Salı, Kasım 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Neden Sürekli Yanlış Kişilere Âşık Oluruz? Psikolojik Kuramlar ve Klinik Bulgular Işığında Profesyonel Bir İnceleme

Romantik ilişkilerde sürekli yanlış kişilere yönelme olgusu, psikoloji literatüründe kritik bir araştırma konusu olarak ele alınmaktadır. Bireylerin açıkça zararlı veya uygun olmayan partnerlere duygusal olarak bağlanması, sanıldığı gibi basit bir ‘yanlış tercih’ değildir. Bu durum; bağlanma örüntüleri, erken dönem şemaları, bilişsel çarpıtmalar ve psikodinamik süreçlerin karmaşık bir etkileşiminden doğar. Bowlby (1969) bağlanmanın psikolojik gelişimin temel belirleyicilerinden biri olduğunu vurgulamış, Young et al. (2003) şema modellerinin yetişkin ilişkilerini nasıl biçimlendirdiğini detaylandırmıştır. Bu çalışma, söz konusu ilişki döngüsünün hangi psikolojik mekanizmalarla sürdüğünü akademik bir yaklaşımla açıklamayı amaçlamaktadır.

Bağlanma Kuramı ve Yanlış Partner Seçiminin Temelleri

Bağlanma kuramı, yanlış kişilere yönelme davranışının temel açıklayıcı çerçevelerinden biridir. Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, sevgi ve değeri ancak yoğun çaba ile kazanabileceklerine dair bilişsel temsiller geliştirirler (Mikulincer & Shaver, 2007). Bu nedenle duygusal açıdan ulaşılması zor, mesafeli veya istikrarsız partnerlere çekilirler. Brennan, Clark ve Shaver’ın (1998) yetişkin bağlanma örüntülerine ilişkin bulguları, kaygılı bireylerin partner reddini bir tehdit olarak algıladığını ve bu durumun ilişkideki tutunmayı artırdığını göstermektedir.

Şema Terapisi Perspektifi: Erken Dönem Öğrenmeleri ve Tekrarlayan Döngüler

Şema terapi perspektifinden bakıldığında, erken dönem uyumsuz şemalar bireyin romantik seçimlerinde belirleyicidir. Terk edilme/kararsızlık şeması, kişinin ilişkide sürekli bir kayıp beklentisi içinde yaşamasına neden olur (Young et al., 2003). Duygusal yoksunluk şemasına sahip bireyler ise sevgi ve ilginin koşullu olduğuna inanır ve bu nedenle sevgiyi tutarsız sunan partnerlere çekilirler. Arntz ve Jacob (2013), bu şemaların çocuklukta öğrenildiğini ve yetişkinlikte tekrar eden ilişki döngüleri yarattığını ortaya koymaktadır. Bu noktada şema terapisi bireyin döngüyü fark etmesi ve dönüştürmesi için önemli bir klinik müdahaledir.

Psikanalitik Kuram: Yeniden Yaşantılama Döngüsü

Psikanalitik kuram, yanlış kişilere yönelme davranışını daha derin bir bilinçdışı çerçevede açıklar. Freud (1920) ‘yeniden yaşantılama’ (repetition compulsion) kavramı ile bireylerin çocukluk travmalarını erişkin ilişkilerinde yeniden sahnelemeye yatkın olduğunu belirtmiştir. Örneğin, duygusal olarak mesafeli bir ebeveyn ile büyüyen bir birey, benzer duygusal mesafe sunan partnerlere yönelerek bilinçdışı düzeyde bu travmatik döngüyü ‘tamamlamaya’ çalışır. Bu durum, bireyin mantıklı beklentileri ile duygusal yönelimleri arasındaki farkı açıklayan temel mekanizmadır.

Bilişsel Davranışçı Modellemede Temel İnançların Rolü

Bilişsel davranışçı modeller ise yanlış partner seçimini işlevsiz düşünce kalıpları ile ilişkilendirir. Beck (1976), bireyin temel inançlarının ilişki davranışlarını şekillendirdiğini öne sürer. Örneğin, ‘Ben sevilmeye layık değilim’ inancı kişiyi değersizlik duygusunu pekiştiren partnerlere çeker. Bu durum, bilişsel çarpıtmalarla güçlenir; birey olumsuz davranışları küçümserken, partnerin küçük olumlu davranışlarını abartır (Burns, 1980).

Nörobiyolojik Dinamikler: Dopamin, Belirsizlik ve Bağlanma

Klinik çalışmalar ayrıca dopamin ve ödül sistemi dinamiklerinin de yanlış partnerlere yönelmede etkili olduğunu göstermektedir. Fisher, Aron ve Brown (2006), romantik çekimin bağımlılık nörobiyolojisine benzer şekilde işlediğini; belirsizlik ve ödülün değişken sunulmasının dopamin salınımını artırarak bireyin bağlılık düzeyini yükselttiğini bulmuştur. Bu nedenle tutarsız davranan partnerler, nörobiyolojik düzeyde daha cazip hale gelebilir.

Sonuç

Sürekli yanlış kişilere âşık olma, çok boyutlu ve köklü psikolojik mekanizmaların sonucudur. Bağlanma stilleri, erken dönem şemaları, bilişsel çarpıtmalar, nörobiyolojik süreçler ve bilinçdışı tekrar döngüleri, bireyin ilişki seçimlerini güçlü biçimde etkiler. Bu durum bireyin kusuru veya zayıflığı değil; psikolojik öğrenmelerin doğal bir sonucudur. Klinik uygulamalarda şema terapisi, BDT ve psikodinamik yaklaşımlar, bu döngülerin fark edilmesi ve yeniden yapılandırılması için etkili yöntemler sunmaktadır. Sağlıklı ilişki kurabilmenin ilk adımı, bireyin kendi içsel örüntülerini tanıması ve ilişkilerde bilinçli seçim yapabilmesidir.

Kaynakça

• Arntz, A., & Jacob, G. (2013). Schema Therapy in Practice. Wiley-Blackwell.
• Beck, A. T. (1976). Cognitive Therapy and the Emotional Disorders. International Universities Press.
• Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss: Vol. 1. Attachment. Basic Books.
• Brennan, K. A., Clark, C. L., & Shaver, P. R. (1998). Self-report measurement of adult attachment. Guilford Press.
• Burns, D. (1980). Feeling Good: The New Mood Therapy. Harper.
• Fisher, H., Aron, A., & Brown, L. (2006). Romantic love: A mammalian brain system for mate selection. Journal of Comparative Neurology.
• Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle. Standard Edition.
• Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in Adulthood. Guilford Press.
• Young, J., Klosko, J., & Weishaar, M. (2003). Schema Therapy: A Practitioner’s Guide. Guilford Press.

Yağmur Gencan
Yağmur Gencan
Yağmur Gencan, psikolojik danışman ve aile danışmanı olarak aldığı çeşitli eğitimlerle özellikle bilişsel davranışçı terapi, mindfulness terapi, aile ve çift danışmanlığı alanlarında çalışmalar yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası platformlarda klinik psikoloji staj ve eğitim programlarına katılan Gencan, çeşitli yaş gruplarıyla psikolojik destek süreçlerinde aktif rol almıştır. Ruh sağlığını desteklemek ve herkes için ulaşılabilir kılmak amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar