Cuma, Aralık 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Ne İlk Kasım Ne Son Kasımpatı: Mevsimsel Tüketim Davranışının Psikolojisi

Sonbahar kendini göstermeye başladığında tüketim davranışımız da ona göre şekillenir. Kasımpatı buketleri ve ikonik notu sosyal medyada dolaşmaya başlar, yılbaşı yaklaşırken kırmızı kokinalar bir anda her yerde popüler hâle gelir. Sürpriz advent calendar kutularının videolarını izlerken içimiz kıpır kıpır olur. Hatta Ankara Kızılay’da bir tabelanın altında fotoğraf çektirmek için uzun bir sıra oluşur. Dışarıdan bakınca bunlar sadece hoş trendler gibi gözükse de işin psikolojik boyutu çok daha ilginçtir. Çünkü bu süreç, farkında olmadan kendimizi başkalarıyla karşılaştırmamıza ve eksik hissetmemize yol açar.

Peki mevsim değiştikçe neden tüketim davranışlarımız da değişir? Neden bazı şeyleri almamız gerektiğini hissederiz ve bazen keyif yerine bir baskı hissetmeye başlarız?

Sosyal Etki: “Herkes Yapıyorsa Biz de Yapalım” Duygusu

Hepimiz farkında olsak da olmasak da çoğunluğun davranışlarından etkileniriz. Sosyal medyada birkaç kez aynı görüntüyü görmek bile içimizde bir kıpırtı yaratabilir. Birinin kasımpatıya minik bir not iliştirip paylaşması, bir başkasının kokina çiçeği alması ya da advent calendar kutusunu açtığını göstermesi… Bunları gördükçe içimizde bir ses ortaya çıkar:

“Bunu ben de yapmalıyım, yoksa bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi hissederim.”

Bu his, dışarıda kalmak istemeyen yanımızın doğal bir tepkisi olarak ortaya çıkar. Bir davranış ne kadar çok kişi tarafından tekrarlanırsa, o kadar normalleşir. Normalleşen her şey de bize daha yapılabilir hâle gelir. Bu yüzden Kızılay’daki bir tabelanın önünde sıraya girmek bile kısa sürede toplu bir davranışa dönüşür. Kimse ısrar etmez; sadece izleriz ve farkında olmadan etkileniriz. İşte bu süreç, güçlü bir sosyal etki mekanizmasıdır.

Bandura ve Sosyal Öğrenme: Gördüğünü Yapmak

Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı, günlük hayatta sıkça yaşadığımız bir durumu açıklar: İnsan sadece deneyimleyerek değil, izleyerek de öğrenir.

Arkadaşınız kasımpatıyla bir fotoğraf paylaştığında “Ne kadar güzel” diye düşünürsünüz. Başka biri kokina aldığı bir kareyi gösterdiğinde “Bunu ben de yapmalıyım” hissi gelişir. Görüntüler çoğaldıkça davranış yayılır ve farkında olmadan hepimiz aynı şeyi takip etmeye başlarız.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır: İzleyerek öğrenmek güzel bir şeydir ama bazen kendi ihtiyaçlarımızı göremeyiz. Sosyal medyanın etkisiyle hareket etmek, kendi tercihlerimizden çok başkalarının görüntülerine göre karar vermemize yol açar. Bu durum farkında olmadan eksik hissetmemize sebep olur.

Maslow’un İhtiyaçları: Ait Olma, Sevgi ve Onay Arayışı

Mevsimsel alışkanlıklar sadece bir şey satın almak değil; aynı zamanda bir duygu karşılamaktır.

  • Ait olma hissi: Kasımpatı almak, kokina seçmek veya bir kutuyu açmak, bize “ben de bu akışın içindeyim” duygusunu verir ve eksik hissettiğimizde fark edilir.

  • Değer görme hissi: Paylaştığımız fotoğraflar beğeni aldığında, fark edildiğimizi hissederiz. Her beğeni bize kendimizi iyi hissettirir.

  • Kendini ifade etme: Aldığımız çiçeği nasıl düzenlediğimiz veya kutuyu nasıl gösterdiğimiz tamamen bize aittir. Kendi dokunuşumuzu eklemek süreci özel kılar.

Burada denge çok önemlidir. Sosyal medyada başkalarının beğenisine bağlı tatmin duygusu, eksik hissetmeye yol açabilir. Bu nedenle keyfi yaşarken kendi sınırlarımızı bilmek ve neyi gerçekten istediğimizi fark etmek gerekir.

Dengeli Bakış: Keyif, Farkındalık ve Kendi Seçimlerimiz

Kasımpatı, kokina veya advent calendar kutusu… İlk bakışta sadece küçük tercihler gibi görünse de aslında mevsimsel trendler, sosyal etki, gözlem yoluyla öğrenme ve psikolojik ihtiyaçlarımız birleştiğinde anlam kazanır. Bu süreçte hem kendimizi ifade ederiz hem de toplulukla bağ kurarız.

Ama sosyal medyada gördüğümüz her şey her zaman gerçek değildir ve sürekli başkalarıyla kendimizi karşılaştırmak ruhsal olarak bizi yorabilir. Önemli olan fark etmektir.

Ait olma, sevgi ve onay ihtiyacımızı yalnızca başkalarının görüntülerine bakarak tatmin etmek zorunda değiliz; bunlar zaten içimizde var ve kendi tercihlerimizle, kendi sınırlarımızı belirleyerek karşılanabilir. Bu yüzden mevsimsel trendleri takip ederken, kendimizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçmek çok önemlidir.

Biz; kasımpatı almak, kırmızı kokina seçmek ya da advent kutusunu açmak gibi seçimleri gerçekten keyif aldığımız için yapmalıyız. Böylece hem küçük bir mutluluk yaşarız hem de eksik hissetmeyiz. Kendi isteklerimize ve duygularımıza kulak vermek hem kendimize hem de çevremize karşı daha sağlıklı bir yaklaşım sunar.

“Trendler gelip geçer, ama senin neyi neden seçtiğin her zaman senin kontrolünde.”

Cennet Nur Kayhan
Cennet Nur Kayhan
Cennet Nur Kayhan, 2022 yılında KTO Karatay Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ne başladım. İnsanların duygu, düşünce ve davranışlarının ardındaki nedenleri keşfetme isteğim, psikolojiye olan ilgimi ve motivasyonumu artırdı. Psikolojinin çeşitli alanlarına ilgi duyuyorum ve bu alanlarda kendimi geliştirmek için çeşitli eğitimler almaya devam ediyorum. Farklı kurumlarda yaptığım stajlar sayesinde teorik bilgimi pratiğe dönüştürme fırsatı yakaladım ve bu deneyimler, mesleki yolculuğumu şekillendirmemde önemli rol oynadı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar