, çoğu zaman daha yüksek başarı oranı sağlar. Bazı kişiler yalnızca terapiyle ilerlerken, bazıları ilaç desteğiyle daha hızlı rahatlama yaşar. Tedavi kişiye özeldir; yani hangi yöntemin daha etkili olacağı kişinin öyküsüne, semptomlarının şiddetine ve yaşam koşullarına göre değişir.
Sonuç
Herkesin zihninde zaman zaman rahatsız edici misafirler gelebilir. Bu, anormal olduğumuz anlamına gelmez. İstemsiz düşüncelerin gelmesi insan olmanın doğal bir parçasıdır. Ancak bu misafirler gitmek bilmez ve yaşamı zorlaştıran bir hale gelirse obsesif düşüncelerden söz ederiz.
Önemli olan, bu düşüncelerden kaçmak değil; onların zihnimizdeki varlığını doğru bir şekilde anlamak ve yönetmeyi öğrenmektir. Unutmayın: Zihnimize gelen her düşünce gerçeğimiz değildir. Bazıları sadece gelip geçici misafirlerdir.
Kaynakça:
Şahin, H. E., & Ediboğlu, G. O. (2022, Aralık). Obsessive compulsive disorder: a brief review [Obsesif kompulsif bozukluk: kısa bir gözden geçirme]. Çukurova Tıp Öğrenci Dergisi, 2(2), 51-58.
Yorulmaz, O., Baştuğ, G., & Tüzer, V. (2013). Misinterpretations of intrusions, obsessive beliefs and thought control strategies in patients with obsessive-compulsive disorder. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 14(3), 183-191.
Konkan, R., Şenormancı, Ö., Güçlü, O., Aydın, E., & Sungur, M. Z. (2012). Obsesif kompulsif bozukluk ve obsesif inançlar [Obsessive compulsive disorder and obsessive beliefs]. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 13(2), 91-96.
Yılmaz, B. (2018). Obsesif-kompulsif bozukluk tedavisinde güncel yaklaşımlar. Lectio Scientific Journal of Health and Natural Sciences, 1(2), 21-42.